Halka arz furyası: “Rafları düzenleyip kahvemi hazırlayın, ortağınız geliyor!”
Yazının Giriş Tarihi: 04.10.2023 11:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.10.2023 11:09
Özellikle geçtiğimiz ağustos ayında rekor katılımla gerçekleşen 'Ebebek' halka arzı sonrasında, halka arza talep oldukça yükselmiş durumda. Resmi rakamlar borsada işlem yapan büyüklü küçüklü yatırımcıların toplamda 7 milyonun üzerinde olduğunu söylüyor. Bir yandan da sosyal medyayı sallayan viral parodi videolar, yine halkın ilgisini borsaya ve halka arza çekiyor. Hem viral olan bu videoları, hem halka arzları, hem de borsayı ekonomist Remzi Kır ile konuştuk.
Halka arz furyası, özellikle Ebebek’in halka arzından sonra rekora ulaştı. Şimdi de yeni halka arzlarla katılım yine çok yüksek seviyelere geldi. Öncelikle halka arz nedir? Kazançlı bir şey midir? Kesinlikle insanlar kazanır mı halka arzda?
Halka arza iki yönüyle, firmalar ve yatırımcılar açısından bakmak gerekir. Bu ekonomik şartlarda firmalar belirli bir darboğaza girmiş, finansmana erişimi zorlaşmış ve çok aşırı maliyetlenmiş. Bundan kaçınmak için ve ucuz, hatta bedava finansmanı bulabilmek için halka arz olmaya çalışıyor. Bugün aslında SPK’nın yapması gereken küçük firmaların halka arzları değil, Türkiye'de ilk bine girmiş firmaların halka arzları olması gerekiyor.
Küçük yatırımcı açısından da çeşitli handikaplar var. O da halka arza girmiş firmaların bu halka arzdan elde edecekleri geliri nelerde kullanacakları, ne şekilde kullanacakları, verimli mi verimsiz mi ve firmaların yapıları... Bizim küçük yatırımcımız genelde kulaktan dolma bilgilerle işte, sosyal medyada onun bunun yönlendirmesiyle hareket eden insanlar. Kısa vadede kullanacak parayı, örneğin kredi kartına yirmi gün sonra yatıracağı parayı değerlendirmek isteyen kişiler çoğunlukla ve sonra da işte ben iki, üç veya dört tavan göreyim, satayım derdindeler. Çoğunlukla öyle olduğu için her firmaya balıklama atlıyorlar ve firmaların onaylı halka arz izahnamesini dahi okumadan giriyorlar. Tabii belirli bir süre sonra da hüsranla karşılayabiliyorlar. O zaman da kısa sürede ihtiyaç duydukları ve kısa sürede ödemek zorunda oldukları meblağlarla girdiklerinden dolayı ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Bu kısa vadede belirli handikaplara sebep oluyor.
Şu an yatırımcı sayısı 7 milyonu geçti diyorlar ama gerçek yatırımcı sayısının hiç o kadar olduğunu düşünmüyorum. Bundan dolayı halka arzlara temkinli yaklaşılması ve iyice incelenip girilmesi gerekiyor. Şimdi birçok firma var, borçlu firma ama yaptığı iş itibariyle belki çok karlı olabilecek bir firma, finansmana eriştiğinde sıçrama yapacak, büyüyebilecek bir firma ama orada iyiyle kötüyü nasıl ayırt edeceğiz, önemli olan o. İyiyle kötüyü ayırt edemedikten sonra biz hepsine girdik ama hepsinden işte, “beklediğimiz tavanları beklediğimiz karları ve göremedik” gibi serzenişler olabilir. Bu defa da, “borsa kumardır” gibi önyargılarla yani o insanları ileride olabilecekleri yatırımcı profilinden baştan soğutmuş oluyoruz. Bunu başta SPK’nın, çok ince eleyip sık dokuması gerekiyor ama bu konuda hem SPK tarafında, hem küçük yatırımcı tarafında çok eksikler var. O yüzden ben dikkatli olunması ve kısa vadede ihtiyaç duymayacakları parayla işlem yapılmasının sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Halka arzlar biraz, “ufak bir miktar para yatıracaksın ve daha sonra borsa sana para ödeyecek” gibi anlaşılıyor. Halka arz furyasına katılan kişilerin çoğunlukla belirli bir yatırım stratejisiyle değil de kulaktan dolma bilgilerle hareket ettiğini düşünüyorum. Halka arzın mantığını da tam anlayabilmiş değiliz bence. Sosyal medyada siz de görmüşsünüzdür, halka arz olan ünlü bir firmanın hissesini alıp ardından mağazaya gidip çalışanlara “patronluk” yapan kişiler olmuş. Bir kısmı parodi amaçlı olsa da bazı kişiler gerçekten çalışanları rahatsız da etmiş. Evet hisse alarak ortak oluyoruz ama daha da iyi anlamak adına, temelde halka arzın mantığı nedir?
