Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

Türkiye'de gelir dağılımı adaletsizliği

Yazının Giriş Tarihi: 03.01.2025 17:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.01.2025 17:34

Bir ülkedeki iktisadi gelişme ancak kişi başına düşen gelir düzeyinde sürekli ve önemli artışlar sonucunda sağlanır. Ancak kişi başına gelir ortalama bir büyüklüktür ve gelirin o ülkede nasıl dağıldığı hakkında bir bilgi vermez. Bir ülkenin kalkınmışlığından bahsederken o ülkedeki gelirin nasıl dağıldığı hususu da önemli hale gelir. Bir ülkede belirli bir zaman diliminde üretilen ulusal gelirin bireyler, gruplar veya üretim faktörleri arasında bölüşümü gelir dağılımı olarak tanımlanmakta ve fonksiyonel, kişisel, sektörel ve bölgesel bazda ölçülmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 27/12/2024 tarihinde açıkladığı Gelir Dağılımı İstatistiklerini içeren raporunda göze çarpan ilginç sonuçlar var. TÜİK tarafından yıllık bazda, örnekleme yöntemini kullanılarak, bütün yerleşim yerlerini ve tüm hane halklarını kapsama alarak yaptığı araştırma sonuçları hem zaman içindeki değişime, hem Ülke hem de Uluslararası karşılaştırmalara yer vererek analiz etmekte fayda var.

Türkiye'de gelir dağılımı adaletsizliği, ekonomik ve sosyal politikaların etkinliğini değerlendirmek açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu yazıda, TÜİK’in 2024 yılı gelir dağılımı istatistikleri temel alınarak, Gini katsayısı ve P80/P20 oranı gibi ölçütler ışığında Türkiye'deki gelir eşitsizliğine ilişkin analizlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Ayrıca, Türkiye'nin OECD ülkeleriyle karşılaştırılmasına ve Türkiye’de iller bazında gelir dağılımı farklılıklarına da yer vermeye çalıştım.

Son açıklanan gelir dağılımı istatistiğine göre; Gini katsayısı 0,413 olarak hesaplanırken, Türkiye’den yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak %48,1 olurken en düşük gelire sahip %20'lik grubun aldığı pay ise 0,2 puan artarak 2017 yılındaki seviye olan %6,3 düzeyine ulaşmıştır.

Ülkedeki nüfus gelir düzeyine göre belli gruplara ayrılarak toplam gelirden aldıkları paylar hesaplanarak o ülkedeki gelirin adil dağılıp dağılmadığı ya da diğer ülkelere göre ne kadar adil dağıldığı analiz edilir. Gelir dağılımı gelir eşitsizlikleri ile sosyal ve ekonomik kurumlar arasında ilişkinin düzeyini, zenginlerle yoksullar arasındaki gelir farklılığının zaman süreci içerisinde nasıl değiştiğini belirler. Gelir dağılımı aynı zamanda gelir eşitsizliğindeki değişimlerin servet, sermaye birikimi, ekonomik büyüme ve yoksulluk üzerindeki etkilerini ve kaynak dağılımını ortaya koyabilmektedir.

1. Gini Katsayısı ve P80/P20 Oranı Nedir?

Gelir dağılımı eşitsizliğini ölçmek için kullanılan iki temel gösterge Gini katsayısı ve P80/P20 oranıdır. Gini katsayısı, 0 ile 1 arasında bir değer alır; bu oran büyüdükçe, dağılımdaki eşitsizlik artıyor demektir. Bir toplumda, gelir herkes tarafından eşit şekilde paylaşılmışsa, gini katsayısı “0”a eşit (mükemmel eşitlik), toplumdaki gelirleri yalnız bir kişi almışsa, gini katsayısı “1” e (mükemmel eşitsizlik) eşit olmaktadır. P80/P20 oranı ise, en yüksek gelir elde eden %20'lik kesimin gelirinin, en düşük gelir elde eden %20'lik kesimin gelirine oranını gösterir; bu oran ne kadar yüksekse, gelir dağılımı o kadar eşitsizdir.

