TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

İnsanlığımı yitirirken...

Yazının Giriş Tarihi: 14.03.2025 13:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.03.2025 13:53

İlk kalbi oluşur insanın.

Trajedimiz burada başlıyor.

Fuad denilen, kalbin o ilk atışı, ardından geleceklerden bihaber...

Bedeni hayatta tutmaya çalışan sayısız atışının içinde, ruha da ayak uydurmaya çalışırken buldu kendini.

İnsanın varlığı kalp atışıyla ölçülüyor.

Kalp atışı varsa orada bir insan varlığından bahsedebiliyor hayatın başlangıcında hekimler.

Tıp da felsefe de psikoloji de sosyoloji de aslında bu organın peşinde.

Kalbe çok yükleniliyor...

İnsanlığın öyküsü bu organda başlayıp bitiyor gibi görünse de gerçek şu ki bizim bir de beynimiz var.

İkisi dengedeyse nadir olan bir şekilde, o zaman da insan değiliz hissiyat sınavına göre...

Uzun zamandır üzerine tozlar birikecek kadar beni beklemiş bir kitap var.

Okumaktan çekindiğim nadir kitaplardan.

Bazı kitaplara öyle isimler veriliyor ki; kişisel olarak yüklediğimiz anlamın altında kalabiliyoruz.

Bazılarımıza öyle anlamlar yükleniyor ki; bu anlamın altında eziliyoruz.

Japon Edebiyatı’nın, ‘Ben roman’ türünün belki de en iyi temsilcisi Osamu Dazai’nin son kitabı; İnsanlığımı yitirirken...

Asıl adı Şuci Tsuşima olan yazarımız; kendi hayatını, kendi yarattığı hayali bir isimle, yine hayali bir karakter üzerinden tüm gerçekliğiyle anlatmış yıllar içinde.

40 yılı bulmayan ömrüne, insani acziyetlerin neredeyse tamamını sığdırmış, bize de kendi üslubuyla yaptığı bu intihar notlarını bırakmıştır.

Bu, yazarla ilgili olarak okuduğum en çarpıcı değerlendirmeden bir cümle; intihar notları…

“Bu tür saldırılara uysal bir sessizlik içinde katlanırdım ama içten içe ıstırap içinde kıvranır, dehşetten delirirdim neredeyse.”

İnsanların ellerine geçirdiği herhangi bir şeyle diğerlerine yapabileceklerinin sınırı yok!

Ve bu nedense hep kötü bir şey oluyor.

Sanki yıllardır o anı bekliyormuş gibi…

İnsanın kötülüğe evrildiği zaaflarını anlamakta zorlanan ve tanımadığı bu zaafiyetin sonuçlarıyla nasıl baş edeceğini bilemeyen bir ruhun çırpınışları gibi bu cümlesi.

Oldukça kalabalık ve siyaset gibi ciddi(!) bir mesleği olan ailesinin içinden; “Ben bir hiçim, rüzgarım, gökyüzüyüm” cümlesiyle oldukça başarılı bir yazar olarak çıkmış.

“İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz şekilde ortada olduğu örneklerle dolu…

…Ben yalnızca Takeiçi’ye kendi kırılgan, hassas doğamı sorun yaşamadan gösterebilmiştim.”

İnanmadığı ve aitlik hissini bir türlü bulamadığı bu yavan hayatın içinde var olmaya çalışmak için belki de ya da bu hayattan kendince intikamını yine kendinden almaya çalışmak için kim bilir ömrüne yüz yıllık bağımlılıklar, hastalıklar, toplum tarafından dışlanabileceği her vukuatı sığdırmış sevgili yazarımız.

Kitabın bir bölümünde şunu sorar bu yüzden; Toplum dediğin tam olarak neydi? İnsanın çoğulu mu?

Okuduğum yazarların benim gibi insan ruhuna takıntılı olması, o yazarla bağ kurabilmem için bir ölçüt.

İnsanlığımı yitirirken kendi zamanlamasını buldu ve kendi seçtiği ismiyle Osamu Dazai ile sadece ‘Yeterince doğruydu ama insan ruhu bundan daha fazlasıydı’ cümlesi için bile tanışmaya değerdi.

Başka bir dilin yazarını okumak, edebi anlamda illa ki eksiklik hissi yaratıyor insanda ama ben bir satırda geçen ‘hissikablelvuku’ kelimesini çevirinin bir sürprizi olarak karşıladım.

Dazai’nin orijinal metninde bu ön sezi olarak mı geçiyordu?

Çevirmenimizin belli ki küçük sürprizinin ardından yazarımızın Ömer Hayyam’dan Ruabiler’i geldi.

Kendimi gülümserken bulmamın sebebi; dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir zamanda, herhangi bir dilde yaşanan ortak sancıların kanıtını yeniden görmemdi.

Yüzyıllar öncesinde Ömer Hayyam’dan yüzyıllar sonrasında okyanusun ortasında bir adada yetişen Dazai’ye uzanan aynı insani zayıflıklar, mücadeleler, kaygılar…

“Asla gerçekleşmeyecek tutkuların tohumları ekildiğinden

İyi, kötü, günah, ceza eksik olmamış peşimizden

Daima yolunu kaybetmişiz, çaresiziz biz

Bunları alt edecek irade çıkmıyor içimizden” dediği gibi Hayyam’ın.