Halka arz daha evvelden belirli ortakları olan firmanın ortaklarının çoğalmasıdır. Yani halka arza katılan kişi firmanın hisse senedini alıyor firmanın ortağı oluyor, ortaklık haklarını yararlanabiliyor. Tabii bu demek değil ki biz x hissesi aldığımız zaman gidip o firmaya kontrol şansına erişiyoruz. Örneğin x bankasının hissesi var elimizde 100 lot, gidip x bankasını çıkarın kasayı kasanızda o kadar para var mı diye sorabilir miyiz? Tabi ki yok. Biz firmaya ortak oluyoruz. Ortaklıktan gelen haklar neler, örneğin rüçhan hakkı olursa kullanabiliriz, kar dağıtımı olursa temettümüzü alabiliriz veya firmanın genel kuruluna ortaklık nispetinde katılabilir ve düşüncelerimizi belirtebiliriz. Tabi bu ortaklık elimizdeki pay nispetinde. Genelde küçük yatırımcı için çok az bir paya sahip olduğu için ve bu ortak hakların neler olduğunu tam olarak bilmediği için öyle bir trajikomik bir durum olmuş. Belki bir şakadır. Ben şaka olduğuna inanmak istiyorum, gerçek olduğuna inanmak istemiyorum. Gerçekse durumumuz hakikaten daha vahimdir.
Örneğin, bir esnaf dükkanına ortak olduk, "rafları düzenleyelim" gibi bir sonuca ulaşamayız yani?
Evet, tabi. Bir firmanın hissesini alan yatırımcı, o firmanın yönetim hakkına sahip olmuyor. Onun belirli şartları var. O şartları sağlayabiliyorsanız yönetim hakkına sahip olabilirsiniz. “Selam aleyküm, ben geldim, bu şirketin ortağıyım. Çıkarın malınızı sayacağım, rafları düzenleyin, etrafı temizleyin….” Böyle bir şansımız yok yani. Çünkü, kurumsal bir yere ortak oluyorsunuz ve o kurumları kendi iç işleyişleri var ve sizin onları yapmaya hiçbir şekilde hakkınız yok.
Sizce halka arzın bir furyaya dönüşmüş olmasının gerekçesi nedir?
Halka arzı, vurkaç mantığıyla görmemesi gerekiyor. Çünkü borsa, para dağıtılan bir yer değil, yatırım yapılan ve yatırımın karşılığı olarak kar veya zarar edilen bir yer. Bir organize piyasa bütünü. 7 milyon dedik ama bu 7 milyonun kaçı gerçek anlamda yatırımcı? Sosyal medyada bazen görüyoruz, insanlar; anneleri, babalar, kardeşleri veya başkaları adına da hesap açıp, oralardan da yatırım yapmaya devam ediyor. Sadece durum, “ben oradan 200 TL kazanayım. Buradan 300 kazanayım, 500 kazanayım. İşte cep harçlığım çıksın. X faturamı ödeyeyim….” vesaire gibi şeyler mi? Onu ilerleyen zamanda göreceğiz.
