Nilüfer’de geri dönüşüm süreci, ekolojik yaklaşımda yeni bir sürece giriliyor ve bir adım daha ileri denilerek ‘ileri dönüşüm’e hazırlanılıyor. Tamirhane fikri sonbaharda mekana dönüşecek ve Nilüfer’in atıkları, Nilüferlilerin birlikte öğrenip, ürettikleri bir alanda ürünleşecek.
Nilüfer Kent Konseyi (NKK), artan tüketim çılgınlığını durdurmak ve ‘çöpe atma – onar’ mantığıyla daha az kirletmek için başlattığı çalışmalarında sona gelmek üzere. Roof Coliving gönüllüleri ile birlikte sivil toplumun, akademisyenlerin, Nilüfer halkının katılımcılığıyla önümüzdeki aylarda mekana dönüşecek olan ‘Tamirhane’ fikri Nilüfer’’de Agora Çarşısı’nın karşısındaki eski Bizim Ev binasında hayat bulacak. Çalışmaları, Tamirhane’yi BursaMuhalif Gazetesi olarak NKK Genel Sekreteri Emre Karagöz ve Roof Coliving Bursa gönüllüsü ve aynı zamanda Bursa Uludağ Üniversitesi Mimarlık Doktora öğrencisi olan Kerim Karaoğlu ile konuştuk.
Tamirhane fikri nereden çıktı? Nasıl bir hayalin ürünü? Bu yılı aynı zamanda Nilüfer Belediyesi “Tasarım Yılı” ilan etti, bunun bir etkisi var mı?
Emre Karagöz: Aslında yurt dışında yaygın bir örnek, hatta daha böyle kuzey Avrupa ülkelerinde daha da fazla. Almanya ve kuzeyinde İskandinav ülkelerinde ‘repair cafe’ diye geçen bir akım var. Yani, onarım kafeler… Bir dönem Kadıköy'de de yaygınmış ama çok etkili olmamış. Şimdi son zamanlarda yeniden İstanbul'da bu girişimler var; mesela Onaranlar Kulübü… Tabii ki amaçları, etkileri, hareket tarzları farklı farklı.
Bizim için bu tartışmaların ilk çıkış noktası ise “Tasarım Yılı” değil de 2022 “İklim Yılı” zamanındaydı. Hatta pandemi sonları bile diyebiliriz. Çünkü iklim değişikliğiyle mücadelenin bir ayağı da tüketimi azaltmak. Kapitalizmin ‘çok fazla satın al, harca, tüket’ çağrısını durdurabilmek gerekiyor. Tabii ki bütünlüklü bir sistem ama doğada da suyu, toprakları en çok sanayileşme tüketiyor. Bireysel tüketimler bunun küçük bir parçası olsa da bizim hayatımızda da dönüştürebileceğimiz alanlar var. Onlardan birisi de böyle bir mekanda vücut bulsun istedik. ‘Bunu nasıl katılımcılığa dönüştürebiliriz’ diyerek de çok sayıda çalıştay gerçekleştirdik. Bu sürecin moderasyonunu genç bir girişim olan Roof Coliving (Birlikte Yaşam Çatısı) yürüttü.
Biz neler yaptık Nilüfer Kent Konseyi olarak... Kendi yürütme kurulumuzda tartıştık, bu fikri belediyeye sunduk ve Turgay Bey de çok olumlu karşıladı. İlk tartışmalarda ‘hemen mekana dönüşsün’ isteği de vardı ama bunları çalıştaylarla olgunlaştırdık. Ocak ayında mahalle komitelerimiz aracılığıyla, Nilüfer’in farklı mahallelerinde yaşayan herkesi bir araya getirerek yaptık. Hem yaş hem gelir grubu üzerinden, buranın aktörlerinin kimler olacağını birlikte konuştuk. Bu mekanın hemen yanıbaşındaki lisesinin öğrencileriyle etkinlikler düzenledik. Çocuk Meclisimiz, Emekli Meclisimiz, Kadın Meclisimiz, akademisyenler, Agora Çarşısı esnafı derken toplamda 600’den fazla kişiyle bir araya geldik. “Biz bir ileri dönüşüm atölyesi kurmak istiyoruz ama mahallenin gerçek ihtiyacı neydi?” sorusuyla hareket ettik. Çünkü kuracağımız atölyenin yaşaması bizim için çok daha değerli.