2. Türkiye'de 2024 Yılı Gelir Dağılımı İstatistikleri: İller Bazında Gelir Dağılımı Farklılıkları

TÜİK' in 2024 yılı verilerine göre, Gini katsayısı 0,413 olarak hesaplanmıştır. Bu değer, bir önceki yıla göre 0,007 puanlık bir azalmayı ve gelir dağılımında bir miktar iyileşmeye işaret etmektedir. Ancak 2014 yılındaki katsayı olan 0,379 olan daha adil gelir dağılıma göre kötüleşme söz konusudur. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,476, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edilmiştir.

Türkiye'de gelir dağılımı, iller ve bölgeler arasında belirgin farklılıklar göstermektedir. İstanbul (TR10) bölgesi, en yüksek yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine sahip olmasına rağmen, gelir eşitsizliğinin de en yüksek olduğu bölgedir. Bu durum, büyük şehirlerdeki ekonomik faaliyetlerin yoğunluğu ve yaşam maliyetlerinin yüksekliği ile açıklanabilir.

TÜİK verilerine göre, Türkiye'de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2024 yılında 187.728 TL iken, bölgesel dağılımda 257.891 TL ile TR10 (İstanbul) bölgesi en yüksek bölge olmuştur. Bu bölgeyi, 248. 285 TL ile TR51 (Ankara) bölgesi ve 225.758 TL ile TR21 (Tekirdağ, Edirne,Kırklareli) bölgesiizledi. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 91.818 TL ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşmiştir.

P80/P20 oranı ise 7,7 olarak belirlenmiştir. Bu oran, en yüksek gelir grubunun, en düşük gelir grubuna göre 7,7 kat daha fazla gelir elde ettiğini göstermektedir. Bu değerin en düşük olduğu bölge, 4,9 ile Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova'yı kapsayan TR42 bölgesi gelir dağılımının en dengeli olduğu bölge olarak öne çıkmaktadır. Bu bölgede sanayi ve ticaret faaliyetlerinin dengeli dağılımı, gelir eşitsizliğinin azalmasında etkili olduğu düşünülmektedir. TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) bölgesinde bu değere yakın gerçekleşme göze çarpmaktadır.

En yüksek P80/P20 oranı ise 7,7 ile TR10 (İstanbul), 7,6 ile TR51 (Ankara) ve TR61 (Antalya, Isparta, Burdur) bölgelerinde kaydedilirken, TR41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik) bölgesinde bu oran 5,8, TR62 (Adana, Mersin) bölgesinde ise 6,2 olarak hesaplanmıştır.

3. OECD Ülkeleriyle Karşılaştırma

Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 38 üyesi arasında gelir dağılımı adaletsizliğinin en yüksek olduğu ülkeler arasındadır. Türkiye, Kosta Rika (0,49), Şili (0,46) ve Meksika’dan sonra (0,42) 4’üncü sırada yer alırken, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde ise gelir eşitsizliğinde Türkiye’ye en yakın ülke Bulgaristan’dır. OECD ülkeleri arasında Gini katsayısı genellikle 0,25 ile 0,35 arasında değişmektedir. Gini katsayısına göre gelir adaletsizliğinin en düşük olduğu ülkeler ise Slovakya (0,22) ve Slovenya’dır (0,25). Bu katsayı İtalya’da 0,33; İspanya’da 0,32; Yunanistan’da 0,31; Fransa’da 0,29; Almanya’da 0,29 ve Çekya’da ise 0,25 düzeyindedir. Türkiye'nin 0,413'lük değeri, gelir eşitsizliğinin OECD ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir. Bu durum, Türkiye'nin gelir dağılımı adaletsizliği konusunda OECD ülkeleri arasında olumsuz bir konumda olduğunu ortaya koymaktadır.