Toplum acaba borsayı ve halka arzı bir miktar "ponzi" sistemi gibi mi algılıyor? Katılımcı sayısının çok olmasını acaba bu mu etkiliyor?
Yani şöyle, insanlar kolay yoldan para kazanmak istiyor. Ama yatırım öyle bir şey değil. Birtakım finansal operasyonların gelişmesi gerekiyor ki yatırımcı profili kendine göre kısa vadeli uzun vadeli mi yatırım yapacak onları belirleyebilsin. Şimdiki furya finansal okuryazarlık olmadan yapılan işlemler tabii ki. Yarın işler kötüye gittiğinde o insanlar ne tür kararlar verecek o muamma. O yüzden ponzivari davranışlarda olanlar da var. Gerçekten yatırımcı olanlar da var. Bunlar hangi yüzdelerde ilerleyecek, yatırımcı sayısı 7 milyon, 8 milyon olacak mı, 9 milyon olacak mı ya da 3 milyona mı düşecek zaman gösterecek. Benim sevindiğim tek nokta; kötü bir tecrübe de olsa iyi bir tecrübe de olsa en azından sermaye piyasalarıyla daha fazla insanın tanışması.
Peki, bu bağlamda az önce söylediğiniz bir şey üzerinden sorayım, “Borsa kumar değildir” dediniz değil mi? Yanlış anlamadıysam şimdi borsa kumar değildir ama mesela hisse senedinin değeri düşüyor yahut belli bir değerden ben bir ürün alıyorum ve bu ürünün değeri düşüyor. Misal 200 liradan aldığım bir ürün, bakıyorum ertesi gün 190 liraya düşmüş mesela, bir işlem seansının ardından. O zaman borsayı neden bir yatırım aracı olarak tercih etmeliyim ya da bir insan bunu bir yatırım aracı olarak tercih ediyorsa bu kararı vermesindeki motivasyon ne olabilir?
Motivasyon şu olabilir, şirketler kâr elde etmek amacıyla kurulur ve o amaçla işlem yaparlar. Yatırımcılar da kâr eden bir şirkette olmak isterler, X hisse senedinin bugün fiyatta %10 artmış, %10 eksilmiş. Fark etmiyor olması gerekir. Çünkü bir şirket bir günde çöküşe geçmiyor ya da bir günde muhteşem bir hale gelmiyor. Yani yatırım yaptığınız şirketi bilirseniz o tür dalgalanmalardan daha az oranda etkilenirsiniz ve hisse senedinin bizim yatırımcılarımızın -yani basından gördüğümüz kadarıyla- elde tutma süreleri çok az.
Sağlıklı bir yatırım olabilmesi için ne kadar süre elde tutulması gerekiyor?
O, kişinin yatırımdan beklentisine göre değişir. Kısa, orta ve uzun vadeler de olabilir. Herkesin belirli bir yatırımdan belirli beklentisi vardır. Bu beklentiyi ne kadar sürede karşılayacak? Belki o, sizin az önce söylediğiniz şey; düşmesi durumunda bu yatırım, istediğim beklentileri karşılamıyor deyip ya da başka bir yerde farklı fırsatlar var diyerek farklı yerlere geçebilir. İnişler çıkışlar olur ve bu arz - talebe göre belirlendiği için çok etkilenmemek gerekir diye düşünüyorum.
Yani iniş ve çıkışların olması borsanın bir kumar olduğu anlamına gelmez, eğer bir yatırımcı mantığında hareket ediyorsak?
Kesinlikle değil, borsa bir kumar değildir zaten. Kuralları olan, kanunları olan, alıcı ve satıcıların karşılaştığı organize bir piyasadır. Dolayısıyla kumar değildir. Sadece sizin ona hangi gözle baktığınız önemlidir. Hangi gözle bak bakarsanız, ne görmek isterseniz onu görürsünüz.
