CHP Bursa Milletvekili Adayı İbrahim Mart MMO Şube Başkanlığı birikimiyle Bursa’daki sanayi sorunlarını ve çözüm önerilerini aktardı
Yıllardır ülkemizde sanayileşmeyi ve demokratikleşmeyi savunuyoruz. Türkiye’nin kalkınmasının demokratikleşmeyle birlikte olmasını, yalnızca sanayileşmenin mümkün olmayacağını savunuyorduk. CHP Anadolu kuşakları kalkınma projesini sundu. 5 kalkınma kuşağı oluşturmak hedefleniyor. Tarımla birlikte sanayi işletmeleri, teknolojilerin gelişmesi, markaların gelişmesi, ar-ge, mühendisliğin geliştirilmesi hedefleniyor. İşsizliğe çare bulunması gerekiyor. Kalkınma projelerini ortaya koyduğumuzda 4.2 milyon ek istihdam sağlanmasını hedefliyoruz. Bursa, sanayi potansiyelinin yüksek olduğu fakat katma değer üretmeyen ve kirleten bir sanayiyi barındıran, Türkiye’de en çok sanayi bölgesine sahip olan kent olmasına rağmen aynı oranda katma değer üretmeyen sanayiye sahip bir kent. Sanayi niteliksiz, katma değer üretmiyor ve ciddi anlamda dışa bağımlı. Kobi işletmelerinin üretmeye çalıştıkları makina ekipman, yani bizim olacak markalar yeterince destek görmüyor. Bursa’da sanayi kültürü yerleşik değil. Uluslararası sermayenin baskısıyla, bizimkiler küçük kalıyor. Onlara hizmet eder yerde konumlanıyor. Biz katma değer üreten, teknoloji üreten, mühendise önem veren bir sanayi yapısına geçmezsek eğer, Bursa’da şu anda otomotive dayalı olarak giden ekonomi çökecektir. Otomotiv sektörü, nerede pazar bulursa, nerede ucuz işgücü bulursa oraya taşınacaktır. Rusya büyük bir pazar, orada yatırım yapılmaktadır. Şu anda otomotiv önemli katkılar sağlamaktadır ama bu geçicidir. Misafir sektör olarak değerlendiriyorum. Otomotivi Bursa’dan aldığımız zaman geriye bir şey kalmayacağını, iflas eden bir kent olacağını iddia ediyorum. Göstergeler de bu yönde. Dünyanın en önemli otomotiv merkezi olan Detroit örneği var, kent olarak çöktü. Bursa’yı da benzeri bir tehlike bekliyor. Önlemler almamız gerekiyor. Buradaki yerel yöneticiler ile de paylaşıyoruz, sanayi örgütleriyle paylaşıyoruz, kentin özeli açısından bu konuda mücadele edilmeli. Çözüm, her gördüğünüz alanı sanayi alanı haline çevirip, orayı sanayi bölgesi haline getirmekte değil, mühendisliktedir, ar-ge’dedir, teknolojiyi geliştirmededir. Çevreye uyumlu bir sanayileşmenin mümkün olduğunu biliyoruz. Sanayileşme yaparken, hem toplum yaşamını dikkate alan, hem çevreyi dikkate alan bir yaklaşımla sürdürülmesi gerekiyor. Şimdiki bir çok örnekte görebileceğimiz gibi ‘sanayi bölgesi oluşturalım, orada arazi rantı üretelim, burada sanayici gelsin üretim yapsın’ böyle bir şey olamıyor. Bursa’da oluşturulan sanayi bölgelerinin yaklaşık yüzde 40’ı atıl durumda. Mesele sanayi bölgesi açmak değil, hatta şu anki sanayi bölgeleri olmuştur, onları nitelikli sanayiye dönüştürmek gerek. Ar-ge’yi de kapsayan çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bu Bursa’da mümkün. Sanayinin içindeyim, hiçbir zaman kopmadım, kopmayacağım da, Türkiye’nin sanayileşmesi için fikirlerimiz var, önerilerimiz var. Üretime dayalı bir ekonomi modeli geliştirmemiz gerekiyor. Rant ekonomisi değil, üretim ekonomisi izlememiz gerekiyor. Ülke olarak başkasına muhtaç olmamamız için, üretime dayalı ekonomi modeliyle ve demokrasimizi yerleştirirsek, dünyadaki itibarımız da artar. Eğer ekonomik gücünüz yoksa, ‘Kasımpaşalı’lığınızın ya da ‘Külhanbeyi’liğinizin bir anlamı yoktur, bu zaten görüldü.
