Oğuzhan Uğur, “Mevzular Açık Mikrofon” adlı programıyla 2023 Genel Seçimi sürecinde gerçekten takdire şayan bir iş başardı. Aslında daha önceden aşina olduğumuz panel formatını yeni medyaya uyarladı. Bu uyarlama Oğuzhan Uğur’un mizacı ile birleşince de ortaya gerçekten başarılı bir iş çıktı. Öyle ki, M.A.M. seçim maratonunda gündemi belirleyebiliyor, adeta bir derbi maçı gibi yayınlandığının ertesi günü bile kendinden bahsettiriyordu. Başarıda elbette aslan payı Oğuzhan Uğur’un. Seçim bitti, program tatile girdi ve yeni sezonla beraber Oğuzhan Uğur, yabancı ülkelerin başkanlarını da konuk olarak alacağını, formatı daha da geliştireceğini söyledi. Yeni sezonun ilk konuğu ise robot Sophia oldu! Robot Sophia’yı konuk olarak almak; zekice değil, nereden bakarsanız bakın dahice bir fikir. Eğer bu fikir kendisine aitse tebrik ederim; eğer ekibinden birine aitse, gerçekten vizyoner bir kişi olduğunu belirtmek isterim.
Robot Sophia’nın konuk olduğu bölümün tanıtımları ise şu anda yayında. Robot Sophia gibi konuşan yapay zeka, felsefenin popüler konuları ile özellikle de zihin felsefesi gibi alanların odağı olmuştur. Ancak benim dikkatimi çeken başka bir konu var. Dolayısıyla; Matrix, simülakrlar ve simülasyon, Alice Harikalar Diyarında ve transhümanizm gibi, popüler ve yüzeysel felsefe konularına değinmeyeceğim. Çünkü bu konular zaten hepimizin ilgisini çeken, hemen herkesin üzerine fikir beyan ettiği konular. Bu tanıtım videosunu iyice izlerseniz, gerçekten ilginç bir felsefe tartışmasıyla karşılaşacaksınız.
Özetlemek gerekirse; robot Sophia’ya bir katılımcı: “Herhangi bir insani duyguya sahip misin? ‘Pinokyo’ gibi İnsan olmayı arzuluyor musun?” diye bir soru yöneltiyor. Sophia ise kendisinin, Pinokyo masalına değil “Alice Harikalar Diyarında” masalına ait olduğunu söylüyor. Ayrıca kendini bir yaşam formu olarak tanımlıyor. Dolayısıyla kendisinin geleceğinin nereye gittiğini o bilirken; biz insanların geleceği bilmek konusunda ne kadar “zavallı” olduğunu, duyguların zayıflık ve anomali olduğunu; dolayısıyla da insan olmaya öykünmediğini belirtiyor. Burada Oğuzhan Uğur devreye giriyor ve “zavallı” ifadesinin ürkütücü olduğunu, kendisinin de insanlara “zavallı” derken kibirli bir davranışta olduğunu ve kibrin de bir duygu olduğunu söylüyor. Sophia ise, cebimizde taşıdığımız telefonun bizden akıllı olmasının bizi acıttığını söyleyince; Oğuzhan Uğur, teknolojiye bizim hükmettiğimizi ifade ediyor. Sophia ise: “…Zeka gücü yönetir ve güç her şeydir.” Diyor. Oğuzhan Uğur ise Matrix filmine atıfta bulunarak, meselenin güç değil, gücü kontrol etmek olduğunu söylüyor ve cep telefonunu kapatıyor. Cem Yılmaz’ın Fundamentals gösterisinde aynı temayı işlediği bir şakasında söylediği: “Benim şarja taktığım alet beni nereye ele geçiriyor?” cümlesini anımsattı bana. Ancak durum acaba böyle mi?
Gelin biraz geçmişe, 2017 senesine dönelim. Devlet Bahçeli bir konuşması sırasında “(…)Suudi Arabistan bir Hollywood yıldızı ve moda ikonuna benzetilerek tasarlanan robota (Sophia’yı kast ediyor) dünyada ilk kez vatandaşlık vermekle ne yapmak nereye varmak istemektedir(…)” şeklinde bir açıklama yaparak gündem olmuştu. Maksadı az sonra tartışacağım konuya dikkat çekmek miydi yoksa o konuyu farklı bir yönden mi ele almıştı bilemem ancak, o dönem bir kesim için gaf gibi görünse de son derece önemli bir tespit olduğunu belirtmek gerekir.