Onur Egemen
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
John Locke ve Türkiye’de Anayasa Tartışmaları - 1
12.11.2022 10:56
Yazımızın başrolü John Locke… Bu ismi daha önce duyduysanız muhtemelen arkasından hemen aklınıza meşhur Tabula Rasa önermesi gelecektir. Genel olarak da lise ve üniversitede John Locke bilgi felsefesini ele alış biçimiyle tanıtılır. Locke’a göre insan zihni boş bir levhadır ve insanlar sonradan edi
1816 yılında Londra’nın Westminister bölgesinde Millbank adında bir cezaevi açıldı. Bu cezaevi aslında 1799 yılında ünlü düşünür Bentham’ın ortaya attığı ve adına Panoptikon dediği bir tasarımın hayata geçmiş haliydi. Genellikle Panoptikon tasarımı teorik bir cezaevi olarak bilinse de aslında 1816
Hegel’i duyduysanız “Diyalektik” kavramına da aşinasınızdır sanıyorum. Kabaca ve kısaca ifade etmek gerekirse Hegel, 'Bir tez ve onun antitezi yeni bir sentez oluşturur' der. Akabinde de Hegel’in bu diyalektik yaklaşımından etkilenen Sol Hegelciler ile tanışan Karl Marx da bu diyalektik üzerine çal
Safsata…
Bu sözcüğü çok sık duyuyorum. Biri bir şey söylüyor ve karşı taraftan “Safsata bu!” diye cevap geliyor. Ya da “Bu safsatalara ayıracak vaktim yok!” gibi cümleler…
Sanıyorum çoğu durumda safsatayı, saçmalık/saçma gibi bir anlamda kullanıyoruz. Saçma da bir safsata yöntemi (Bknz. Red
6 Şubat 2023’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşadık. Merkez üssü Kahramanmaraş olan bu felaketin acısını hepimiz -inanıyorum ki- derinden hissettik. Akabinde gelişen süreçte pek çok tartışma ve skandal da patlak verdi. Hemen her deprem sonrası olduğu gibi yine jeol
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
BursaMuhalif.com
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Onur Egemen
Halka arz furyası: “Rafları düzenleyip kahvemi hazırlayın, ortağınız geliyor!”
Özellikle geçtiğimiz ağustos ayında rekor katılımla gerçekleşen 'Ebebek' halka arzı sonrasında, halka arza talep oldukça yükselmiş durumda. Resmi rakamlar borsada işlem yapan büyüklü küçüklü yatırımcıların toplamda 7 milyonun üzerinde olduğunu söylüyor. Bir yandan da sosyal medyayı sallayan viral parodi videolar, yine halkın ilgisini borsaya ve halka arza çekiyor. Hem viral olan bu videoları, hem halka arzları, hem de borsayı ekonomist Remzi Kır ile konuştuk.
Halka arz furyası, özellikle Ebebek’in halka arzından sonra rekora ulaştı. Şimdi de yeni halka arzlarla katılım yine çok yüksek seviyelere geldi. Öncelikle halka arz nedir? Kazançlı bir şey midir? Kesinlikle insanlar kazanır mı halka arzda?
Halka arza iki yönüyle, firmalar ve yatırımcılar açısından bakmak gerekir. Bu ekonomik şartlarda firmalar belirli bir darboğaza girmiş, finansmana erişimi zorlaşmış ve çok aşırı maliyetlenmiş. Bundan kaçınmak için ve ucuz, hatta bedava finansmanı bulabilmek için halka arz olmaya çalışıyor. Bugün aslında SPK’nın yapması gereken küçük firmaların halka arzları değil, Türkiye'de ilk bine girmiş firmaların halka arzları olması gerekiyor.
