SON DAKİKA
Hava Durumu

Son on yılda en az 616 çocuk işçi hayatını kaybetti

Haber Giriş Tarihi: 20.11.2022 08:25
Haber Güncellenme Tarihi: 20.11.2022 10:36
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Son on yılda en az 616 çocuk işçi hayatını kaybetti

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde 2013 yılından bugüne “en az” 616 çocuğun çalışırken hayatını kaybettiğini belirten İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), ucuz çocuk işgücünü teşvik eden eğitim sistemi politikalarına son verilmesi çağrısı yaptı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG), 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde açıkladığı rapora göre  2013 yılından bugüne geçen on yılda “en az” 616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Çocukların yoksulluk, güvencesiz işçilik, şiddet ve iş cinayetleri cenderesi altında olduğunu belirten İSİG, AKP’nin hayata geçirdiği tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalarının her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdiğini, “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek sorunun görünmez kılınmaya çalışıldığını vurguladı.  

İSİG raporunda SGK’nin açıkladığı “Yıllık İş Kazası İstatistikleri” verileri ile kendi verilerini karşılaştırdı. SGK kayıtlarına göre; 2013-2021 yıllarını kapsayan 9 yılda 102 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Bu çocukların 3’ü kız 99’u erkek. 4’ü 14 yaşında, 7’si 15 yaşında, 35’i 16 yaşında ve 56’sı 17 yaşında. Bu dönemde toplam 12 bin 577 “iş kazası” sonucu ölüm meydana geldi. İSİG Meclisi, bilgilerin güncel, kapsamlı ve gerçekleri yansıtmadığını belirterek 2013–2022 dönemi arası verilerine dayanarak çocuk iş cinayetlerine dair şu bilgileri paylaştı:

Son 10 yılda en az 616 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti

İSİG Meclisi iş cinayetleri raporlarına göre; 2013 yılından bugüne geçen on yılda “en az” 616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Bu çocukların 96’sı kız 520’si erkek. 4’ü 4 yaşında, 5’i 5 yaşında, 4’ü 6 yaşında, 5’i 7 yaşında, 12’si 8 yaşında, 12’si 9 yaşında, 24’ü 10 yaşında, 13’ü 11 yaşında, 32’si 12 yaşında, 39’u 13 yaşında, 61’i 14 yaşında, 87’si 15 yaşında, 123’ü 16 yaşında ve 195’i 17 yaşında. Bu dönemde toplam 18 bin 683 “iş cinayeti” sonucu ölüm meydana geldi.

İSİG raporunda TÜİK verilerini de inceledi:

TÜİK verilerine göre;

  • Bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin kişidir.
  • Çalışan çocuklar arasında 5 yaşında çocuk gözlenmemiştir.
  • Çalışan çocukların yüzde 79,7’sini 15-17 yaş grubundakiler oluştururken 14 yaş ve altında bu oran yüzde 20,3’tür.
  • Çalışan çocukların yüzde 34,3’ü eğitime devam etmemiştir.
  • Çalışan çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi ve yüzde 45,5’i hizmet sektöründe yer almıştır.
  • İşteki durumuna göre çalışan çocukların yüzde 63,3’ü ücretli veya yevmiyeli, yüzde 36,2’si ücretsiz aile işçisi, yüzde 0,5’i ise kendi hesabına olarak çalışmıştır.

"TÜİK verileri gerçeği perdeliyor"

İSİG Meclisi iş cinayetleri raporlarına göre;

TÜİK verileri (720 bin kişi) çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını perdeliyor. Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğin ana gövdeleri eksik. Öte yandan çocuk işgücü anketleri yaz aylarında değil, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ile Aralık aylarında yapılıyor, bu da çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını gizliyor.

4 ve 5 yaşlarında çalışırken ölen 9 çocuk tespit etmiş durumdayız. Bu durum çocuk işçiliğin bu yaşlarda başladığı anlamına gelmektedir. Bu yaş grubunda ölüm varken “5 yaşında çalışan çocuk gözlenmemesi” bu anketlerin kapsamını bir kez daha sorgulamamıza neden olmaktadır.

Çocuk işçi ölümlerinin 65,7’sini 15-17 yaş grubundakiler oluştururken 14 yaş ve altında bu oran yüzde 34,3’tür.