Kitabın Mark Gibeau tarafından yazılan son söz bölümünde yazar üzerine çeşitli araştırma ve değerlendirmeler yer alır.

'İnsanlığımı Yitirirken' kitabını uzatılmış bir intihar notunun son cümleleri olarak değerlendiren Phyllis Lyons; “Bir sonraki adım için hiçbir söz yoktu. İntihar notu son bulmuştu” der.

Bu bölüm yazarı ve kitabı anlamak açısından çok önemli.

Hayatlarımız kendimiz olmakla sorun çıkmasın arasında gidip geliyor.

Şuci Tsuşima gibi Osamu Dazai’ye dönüşebilme yeteneği de ruhu da bahşedilmemiş hepimize…

Kimimiz kayboluyor bu toplum denilen kalabalığın arasında, böylesini güvenli buluyor.

Ama aradan böyle asi ve yaratıcı ruhlar çıkıyor işte.

Çünkü varolamamak ağır bir yük!

O kadar ağır ki yıllardır boynumdan omzuma uzanan sabit bir ağrı eşlik ediyor hayatıma.

Neyin hammalıyım bilmiyorum üstelik!

Neyi, kimin adına taşıyıp duruyorum?

İçine doğduğumuz, seçemediğimiz gerçekler; kalbimizin ilk attığı, o ana rahminin belirlediği gerçekler...

Bu gerçeklerin karşısında direnen omuzlarımızda taşıyoruz insanlığımızı, kendi varoluşsal kaygılarımızı, kendimizi...

Geçici tahtların sefasını sürüyor kimileri, kimileri de geçici olan her şeyden kaçmaya çalışırken bitap düşüyor.

İnsanlığımız her an sınanıyor.

Farkında olanlar sadece hammallar...

Tam şu anda Erkan Oğur'un sesinden 'İki Keklik' türküsü çınlıyor kulaklarımda.

Anlamı yüksek, dillendiren ses ilahi..

İşte bu anlar tekrarı hak ediyor, hammallığımın hakkı teslim ediliyor.

Bazı anlar da vardır hayatının sana ihaneti gibidir.

'Oldum' dediğin yerde bir bakmışsın en cahil halinle işte yalınayak, başıkabak orada duruyorsun, yenilmişsin...

Yazarımız doğuştan taşıdığı gerçeğine ihanet etmiyor ve bir nehrin suyuna teslim ediyor ömrünü bir gün...

Hayat bir kibri taşıyamayacak kadar kısa.

İsteyenler geçici koltuklarında ısınsın bir süre daha, ben hamallığını yaptığım sobanın alevini tavanda izlemeyi seviyorum..

Kalbim orada atıyor, ruhum orada huzurda!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar

Ben zamanı gördüm

17.11.2024 14:15

Ben zamanı gördüm, İçimde ve dışımda sessiz çalışıyordu, Bir mezar böyle kazılırdı ancak, Yıldırımsız ve baltasız, Bir orman böyle devrilirdi! Ben zamanı gördüm, Kaç bakışta bozdu hayalimi, Ve kaç düşüncede! Ben zamanı gördüm, Şimşek gibi bir ânın uçurumunda. Kim tanır bizi şimdiden sonra,

Anlaşılmak için beni seçtiler | Günnur Ekşi Ataokay

16.07.2023 10:47

"Gitme o güzel geceye tatlılıklaİhtiyarlık yanmalı ve saçmalamalı gün kapandığındaÖfkelen, öfkelen ışığın ölmesinin karşısındaBilge adamlar bilmelerine rağmenKaranlık uygundur sonlarındaÇünkü sözleri şimşek çaktırmamış olduğu için onlar gitmezlerO güzel geceye tatlılıkla…Öfkelen, öfkelen ışığın ölm

Benim için ‘Ada’nın sesiydi | Günnur Ekşi Ataokay

23.07.2023 15:31

Küba’nın şeker plantasyonlarının arasındayım... Havana’nın dökük duvarlı ama inadına rengarenk evlerinden oluşan sokaklarında yürüyorum... Sierra Maestra'nın patikalarını izleyerek zirveye tırmanıyorum... Kulağımda bir melodi, tek bir ses; İbrahim Ferrer… Sipariş üzerine getirttiğim

Yavaş yavaş ölüyoruz, doğadan koptuğumuzdan beri! | Günnur Ekşi Ataokay

13.08.2023 11:54

Film Dersu’nun ağaçların gölgesindeki mezarını arayan ‘kapitan’la başlıyor. Ağaçlar yerinde değil!  Ağaçları soruyor ama kimse bilmiyor. Dersu; doğanın kucağında, doğaya karışmış ve artık bütün benliğiyle doğaya ait… Üniversitede sinema tarihi derslerimizi özellikle çok severdim.  Me

Sen evrenin ruhusun | Günnur Ekşi Ataokay

27.08.2023 10:22

Doğu ile Batı’yı, Sufi gelenekleri ile modern dünyayı tüm farklılıklarıyla bir araya getirip, uluslararası bir müzik yarattı. Hem etnik, hem elektronik ezgilerin içinde tasavvuf felsefesine sıkı sıkıya bağlı bir anlatım… Bursa doğumlu Arkın(Allen) Ilıcalı, rivayete göre sahne ismini İhsan Okt

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
BursaMuhalif.com En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.