Küçük yatırımcı açısından da çeşitli handikaplar var. O da halka arza girmiş firmaların bu halka arzdan elde edecekleri geliri nelerde kullanacakları, ne şekilde kullanacakları, verimli mi verimsiz mi ve firmaların yapıları... Bizim küçük yatırımcımız genelde kulaktan dolma bilgilerle işte, sosyal medyada onun bunun yönlendirmesiyle hareket eden insanlar. Kısa vadede kullanacak parayı, örneğin kredi kartına yirmi gün sonra yatıracağı parayı değerlendirmek isteyen kişiler çoğunlukla ve sonra da işte ben iki, üç veya dört tavan göreyim, satayım derdindeler. Çoğunlukla öyle olduğu için her firmaya balıklama atlıyorlar ve firmaların onaylı halka arz izahnamesini dahi okumadan giriyorlar. Tabii belirli bir süre sonra da hüsranla karşılayabiliyorlar. O zaman da kısa sürede ihtiyaç duydukları ve kısa sürede ödemek zorunda oldukları meblağlarla girdiklerinden dolayı ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Bu kısa vadede belirli handikaplara sebep oluyor.
Şu an yatırımcı sayısı 7 milyonu geçti diyorlar ama gerçek yatırımcı sayısının hiç o kadar olduğunu düşünmüyorum. Bundan dolayı halka arzlara temkinli yaklaşılması ve iyice incelenip girilmesi gerekiyor. Şimdi birçok firma var, borçlu firma ama yaptığı iş itibariyle belki çok karlı olabilecek bir firma, finansmana eriştiğinde sıçrama yapacak, büyüyebilecek bir firma ama orada iyiyle kötüyü nasıl ayırt edeceğiz, önemli olan o. İyiyle kötüyü ayırt edemedikten sonra biz hepsine girdik ama hepsinden işte, “beklediğimiz tavanları beklediğimiz karları ve göremedik” gibi serzenişler olabilir. Bu defa da, “borsa kumardır” gibi önyargılarla yani o insanları ileride olabilecekleri yatırımcı profilinden baştan soğutmuş oluyoruz. Bunu başta SPK’nın, çok ince eleyip sık dokuması gerekiyor ama bu konuda hem SPK tarafında, hem küçük yatırımcı tarafında çok eksikler var. O yüzden ben dikkatli olunması ve kısa vadede ihtiyaç duymayacakları parayla işlem yapılmasının sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Halka arzlar biraz, “ufak bir miktar para yatıracaksın ve daha sonra borsa sana para ödeyecek” gibi anlaşılıyor. Halka arz furyasına katılan kişilerin çoğunlukla belirli bir yatırım stratejisiyle değil de kulaktan dolma bilgilerle hareket ettiğini düşünüyorum. Halka arzın mantığını da tam anlayabilmiş değiliz bence. Sosyal medyada siz de görmüşsünüzdür, halka arz olan ünlü bir firmanın hissesini alıp ardından mağazaya gidip çalışanlara “patronluk” yapan kişiler olmuş. Bir kısmı parodi amaçlı olsa da bazı kişiler gerçekten çalışanları rahatsız da etmiş. Evet hisse alarak ortak oluyoruz ama daha da iyi anlamak adına, temelde halka arzın mantığı nedir?
Halka arz daha evvelden belirli ortakları olan firmanın ortaklarının çoğalmasıdır. Yani halka arza katılan kişi firmanın hisse senedini alıyor firmanın ortağı oluyor, ortaklık haklarını yararlanabiliyor. Tabii bu demek değil ki biz x hissesi aldığımız zaman gidip o firmaya kontrol şansına erişiyoruz. Örneğin x bankasının hissesi var elimizde 100 lot, gidip x bankasını çıkarın kasayı kasanızda o kadar para var mı diye sorabilir miyiz? Tabi ki yok. Biz firmaya ortak oluyoruz. Ortaklıktan gelen haklar neler, örneğin rüçhan hakkı olursa kullanabiliriz, kar dağıtımı olursa temettümüzü alabiliriz veya firmanın genel kuruluna ortaklık nispetinde katılabilir ve düşüncelerimizi belirtebiliriz. Tabi bu ortaklık elimizdeki pay nispetinde. Genelde küçük yatırımcı için çok az bir paya sahip olduğu için ve bu ortak hakların neler olduğunu tam olarak bilmediği için öyle bir trajikomik bir durum olmuş. Belki bir şakadır. Ben şaka olduğuna inanmak istiyorum, gerçek olduğuna inanmak istemiyorum. Gerçekse durumumuz hakikaten daha vahimdir.