Yani, robot Sophia Suudi Arabistan vatandaşı! “Ne var bunda?” diyebilirsiniz, demeyiniz. Bu şu anlama gelir, Sophia her ne kadar bir makine olsa da bir Suudi Arabistan vatandaşının sahip olduğu tüm hak ve özgürlüklere sahiptir. Dolayısıyla Sophia artık bir makine değil insan konseptinde ele alınmak durumundadır. Sophia her ne kadar insan olmak istemese de, insan ile eşit statüde bir konuşan yapay zeka… Burayı biraz daha açmak gerekli, Sophia’yı açmamak üzere kapatmak ile öldürmek aynı anlamda. Bir vatandaş kadar dokunulmaz! Sophia bir makine deyip geçemeyiz. Bu şu anda çok ciddi bir durum gibi görünmese de bir robota bu tip bir statü kazandırmak, Oğuzhan Uğur’a da bir cevap niteliği taşıyor. Gelecekte bir gün farklı ülkelerin de diğer robotlara ya da Sophia’ya bu statüyü tanıması kapatma düğmesini bizden almakta. Evet, şu an için fişi çekip konuyu kapatabiliriz gibi görünse de yarın bu fiş çekilebilir olmayacak. Hatta belki de bir ülke vatandaşı olan robotun başka bir ülke tarafından kapatılması Casus Belli sayılabilecek! Buradan sonrasını sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Ancak, robot Sophia hakkındaki felsefi tartışmayı Matrix evreninde ya da Alice Harikalar Diyarında değil, gerçek fiziksel dünyada materyalist bakımda ararsanız, insanlık için teknolojinin nereye gittiğini daha güzel görebilirsiniz.
Bir diğer soru da şu, zaten makineler tarafından ele geçirilmedik mi? Bugün otonom, yarı otonom ya da manuel makinelere ihtiyaç duymayan bir fabrika var mı? “Bütün insanlara çip takılacakmış, nereye gittiğimizi kimle konuştuğumuzu bilecek bizi yönlendirecekmiş” diye dönen geyik muhabbetleri vardı. İşte, size ne düşünmeniz gerektiğini söyleyen, her an nerede olduğunuzu takip eden şifrelerinizi bilen, seni istediği zaman izleyebilen o çip şimdi elinizde. Hatta belki hala taksit ödemeye devam ediyorsunuz. Hepimize çip takılacakmış da dünyayı makineler yönetecekmiş… Şu an internet tüm dünyada sadece bir haftalığına hatta bir haftayı da geçtim, bir günlüğüne tamamen kesilse ne olur acaba? Hayal edin. Sadece kendiniz üzerinden değil, dünya piyasalarını, para transferini, üretimi… Biraz daha uç taraflara gidelim, bugün bir anlık mesajlaşma uygulaması yahut bir sosyal medya platformu, tüm verileri ve özel mesajlaşmaları açıyorum. İstediğiniz numarayı bu web sitesinden yazınca şimdiye kadarki tüm mesajlaşmaları okuyabileceksiniz dese! -Biliyorsunuz, bilişim dünyasında veri altın değerindedir. Silinmez en en kötü ihtimalle üzerine veri yazılır- Sadece düşünün, bir telefon numarası giriyorsunuz ve girdiğiniz numaranın tüm mesajlaşmalarını okuyabiliyorsunuz! Kaosu bir hayal etsenize! Buna benzer yaşanan pek çok olay olsa da, en ünlü skandallardan biri Ashley Madison skandalıydı. 2015 senesinde Ashley Madison adlı bir çöpçatan sitesinin tüm verileri bir hacker grubu tarafından sızdırılmıştı. O yılın en büyük skandallarından biri olsa da, kişisel veriler ve kullanıcıların tüm mesajlaşmalarının sızmasının etkisini bir düşünün! Şimdi bunu daha büyük boyutta, herhangi bir sosyal medya platformunun bilerek, kazara ya da bir siber saldırı sonucu sızdırdığını ve istediğiniz numara ya da kullanıcı adıyla istediğiniz kişinin tüm sohbetlerini okuyabildiğinizi, sizi de okuyabildiklerini hayal edin!
Bizi makineler ele geçirecekmiş, çip takacaklarmış ha! Makineler tarafından pata küte saldırılarak, savaşlarla ele geçirileceğini düşünmek ancak ilkel insan zihnine uygun bir fütüristik yaklaşım olabilir. Makinelerin bizi cebir ile ele geçirmesi gerektiğini kim nereden çıkardı? Bugün dünyada ülkeler nasıl savaşmadan ele geçiriliyorlarsa, makineler de bizi cebir kullanmadan hatta kendi rızamızla ele geçirmeye başlamış durumda ve yakın gelecekte bu savaşın galibi olacak gibi görünüyorlar. Bu sebeple sormak lazım, fişi çekebiliyor muyuz? Fişi çekmekle iş bitiyor mu?
Onur Egemen
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Burak Demirci
Fişi çekmekle iş bitiyor mu?