Birinci maddede belirttiğimiz çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören 1,5 milyon çocuğun yok sayılması eğitime dair verilen bilgileri de gölgelemektedir. Bu süreçte önemli bir ivmeyi 4+4+4 eğitim sistemi oluşturmuştur. Eğitim-Sen’in hazırladığı “Çatışmaların Eğitim-Öğretim ve Öğretmenler Üzerindeki Etkisi Anketi”ne göre bu uygulamanın başlatıldığı 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken son üç yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda okul sayısı yaklaşık 10 kat, özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 17,5 kat gibi astronomik bir artış göstermiştir. Ayrıca MEB’in, okulda olması gerekirken çalıştığını tespit ettiği ancak “ulaşamadığı” çocuk sayısını yaklaşık 440 bin olarak açıkladığını da belirtelim.

İş cinayetlerinde ölen çocukların yüzde 57,3’ü tarım, yüzde 19,5’i sanayi, yüzde 12,8’i hizmet ve yüzde 10,4’ü inşaat sektöründe çalışmaktaydı.

İş cinayetlerinde ölen çocukların yüzde 77,4’ü ücretli veya yevmiyeli, yüzde 32,6’sı ücretsiz aile işçisi/kendi hesabına (yüzde 20’si çiftçi ve yüzde 12,6’sı esnaf) çalışandır.

Çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında sayılan tarım, çocuk işçiliğin en yoğun olduğu işkolu ve çocuk işçilik bakımından başlıca sektör. Göçmen ve mülteci çocukların da tarım, sanayi, inşaat, ticaret gibi işkollarında günübirlik ve güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dahil olduğunu belirten İSİG, bunun da patronlar açısından, ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi anlamına geldiğini vurguladı.

MEB ile zincir marketler arasındaki “sektör çalışanlarının mesleki eğitim merkezleri (MESEM) aracılığıyla eğitim öğretim sürecine dâhil olması ile mesleki eğitim ve istihdam süreçlerini yaşama geçirmek” amacıyla imzalanan protokole de değinen İSİG, MEB’in uzun süredir çocuk işçiliği yasal ve meşru hale getirme çabası neticesinde MESEM’lerde “eğitim alan” çocuk sayısının 2022 yılı Ekim ayında 900 bine yükseldiğini kaydederek, iktidarın başarı öyküsü olarak anlattığı bu projelerin ekseninde çocuk işçi sömürüsünün var olduğunu belirtti.

Devletin yaptığı açıklamaya göre mesleki eğitim kurumlarının döner sermayelerinin geçen yıla göre yüzde 243 artışla 2022 yılının ilk 8 ayında 1 milyar 75 milyon olduğunu kaydeden İSİG şu değerlendirmelere yer verdi:

"Yine özellikle AB ülkeleri örnek verilerek mesleki eğitimin özel sektöre kaydırılması gerektiği belirtiliyor. Burada amaçlanan ise AB sermayesi için ucuz emek gücü kaynağı transferini sağlamak. 12 Eylül ve Özal ile birlikte başlayan bu süreç AKP ile bir ivme kazandı. 2006 yılında MEB-Koç Holding işbirliği ile “Meslek lisesi memleket meselesidir” şiarıyla öğrenciler sanayi için ara eleman olarak yetiştirilmeye başlandı. Sonraki yıllarda ise “yerli ve milli eğitim” şiarıyla Dünya Bankası teşvikiyle TOBB, sanayi ve ticaret odaları ile prokokoller imzalandı. Bu süreç MEB tarafından “İşverenler, mesleki ve teknik eğitim liselerinde eğitim alan öğrencilerin mezun olmalarını beklemiyorlar” söylemiyle lanse edildi. Diğer yandan bu süreç, sayısı 1 milyona ulaşan çocuk işçi kitlesinin AB desteğiyle yürütülen “çocuk işçiliği ile mücadele” programlarıyla maskelendi." 

Talepler

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak, çocuk işçiliğin getirildiği durumu ve çocuk iş cinayetlerinin bir “çocuk emek sömürüsü” politikası olduğunu vurgulayarak şu talepleri sıraladı:

  • Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir. Tüm çocuklara parasız ve nitelikli eğitim imkanı sağlanmalıdır.
  • Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.
  • Kayıt-dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
  • Yasadışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.
  • Tüm çocuklar ücretsiz ve detaylı sağlık taramasından geçirilmelidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme imkânı sağlanmalı, bağışıklık sistemleri kuvvetlendirilmelidir.
  • Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.

Haber Merkezi

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.