Örneğin, bir esnaf dükkanına ortak olduk, "rafları düzenleyelim" gibi bir sonuca ulaşamayız yani?
Evet, tabi. Bir firmanın hissesini alan yatırımcı, o firmanın yönetim hakkına sahip olmuyor. Onun belirli şartları var. O şartları sağlayabiliyorsanız yönetim hakkına sahip olabilirsiniz. “Selam aleyküm, ben geldim, bu şirketin ortağıyım. Çıkarın malınızı sayacağım, rafları düzenleyin, etrafı temizleyin….” Böyle bir şansımız yok yani. Çünkü, kurumsal bir yere ortak oluyorsunuz ve o kurumları kendi iç işleyişleri var ve sizin onları yapmaya hiçbir şekilde hakkınız yok.
Sizce halka arzın bir furyaya dönüşmüş olmasının gerekçesi nedir?
Halka arzı, vurkaç mantığıyla görmemesi gerekiyor. Çünkü borsa, para dağıtılan bir yer değil, yatırım yapılan ve yatırımın karşılığı olarak kar veya zarar edilen bir yer. Bir organize piyasa bütünü. 7 milyon dedik ama bu 7 milyonun kaçı gerçek anlamda yatırımcı? Sosyal medyada bazen görüyoruz, insanlar; anneleri, babalar, kardeşleri veya başkaları adına da hesap açıp, oralardan da yatırım yapmaya devam ediyor. Sadece durum, “ben oradan 200 TL kazanayım. Buradan 300 kazanayım, 500 kazanayım. İşte cep harçlığım çıksın. X faturamı ödeyeyim….” vesaire gibi şeyler mi? Onu ilerleyen zamanda göreceğiz.
Toplum acaba borsayı ve halka arzı bir miktar "ponzi" sistemi gibi mi algılıyor? Katılımcı sayısının çok olmasını acaba bu mu etkiliyor?
Yani şöyle, insanlar kolay yoldan para kazanmak istiyor. Ama yatırım öyle bir şey değil. Birtakım finansal operasyonların gelişmesi gerekiyor ki yatırımcı profili kendine göre kısa vadeli uzun vadeli mi yatırım yapacak onları belirleyebilsin. Şimdiki furya finansal okuryazarlık olmadan yapılan işlemler tabii ki. Yarın işler kötüye gittiğinde o insanlar ne tür kararlar verecek o muamma. O yüzden ponzivari davranışlarda olanlar da var. Gerçekten yatırımcı olanlar da var. Bunlar hangi yüzdelerde ilerleyecek, yatırımcı sayısı 7 milyon, 8 milyon olacak mı, 9 milyon olacak mı ya da 3 milyona mı düşecek zaman gösterecek. Benim sevindiğim tek nokta; kötü bir tecrübe de olsa iyi bir tecrübe de olsa en azından sermaye piyasalarıyla daha fazla insanın tanışması.
Peki, bu bağlamda az önce söylediğiniz bir şey üzerinden sorayım, “Borsa kumar değildir” dediniz değil mi? Yanlış anlamadıysam şimdi borsa kumar değildir ama mesela hisse senedinin değeri düşüyor yahut belli bir değerden ben bir ürün alıyorum ve bu ürünün değeri düşüyor. Misal 200 liradan aldığım bir ürün, bakıyorum ertesi gün 190 liraya düşmüş mesela, bir işlem seansının ardından. O zaman borsayı neden bir yatırım aracı olarak tercih etmeliyim ya da bir insan bunu bir yatırım aracı olarak tercih ediyorsa bu kararı vermesindeki motivasyon ne olabilir?