Görüştüğünüz insanların Tamirhane’den beklentisi neydi?
Kerim Karaoğlu: Genellikle insanların tamir etmeye ihtiyaç duyduğu şey daha çok elektronik aletler oldu. Çünkü tamirleri daha eski nesil tarafından bilinmiyor. Mesela 50’li yaşlarında bir kişi bisiklet tamir etmeyi halihazırda biliyor, buna ihtiyaç duymuyor ama teknolojik aletlerin tamiri konusunda hem bilgisi hem alet edevatı yok. Ayrıca talepler arasında burasının bir sosyalleşme alanı da olması vardı. ‘İnsanlar buraya gelip gitsin, benimsesin ve burası kendi ekosistemini kursun ve 10 yıl sonra da ayakta kalabilsin’ şeklinde bir anlayış da çalıştaydan çıkan sonuçlar arasında.
Bu kadar katılımcı bir anlayışla başlattığımız sürecin tasarım kısmını da katılımcılığa açtık. Mekanın tasarımı için ilana çıkıldı, tasarım disiplininden gelen öğrencilerle 72 saatlik bir çalıştay gerçekleştirdik: Tamiraton. Burayı, buradan beklenenleri tasarım öğrencilerine yerinde anlattık. 4 – 5 kişiden oluşan 5 grup burada farklı konseptlerle çalıştı. Kimisi ahşap, kimisi tekstil, kimisi tarımsal ekolojik dönüşüm…
İki günlük atölye sonunda Nilüfer Belediye Başkanı Erdem ve planlama ekibi ile birlikte halka çıkan konseptleri sunduk. Kamuoyuyla paylaşılması haftasonu iki gün boyunca konseptlerin panoya yapıştırılarak sergilenmesiyle gerçekleştirildi. İnsanlar görüp görüp geldiler. Biz de aslında burada, bizim toplantılarımıza katılıp talepleri alınmamış insanlara yeniden ulaşma imkanına kavuştuk.
Burada her isteyen, her şeyi tamir edebilecek mi? Eğitim süreçleri nasıl yürütülecek?
Emre Karagöz: Aslında bizim ilk çıkış noktamızda Avrupa'daki onarım kafeler. Tamir ve öğrenme sürecini bir mekanda buluşturuyorlar. Su ısıtıcısını da tamir ediyor, ahşap sandalyesini de kumandasını da… Ya da kottan bir klasik bir çanta da yapıyor. Ama biz bunu yaptığımız çalıştaylarla bunun bir adım ötesine taşıyarak, tüketimi azaltacak tüm yaklaşımlar buranın konusu diyoruz. Burası kamusal bir aks üzerinde mekan olacak. Nilüfer Metro İstasyonu, Üç Fidan Parkı, pazar yeri, Agora, belediye binası, kaymakamlığa giden yol ve meslek lisesi tam anlamıyla herkesin etkileşim kurabileceği bir mekana dönüşecek.
Mesela, o çalıştaylara katılan mahalle halkı bölgede kurulan pazarda kalan gıdaların yenilebilecek olanlarından turşu, yenilemeyecek olanlarından da kompost yapılabileceğini önerdi. Ya da oradan çıkan sandıklarla bir dönüşüm yapılabilir. Bunlar burada yaşayan insanların bildiği, fark ettiği ve bize kattığı bir şey. O yüzden kentin bir köşesinde kullanılmayan bir alanı da onarmak, tamir etmek, gıda sistemini de onarmak ya da meslek liselerinin toplumsal yaşamda yaşadığı zorluk süreçlerinde onarıcı olmak da Tamirhane’nin gündeminde.
Tamirhane’nin depremzede çocuklar için bisiklet onarım atölyesi iyi bir karşılık buldu. Peki, mekan hayata geçmeden, bunun dışında yeni bir çalışması olacak mı?
Emre Karagöz: Tamirhane’nin bölümleri dikiş, olsun, ahşap olsun diyerek başta yola çıkarken var olan düşüncemiz daha lansman döneminde uygulandı. Kadın Meclisi’nin gönüllüleri ile beraber belediyenin reklam amaçlı kullandığı vinillerden çanta yaptık. Metrekarelerce büyüklüğünde vinil üretiyoruz ama bir şekilde onlar atılıyor ya da geri dönüşüme götürülüyor ama geri dönüşümdense onu ileri dönüştürmek çok daha çevreci bir yaklaşım. Çünkü orada bir şekilde petrol kaynaklı bir madde ve onları dönüştürürken de bir şekilde bir çevreye zarar veriyorsunuz ama onları çantaya dönüştürmek çok ciddi bir artı değer oluşturuyor. Tamirhane ile bunu sürdürebilmek belki de ileri de bir kadın girişimine, istihdamına dönüştürmek gerekiyor. Tamirhane bir fikir ve prototip geliştiren bir alan olmalı.