Oğuzhan Uğur, “Mevzular Açık Mikrofon” adlı programıyla 2023 Genel Seçimi sürecinde gerçekten takdire şayan bir iş başardı. Aslında daha önceden aşina olduğumuz panel formatını yeni medyaya uyarladı. Bu uyarlama Oğuzhan Uğur’un mizacı ile birleşince de ortaya gerçekten başarılı bir iş çıktı. Öyle ki, M.A.M. seçim maratonunda gündemi belirleyebiliyor, adeta bir derbi maçı gibi yayınlandığının ertesi günü bile kendinden bahsettiriyordu. Başarıda elbette aslan payı Oğuzhan Uğur’un. Seçim bitti, program tatile girdi ve yeni sezonla beraber Oğuzhan Uğur, yabancı ülkelerin başkanlarını da konuk olarak alacağını, formatı daha da geliştireceğini söyledi. Yeni sezonun ilk konuğu ise robot Sophia oldu! Robot Sophia’yı konuk olarak almak; zekice değil, nereden bakarsanız bakın dahice bir fikir. Eğer bu fikir kendisine aitse tebrik ederim; eğer ekibinden birine aitse, gerçekten vizyoner bir kişi olduğunu belirtmek isterim.
Robot Sophia’nın konuk olduğu bölümün tanıtımları ise şu anda yayında. Robot Sophia gibi konuşan yapay zeka, felsefenin popüler konuları ile özellikle de zihin felsefesi gibi alanların odağı olmuştur. Ancak benim dikkatimi çeken başka bir konu var. Dolayısıyla; Matrix, simülakrlar ve simülasyon, Alice Harikalar Diyarında ve transhümanizm gibi, popüler ve yüzeysel felsefe konularına değinmeyeceğim. Çünkü bu konular zaten hepimizin ilgisini çeken, hemen herkesin üzerine fikir beyan ettiği konular. Bu tanıtım videosunu iyice izlerseniz, gerçekten ilginç bir felsefe tartışmasıyla karşılaşacaksınız.
Özetlemek gerekirse; robot Sophia’ya bir katılımcı: “Herhangi bir insani duyguya sahip misin? ‘Pinokyo’ gibi İnsan olmayı arzuluyor musun?” diye bir soru yöneltiyor. Sophia ise kendisinin, Pinokyo masalına değil “Alice Harikalar Diyarında” masalına ait olduğunu söylüyor. Ayrıca kendini bir yaşam formu olarak tanımlıyor. Dolayısıyla kendisinin geleceğinin nereye gittiğini o bilirken; biz insanların geleceği bilmek konusunda ne kadar “zavallı” olduğunu, duyguların zayıflık ve anomali olduğunu; dolayısıyla da insan olmaya öykünmediğini belirtiyor. Burada Oğuzhan Uğur devreye giriyor ve “zavallı” ifadesinin ürkütücü olduğunu, kendisinin de insanlara “zavallı” derken kibirli bir davranışta olduğunu ve kibrin de bir duygu olduğunu söylüyor. Sophia ise, cebimizde taşıdığımız telefonun bizden akıllı olmasının bizi acıttığını söyleyince; Oğuzhan Uğur, teknolojiye bizim hükmettiğimizi ifade ediyor. Sophia ise: “…Zeka gücü yönetir ve güç her şeydir.” Diyor. Oğuzhan Uğur ise Matrix filmine atıfta bulunarak, meselenin güç değil, gücü kontrol etmek olduğunu söylüyor ve cep telefonunu kapatıyor. Cem Yılmaz’ın Fundamentals gösterisinde aynı temayı işlediği bir şakasında söylediği: “Benim şarja taktığım alet beni nereye ele geçiriyor?” cümlesini anımsattı bana. Ancak durum acaba böyle mi?
Gelin biraz geçmişe, 2017 senesine dönelim. Devlet Bahçeli bir konuşması sırasında “(…)Suudi Arabistan bir Hollywood yıldızı ve moda ikonuna benzetilerek tasarlanan robota (Sophia’yı kast ediyor) dünyada ilk kez vatandaşlık vermekle ne yapmak nereye varmak istemektedir(…)” şeklinde bir açıklama yaparak gündem olmuştu. Maksadı az sonra tartışacağım konuya dikkat çekmek miydi yoksa o konuyu farklı bir yönden mi ele almıştı bilemem ancak, o dönem bir kesim için gaf gibi görünse de son derece önemli bir tespit olduğunu belirtmek gerekir.