Motivasyon şu olabilir, şirketler kâr elde etmek amacıyla kurulur ve o amaçla işlem yaparlar. Yatırımcılar da kâr eden bir şirkette olmak isterler, X hisse senedinin bugün fiyatta %10 artmış, %10 eksilmiş. Fark etmiyor olması gerekir. Çünkü bir şirket bir günde çöküşe geçmiyor ya da bir günde muhteşem bir hale gelmiyor. Yani yatırım yaptığınız şirketi bilirseniz o tür dalgalanmalardan daha az oranda etkilenirsiniz ve hisse senedinin bizim yatırımcılarımızın -yani basından gördüğümüz kadarıyla- elde tutma süreleri çok az.
Sağlıklı bir yatırım olabilmesi için ne kadar süre elde tutulması gerekiyor?
O, kişinin yatırımdan beklentisine göre değişir. Kısa, orta ve uzun vadeler de olabilir. Herkesin belirli bir yatırımdan belirli beklentisi vardır. Bu beklentiyi ne kadar sürede karşılayacak? Belki o, sizin az önce söylediğiniz şey; düşmesi durumunda bu yatırım, istediğim beklentileri karşılamıyor deyip ya da başka bir yerde farklı fırsatlar var diyerek farklı yerlere geçebilir. İnişler çıkışlar olur ve bu arz - talebe göre belirlendiği için çok etkilenmemek gerekir diye düşünüyorum.
Yani iniş ve çıkışların olması borsanın bir kumar olduğu anlamına gelmez, eğer bir yatırımcı mantığında hareket ediyorsak?
Kesinlikle değil, borsa bir kumar değildir zaten. Kuralları olan, kanunları olan, alıcı ve satıcıların karşılaştığı organize bir piyasadır. Dolayısıyla kumar değildir. Sadece sizin ona hangi gözle baktığınız önemlidir. Hangi gözle bak bakarsanız, ne görmek isterseniz onu görürsünüz.
Onur Egemen
John Locke ve Türkiye’de Anayasa Tartışmaları - 1
12.11.2022 10:56Yazımızın başrolü John Locke… Bu ismi daha önce duyduysanız muhtemelen arkasından hemen aklınıza meşhur Tabula Rasa önermesi gelecektir. Genel olarak da lise ve üniversitede John Locke bilgi felsefesini ele alış biçimiyle tanıtılır. Locke’a göre insan zihni boş bir levhadır ve insanlar sonradan edi
Biri(leri) Bizi Gözetliyor
16.11.2022 11:021816 yılında Londra’nın Westminister bölgesinde Millbank adında bir cezaevi açıldı. Bu cezaevi aslında 1799 yılında ünlü düşünür Bentham’ın ortaya attığı ve adına Panoptikon dediği bir tasarımın hayata geçmiş haliydi. Genellikle Panoptikon tasarımı teorik bir cezaevi olarak bilinse de aslında 1816
Hegel gerçekten de ‘SALAK’ mı?
22.11.2022 11:43Hegel’i duyduysanız “Diyalektik” kavramına da aşinasınızdır sanıyorum. Kabaca ve kısaca ifade etmek gerekirse Hegel, 'Bir tez ve onun antitezi yeni bir sentez oluşturur' der. Akabinde de Hegel’in bu diyalektik yaklaşımından etkilenen Sol Hegelciler ile tanışan Karl Marx da bu diyalektik üzerine çal
'Safsata'nın Felsefesi
29.11.2022 10:14Safsata… Bu sözcüğü çok sık duyuyorum. Biri bir şey söylüyor ve karşı taraftan “Safsata bu!” diye cevap geliyor. Ya da “Bu safsatalara ayıracak vaktim yok!” gibi cümleler… Sanıyorum çoğu durumda safsatayı, saçmalık/saçma gibi bir anlamda kullanıyoruz. Saçma da bir safsata yöntemi (Bknz. Red
Deprem, sandık, demokrasi...
07.04.2023 13:516 Şubat 2023’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşadık. Merkez üssü Kahramanmaraş olan bu felaketin acısını hepimiz -inanıyorum ki- derinden hissettik. Akabinde gelişen süreçte pek çok tartışma ve skandal da patlak verdi. Hemen her deprem sonrası olduğu gibi yine jeol