Şimdiki çalışmalarımızdan biri de depremden etkilenen çocuklar için bisiklet onarmak. Nilüfer'de birçok sitenin bodrumunda, ortak alanında kullanılmayan bisikletler olduğunu biliyoruz. Çocuklar büyüyor, atıl kalıyor, paslanıyor. Mahalle komitelerimizle, muhtarlarımızla beraber Nilüfer’deki atıl kalan bisikletleri topladık. Yaklaşık 200’e yakın bisiklet topladık ve bunların neredeyse 120 – 130 tanesini tamir ettik. Tamirhane’nin bahçesinde ilk somut işlerden biri oldu. Bisiklet gruplarını davet ettik ve birçok gönüllü gelerek burada bisikletleri tamir etti. Bilmeyenler varsa burada öğrendi ve 120’den fazla bisikleti bizler depremzedelere dağıttık. Bu çalışma yapılabilecek dönüşümün somut örneği oldu.
Şimdi sokak hayvanları için bir program içerisindeyiz. “Dönüşümle onların hayatlarını etkileyebilir miyiz?” gibi tartışmalarımız var. Bu daha mekan hayata geçmemişken başladığımız işler. Bu mekan bunları çok daha kolaylaştıracak, teknik alanları olacak, bu fikir tartışmalarına zemin sağlayacak. Belki yanıbaşımızdaki meslek lisesi öğrencileri burada ulaşamadıkları, o 40 liralık kahvelere burada ücretsiz erişebilecek ve burada bir paylaşım sürecine girecekler.
Biz burayı önemsiyoruz. Tüm NKK gönüllülerinin burada üretim yapabileceği bir alan olacak. Kadın Meclisimiz belki burada yıllardır ürettiği el sanatları atölyesini bambaşka bir toplumsal faydaya dönüştürecek. Emekli Meclisi’nin pek çok üyesi çalıştay sürecinde ‘benim elimden tamir işi gelir’ dedi, biz bunu belki de o dönem haftanın belli günlerinde yapacağımız atölyelerde değerlendireceğiz. Emekli hocamız gelecek ve o gün gelenlere, kendi bildiği alanda eğitim verecek. Bu atölyeler, workshoplar burada hayata geçecek. Hedefimiz bu yaz mekanı dönüştürmek ve 2023 Eylül – Ekim gibi de bitirmek.
Roof Coliving açısından böyle başka bir deneyim var mı?
Kerim Karaoğlu: İstanbul'da, Eskişehir'de, İzmir'de daha önce tekrar yine Bursa'da çeşitli programlar düzenlenmiş. Ancak bu programlar genellikle Avrupa Birliği'nden olan hibelerle gerçekleştirildiği için hem kısıtlı bütçeli hem de daha çok kısa süreli müdahaleler şeklinde olmuş ama böylesi bir çalışma ilk kez hayata geçirilecek. Aynı zamanda Tamirhane hem ulusal çapta hem de uluslararası çapta farklı girişimcilik ödüllerine başvurdu. Kale Grubu’nun girişimcilik ödüllerinde son ikiye kalan çalışmalardan biri de oldu. Almanya’da da finale kalan 40 ekipten biri oldu. Bu kalıcı mekansal dönüşüm gerçekleşirse ilk örneğini oluşturacağız.
Emre Karagöz: Bu dönüşümün aslında ne kadar gerekli olduğu ve ne kadar büyük bir sosyal etki yaratabileceğini direkt burada görebiliyoruz. “Devlete yük olacak mısınız? Fuzuli mi?” diye sorular gelebilir belki ama belediye depremzedelere 120 tane bisiklet dağıtmaya kalksaydı en az biri 3 bin liradan 360 bin lira ederdi. Biz 20 bin liralık ekipman alıp hepsini tamir ettik. Ayrıca karbon ayak izi, karbon salınımı kısmını düşünürsek çok daha büyük bir kazanım. Ekonomiye de ekolojiye de anlamlı bir katkısı var.
Nur Derya