Türkiye'nin OECD ülkeleriyle kıyaslandığında gelir eşitsizliğini azaltma konusundaki geri kalmışlığı, çeşitli uluslararası stratejilerden ilham alınarak iyileştirilebilir: İskandinav Modeli: İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerde uygulanan kapsamlı sosyal devlet politikaları, gelir eşitsizliğini azaltmada etkili olmuştur. Türkiye, bu ülkelerdeki gibi güçlü sosyal güvenlik ağları oluşturabilir.

Japonya Modeli: Japonya'da gelir dağılımı adaletsizliğinin düşük olmasının nedenlerinden biri, eşit eğitim ve istihdam olanaklarıdır. Türkiye, eğitimde bölgesel farklılıkları azaltarak bu modele yaklaşabilir.

4. Türkiye'deki Gelir Dağılımı Adaletsizliğinin Nedenleri

Türkiye'deki gelir eşitsizliğinin temel nedenleri arasında ekonomik, sosyal ve coğrafi faktörler yer almaktadır. Bu nedenler aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir: Eğitim ve Yetenek Farklılıkları: Eğitim düzeyindeki farklılıklar, bireylerin gelir düzeylerini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Türkiye'de eğitim seviyesinin bölgesel olarak değişmesi, gelir dağılımındaki adaletsizliğin temel sebeplerindendir. Özellikle kırsal bölgelerde eğitim olanaklarının sınırlı olması, bireylerin yüksek gelirli mesleklerde çalışmasını zorlaştırmaktadır.

Bölgesel Eşitsizlikler: Türkiye'de ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmı, İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi büyük şehirlerde yoğunlaşmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sanayi ve hizmet sektörlerinin gelişmemesi, bu bölgelerdeki düşük gelir seviyesinin en önemli nedenlerindendir.

İstihdam ve İşsizlik: İşsizlik oranlarının yüksek olması ve kayıt dışı istihdam, gelir dağılımında eşitsizliğe yol açan bir diğer önemli etkendir. Kayıt dışı çalışan bireyler genellikle düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalırken, sosyal güvenlikten de mahrum kalmaktadır.

Vergi Politikaları: Türkiye'de dolaylı vergilerin (KDV, ÖTV gibi) oranının yüksek olması, gelir dağılımındaki adaletsizliği artırmaktadır. Dolaylı vergiler, düşük gelirli bireyleri daha fazla etkilerken, gelir üzerinden alınan dolaysız vergilerin (örneğin gelir vergisi) oranı nispeten düşüktür.

Mülkiyet Dağılımındaki Dengesizlikler: Türkiye'de sermaye ve mülkiyetin belirli bir kesimde yoğunlaşması, gelir eşitsizliğini derinleştiren bir başka faktördür. Emlak, tarım arazileri ve finansal varlıklar gibi sermaye unsurlarının eşit olmayan dağılımı, gelirdeki eşitsizlikle doğrudan ilişkilidir.

5. Gelir Dağılımını İyileştirme Yönünde Çözüm Önerileri

Türkiye'deki gelir dağılımı adaletsizliğini azaltmak için uygulanabilecek politikalar şu şekilde sıralanabilir:

Eğitime Erişimi Artırmak: Eğitime erişimin artırılması ve nitelikli eğitim fırsatlarının her bölgeye eşit şekilde sunulması, uzun vadede gelir eşitsizliğini azaltacaktır. Teknik ve mesleki eğitimin geliştirilmesi, genç işsizlik oranını düşürerek gelir dağılımını iyileştirebilir.

Bölgesel Kalkınma Politikaları: Doğu ve Güneydoğu Anadolu gibi az gelişmiş bölgelerde ekonomik kalkınmayı teşvik eden projeler uygulanmalıdır. Sanayi yatırımlarının bu bölgelere yönlendirilmesi ve yerel girişimciliğin desteklenmesi, bölgesel gelir farklarını azaltabilir.