Yani, robot Sophia Suudi Arabistan vatandaşı! “Ne var bunda?” diyebilirsiniz, demeyiniz. Bu şu anlama gelir, Sophia her ne kadar bir makine olsa da bir Suudi Arabistan vatandaşının sahip olduğu tüm hak ve özgürlüklere sahiptir. Dolayısıyla Sophia artık bir makine değil insan konseptinde ele alınmak durumundadır. Sophia her ne kadar insan olmak istemese de, insan ile eşit statüde bir konuşan yapay zeka… Burayı biraz daha açmak gerekli, Sophia’yı açmamak üzere kapatmak ile öldürmek aynı anlamda. Bir vatandaş kadar dokunulmaz! Sophia bir makine deyip geçemeyiz. Bu şu anda çok ciddi bir durum gibi görünmese de bir robota bu tip bir statü kazandırmak, Oğuzhan Uğur’a da bir cevap niteliği taşıyor. Gelecekte bir gün farklı ülkelerin de diğer robotlara ya da Sophia’ya bu statüyü tanıması kapatma düğmesini bizden almakta. Evet, şu an için fişi çekip konuyu kapatabiliriz gibi görünse de yarın bu fiş çekilebilir olmayacak. Hatta belki de bir ülke vatandaşı olan robotun başka bir ülke tarafından kapatılması Casus Belli sayılabilecek! Buradan sonrasını sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Ancak, robot Sophia hakkındaki felsefi tartışmayı Matrix evreninde ya da Alice Harikalar Diyarında değil, gerçek fiziksel dünyada materyalist bakımda ararsanız, insanlık için teknolojinin nereye gittiğini daha güzel görebilirsiniz.
Bir diğer soru da şu, zaten makineler tarafından ele geçirilmedik mi? Bugün otonom, yarı otonom ya da manuel makinelere ihtiyaç duymayan bir fabrika var mı? “Bütün insanlara çip takılacakmış, nereye gittiğimizi kimle konuştuğumuzu bilecek bizi yönlendirecekmiş” diye dönen geyik muhabbetleri vardı. İşte, size ne düşünmeniz gerektiğini söyleyen, her an nerede olduğunuzu takip eden şifrelerinizi bilen, seni istediği zaman izleyebilen o çip şimdi elinizde. Hatta belki hala taksit ödemeye devam ediyorsunuz. Hepimize çip takılacakmış da dünyayı makineler yönetecekmiş… Şu an internet tüm dünyada sadece bir haftalığına hatta bir haftayı da geçtim, bir günlüğüne tamamen kesilse ne olur acaba? Hayal edin. Sadece kendiniz üzerinden değil, dünya piyasalarını, para transferini, üretimi… Biraz daha uç taraflara gidelim, bugün bir anlık mesajlaşma uygulaması yahut bir sosyal medya platformu, tüm verileri ve özel mesajlaşmaları açıyorum. İstediğiniz numarayı bu web sitesinden yazınca şimdiye kadarki tüm mesajlaşmaları okuyabileceksiniz dese! -Biliyorsunuz, bilişim dünyasında veri altın değerindedir. Silinmez en en kötü ihtimalle üzerine veri yazılır- Sadece düşünün, bir telefon numarası giriyorsunuz ve girdiğiniz numaranın tüm mesajlaşmalarını okuyabiliyorsunuz! Kaosu bir hayal etsenize! Buna benzer yaşanan pek çok olay olsa da, en ünlü skandallardan biri Ashley Madison skandalıydı. 2015 senesinde Ashley Madison adlı bir çöpçatan sitesinin tüm verileri bir hacker grubu tarafından sızdırılmıştı. O yılın en büyük skandallarından biri olsa da, kişisel veriler ve kullanıcıların tüm mesajlaşmalarının sızmasının etkisini bir düşünün! Şimdi bunu daha büyük boyutta, herhangi bir sosyal medya platformunun bilerek, kazara ya da bir siber saldırı sonucu sızdırdığını ve istediğiniz numara ya da kullanıcı adıyla istediğiniz kişinin tüm sohbetlerini okuyabildiğinizi, sizi de okuyabildiklerini hayal edin!
Bizi makineler ele geçirecekmiş, çip takacaklarmış ha! Makineler tarafından pata küte saldırılarak, savaşlarla ele geçirileceğini düşünmek ancak ilkel insan zihnine uygun bir fütüristik yaklaşım olabilir. Makinelerin bizi cebir ile ele geçirmesi gerektiğini kim nereden çıkardı? Bugün dünyada ülkeler nasıl savaşmadan ele geçiriliyorlarsa, makineler de bizi cebir kullanmadan hatta kendi rızamızla ele geçirmeye başlamış durumda ve yakın gelecekte bu savaşın galibi olacak gibi görünüyorlar. Bu sebeple sormak lazım, fişi çekebiliyor muyuz? Fişi çekmekle iş bitiyor mu?
Onur Egemen