Uzun zamandır çevre mücadelelerinin içinde bulunuyorsunuz, hem sanayileşme ve hem çevrenin korunması konusuna dikkat çektiniz. Hem bu kadar sanayi bölgesi oluştururken, aynı zamanda yeşil Bursa’nın yeşil çevresini nasıl ayakta tutabiliriz, ya da Bursa’yı nasıl yaşanabilir bir kent olarak koruyabiliriz?
MMO olarak Türkiye’de sanayi kongresi yapan tek kurum biziz. Sanayi kongresi devlet tarafından yapılmıyor, gündeminde üretim yok. Geçen yıl aralık ayında yaptığımız sanayi kongresinde temamız ‘Başka bir sanayi mümkün’dü. Şu anda olan sanayi değil, olan da bizim değil. Bizim sanayimizi kurabiliriz. Çevreyle barışık sanayiye geçebiliriz. Bu çok basit, katma değer üretmeye, teknoloji üretmeye ve marka geliştirmeye yöneldiğiniz zaman kendini toparlayacaktır. Kirleten sanayiye ihtiyaç olmayacak, işçiliğe, fasona dayalı, yani yabancı tekellere hizmet eden durumdan çıkacağız. KOBİ eliyle sanayinin gelişeceğini düşünüyoruz ve küçük işletmelerin daha çok desteklenmesi gerektiğini, teşviklerin verilmesi, onların ar-geye teşvik edilmesi, yapacakları ar-ge çalışmalarını da desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ar-ge teşvikleri ile ilgili yasa hatalarla dolu.
Katma değer üretmiyor, montaja dayalı ve kirleten sanayi, bunun çevreye olduğu kadar enerji anlamında da zararı var, çünkü bunlar daha çok enerji tüketiyor. Avrupa’da çimento gibi sektörler sıcak karşılanmıyor, bizim gibi ülkelerde üretiliyor, maliyetler yüksek. Enerjiye dayalı sanayiye dikkat etmek gerekiyor, minimum enerjiyle maksimum faydayı sağlamamız gerekiyor. Bunun için de enerji verimliliği konusu devreye giriyor. Enerji verimliliği yapılmıyor, buhar üreteceğim adı altında DOSAB’ın ortasında, kentin merkezinde termik santral yapılmaya çalışılıyor. Algı tamamen yanlış, algı başka yönden çalışıyor. Hem kente zarar veriyor, hem de bunu yapmaya çalışan sanayiciye de yararı yok. Hem çevresel açıdan, hem kent açısından hem de maliyet açısından faydası yok. Başka bir sanayileşme mümkün diyoruz. CHP’nin de odamızın görüşlerine benzer görüşleri savunduğunu görüyorum, bu nedenle çok daha rahat çalışabiliyorum, CHP içerisindeki bir aday olarak.
Bursa’nın en önemli özeliklerinden bir tanesi sanayiyle kentin iç içe olması. Bir sanayi bölgesi yapıyorsunuz, resmi. Sanayi bölgesi içinde bir sanayicinin arazi almasını zorlaştırıyorsunuz. Bu planlamanın doğru yapılması gerekiyor, olur olmadık yerde sanayi işletmesi doğru değil zaten.
Sanayiyle iç içe olmamız Bursa’da hava kirliliğini riskli tutuyor. Bursa’da hava kirliliğiyle mücadele etkili ve sürekli olmalı. Kış ayı kömür çok yakıldı hava kirlendi yok, yaz oldu havalar iyi yok. 12 ay 365 gün mutlaka denetimler olması gerekiyor. Hava kirliliği bütün büyüyen kentlerin problemidir. Akademik odaların üniversiteler katkısıyla hava kirliliğine karşı bir konseyin kurulması gerekiyor. Sanayinin nitelikli yapıya dönüşmesi gerekiyor, böyle olursa kentin içinde bile olsa kente olumsuz etkileri minimuma indirilmiş oluyor. Bunlar ancak toplumcu, halkçı bir anlayışla gerçekleştirilebilir, bunları önemseyen bir iktidarla gerçekleştirilebilir. CHP seçim bildirgesinde bu yönleriyle de güçlü bir bildirgedir, umarım halkımız da destekler, kendisi için iyi olan politikalara destek verir. Ülkemiz açısından iyi bir başlangıç olur 25 Haziran’da.
Bursa Muhalif Gazetesinde yayınlanmıştır