İstanbul’da Gezi Parkı’nın talana açılarak Topçu Kışlası yapılmasına karşı başlatılan park direnişinin bundan 10 yıl önce 4. günü olsa da eylemlerin tüm ülkeye yayılmasının ise ilk günü.
Aynı zamanda Hopa’da Metin Lokumcu’nun katledildiği günün üzerinden de bugün 12 yıl geçmiş bulunuyor.
Bugün Bursa’da, Gezi’nin yıldönümünde, Gezi’yi anımsatan herhangi bir eylem, anma hatta pankart bile yok.
Keşke seçimle iktidara yaklaşma heyecanı sadece sandığa gideceklerle sınırlı kalsaydı ya da sandık siyaseti yapacaklarla.
İlk anından itibaren orada olan ve bir ay boyunca da evinin yolunu unutan biri olarak yazıyorum şimdi bunları.
Gezi, Bursa’da Orhangazi Parkı’nın Atatürk Caddesi’ne bakan meydanında Metin Lokumcu anmasının ardından başladı. 31 Mayıs akşamı saat 21.30 sularında Postane binasının önünden itibaren Atatürk Caddesi’nin kapatılmasıyla başlayan binlerin akını, Heykel’i bir ay boyunca zapt etti. Tam bir ay boyunca da Altıparmak, Kültürpark, Yalova Yolu, Teleferik, Mesken Meydanı binlerce kişinin doldurduğu caddeler oldu.
Heykel, Gezi boyunca hep bir başlangıç ya da bir varış noktası oldu. Gezi boyunca katledilenler burada anıldı, protestolar burada başladı ve sonlandı. Heykel, devletin kendisini konuşlandırdığı yer olmasıyla birlikte halkın da meydanıydı ve bu gerçek Gezi’de gerçekleşmişti.
Geçtiğimiz yıl Gezi Direnişi’nin yıldönümüne yakın, Gezi Parkı eylemlerinde yargılanan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a 18’er yıl hapis cezası verildi, Osman Kavala ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Hem Gezi’nin yıldönümü hem de cezalara karşı çıkmak için 26 Mayıs’ta Bursa’nın emek ve demokrasi güçleri bir eylem gerçekleştirdi. Bu eylem, Orhangazi Parkı’nın şadırvanlarına dönük şekilde, bir çukurda gerçekleşti. Odalar, siyasi partiler, sosyalistler o gün, Bursa’nın Gezi meydanından uzakta, yitirilenleri andı, cezaları protesto etti.
O gün, ‘Gezi’nin meydanı burası değil’, ‘Gezi’yi buraya hapsetmemek gerekli, iktidar gücünü gösterdi, muhalefet de göstermeli’ diyenler de oldu. Ben o gün, Orhangazi Parkı’nın caddeye bakan tarafındadır umuduyla gelmiştim, bir çukura sıkışmamıştır diyerek… Ne yazık ki bir çukurdan yükseldi sesler: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”
O gün, devletin gösterdiği meydana sıkışmak bugünü hazırladı mı, derseniz…
Hazırladı!
Bugün 31 Mayıs…
Bugün Bursa’da, Gezi’nin yıldönümü için ne bir çağrı ne de bir açıklama oldu. Gezi 10. yılında kendi halinde bir isyan olarak Bursa’nın sokaklarında kaldı. Sessiz sedasız geçtiğimiz o çukurda bırakıldı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hatice Nur Derya
Gezi, Bursa’da bir çukurda bırakıldı - Nur Derya
31 Mayıs… Gezi’nin bugün yıldönümü.
İstanbul’da Gezi Parkı’nın talana açılarak Topçu Kışlası yapılmasına karşı başlatılan park direnişinin bundan 10 yıl önce 4. günü olsa da eylemlerin tüm ülkeye yayılmasının ise ilk günü.
Aynı zamanda Hopa’da Metin Lokumcu’nun katledildiği günün üzerinden de bugün 12 yıl geçmiş bulunuyor.
Bugün Bursa’da, Gezi’nin yıldönümünde, Gezi’yi anımsatan herhangi bir eylem, anma hatta pankart bile yok.
Keşke seçimle iktidara yaklaşma heyecanı sadece sandığa gideceklerle sınırlı kalsaydı ya da sandık siyaseti yapacaklarla.
İlk anından itibaren orada olan ve bir ay boyunca da evinin yolunu unutan biri olarak yazıyorum şimdi bunları.
Gezi, Bursa’da Orhangazi Parkı’nın Atatürk Caddesi’ne bakan meydanında Metin Lokumcu anmasının ardından başladı. 31 Mayıs akşamı saat 21.30 sularında Postane binasının önünden itibaren Atatürk Caddesi’nin kapatılmasıyla başlayan binlerin akını, Heykel’i bir ay boyunca zapt etti. Tam bir ay boyunca da Altıparmak, Kültürpark, Yalova Yolu, Teleferik, Mesken Meydanı binlerce kişinin doldurduğu caddeler oldu.
Heykel, Gezi boyunca hep bir başlangıç ya da bir varış noktası oldu. Gezi boyunca katledilenler burada anıldı, protestolar burada başladı ve sonlandı. Heykel, devletin kendisini konuşlandırdığı yer olmasıyla birlikte halkın da meydanıydı ve bu gerçek Gezi’de gerçekleşmişti.
Geçtiğimiz yıl Gezi Direnişi’nin yıldönümüne yakın, Gezi Parkı eylemlerinde yargılanan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a 18’er yıl hapis cezası verildi, Osman Kavala ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Hem Gezi’nin yıldönümü hem de cezalara karşı çıkmak için 26 Mayıs’ta Bursa’nın emek ve demokrasi güçleri bir eylem gerçekleştirdi. Bu eylem, Orhangazi Parkı’nın şadırvanlarına dönük şekilde, bir çukurda gerçekleşti. Odalar, siyasi partiler, sosyalistler o gün, Bursa’nın Gezi meydanından uzakta, yitirilenleri andı, cezaları protesto etti.
O gün, ‘Gezi’nin meydanı burası değil’, ‘Gezi’yi buraya hapsetmemek gerekli, iktidar gücünü gösterdi, muhalefet de göstermeli’ diyenler de oldu. Ben o gün, Orhangazi Parkı’nın caddeye bakan tarafındadır umuduyla gelmiştim, bir çukura sıkışmamıştır diyerek… Ne yazık ki bir çukurdan yükseldi sesler: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”
O gün, devletin gösterdiği meydana sıkışmak bugünü hazırladı mı, derseniz…
Hazırladı!
Bugün 31 Mayıs…
Bugün Bursa’da, Gezi’nin yıldönümü için ne bir çağrı ne de bir açıklama oldu. Gezi 10. yılında kendi halinde bir isyan olarak Bursa’nın sokaklarında kaldı. Sessiz sedasız geçtiğimiz o çukurda bırakıldı.