Adil Vergi Reformları: Gelir üzerinden alınan vergilerin artırılması ve dolaylı vergilerin azaltılması, düşük gelirli grupların üzerindeki vergi yükünü hafifletecektir. Ayrıca, yüksek gelir gruplarından alınan vergilerin oranlarının artırılması, gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltabilir.

Sosyal Yardımların Geliştirilmesi: Sosyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve yoksulluk sınırının altındaki bireylere daha fazla yardım sağlanması, gelir dağılımını daha dengeli hale getirebilir. Bu yardımlar, yalnızca maddi destek değil, iş bulma süreçlerini kolaylaştıran programları da içermelidir.

Kadın İstihdamının Artırılması: Kadınların iş gücüne katılım oranlarının artırılması, hane halkı gelirlerinin yükselmesine ve gelir eşitsizliğinin azalmasına katkı sağlayacaktır. Bu amaçla, kadın girişimciliği teşvik edilmeli ve iş-aile dengesini kolaylaştıran politikalar uygulanmalıdır.

6. Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye'nin gelir dağılımındaki adaletsizliği, hem ekonomik büyüme hem de toplumsal huzur açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. TÜİK' in 2024 yılı verilerine göre, gelir dağılımında bir miktar iyileşme görülse de, eşitsizlik hâlâ önemli bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Gini katsayısı ve P80/P20 oranı gibi göstergeler, Türkiye'nin OECD ortalamasının üzerinde bir gelir eşitsizliğine sahip olduğunu göstermektedir. Bölgesel farklılıklar da dikkate alındığında, özellikle büyük şehirlerde gelir dağılımı adaletsizliğinin daha belirgin olduğu görülmektedir.

Türkiye'deki gelir dağılımı eşitsizliği, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından da risk oluşturmaktadır. Gelir eşitsizliği, toplumsal huzursuzluklara ve ekonomik istikrarsızlıklara yol açmaktadır. Bu nedenle, gelir dağılımını iyileştirecek politikaların uygulanması gerekmektedir. Türkiye'deki gelir eşitsizliğinin, eğitim ve istihdam politikalarıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulamaktadır. Nitelikli eğitim ve istihdam olanaklarının artırılması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılmasında kritik bir rol oynayacaktır. Bu nedenle Türkiye'de gelir dağılımı adaletsizliği, ekonomik ve sosyal politikaların öncelikli konularından biri olmalıdır.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılması için eğitim, istihdam ve sosyal politikaların etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Bu bağlamda, nitelikli eğitim olanaklarının artırılması, istihdam fırsatlarının genişletilmesi ve sosyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, gelir eşitsizliğinin azaltılmasında önemli adımlar olacaktır.

Gelir dağılımının düzeltilmesinde devletin uygulayacağı maliye politikaları da etkili olabilmektedir. Devlet asgari ücret uygulamaları, gelir transferleri, vergi muafiyet, istisna ve indirimleri, artan oranlı vergileme uygulamaları, sübvansiyon uygulamaları, kamu kurumlarında aşırı istihdama gidilmesi ve fiyat kontrolleri gibi araçları kullanarak yaptığı düzenlemeler, sağladığı finansman, üretim ve gelir transferleri ile doğrudan veya dolaylı olarak yaptığı müdahaleler ile gelirin yeniden dağılımını yoksullar lehine düzelterek toplumsal refahı artırmaya çalışabilmektedir.

Genel olarak bir ülkedeki gelir dağılımındaki adaletsizlik, dengesizlik artıkça o ülkedeki az gelişmişlik ve yoksulluk da artmaktadır. Ekonomik büyüme kapsayıcı olmadığı sürece yoksulluğu azaltma, gelir dağılımını daha adil bir duruma getirme ve istihdam yaratma konusunda başarılı olamamaktadır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.