Neredeyse tam kadroları iktidarın hışmına uğrayarak gözaltı ve tutuklamalara maruz kalan Halkların Demokratik Partisi’nin Bursa örgütü yeni bir kongreden çıktı. Eş başkanlığı yürüten Yüksel Akgün ve Filiz Ejderoğlu geçtiğimiz haftasonu yapılan genel kurulla Resul Baykara ve Serpil Yıldız’a devretti. Bursa Muhalif olarak Dayanışma içinde olduğumuz Halkların Demokratik Partisi Bursa örgütünün yeni eş başkanları ile yönetim kurulunu ve yaklaşan yerel seçimleri konuştuk.
[caption id="attachment_21406" align="aligncenter" width="1024"]
HDP Bursa İl Eş Başkanları Resul Baykara ve Serpil Yıldız[/caption]
Yeni yönetim kurulu nasıl bir yöntem izleyecek? Mahalle faaliyetleri olan, sokak faaliyetlere olan bir parti, bunlara yönelik yeni yönetim nasıl bir ol izleyecek?
Serpil Yıldız : Halkların demokratik Partisi Bursa yönetim kurulu yeniden oluşturuldu. İçinde çok genç çok dinamik arkadaşlarımız var. Umutluyuz bu konuda, tabandan da çok destek aldık ve herkes memnun.
HDP kadın partisidir. Son yıllarda kadına yönelik şiddet, iktidar doğrultusunda daha da azgınlaştırıldı. İktidar ağzından çıkan, sözde ulamaları, sözde aydınlarının kadına yönelik söylemleri, son dönemde özellikle nafaka konusunda yeni yapılması planlanan düzenlemeler ve kadının eve hapsedilmesi hususu, bunların hapsi kadına yönelik iktidarın yürüttüğü bir siyaset. Bu anlamda partimiz kadınların özgürleşmesi için yıllardır mücadele veriyor. Ülkemizde faşist yönetim iyice baskınlaşmaya başladı. Bundan tüm toplum etkilense de en çok mağdur olanlar yine kadınlar. Ekonomik krizden de en erken etkilenen kadınlar. İşten ilk çıkarılanlar kadınlar oluyor, kayıtsız çalışma durumlarında da en çok çalışanlar yine kadınlar. Bu durumda ekonomik krizden en çok mağdur olanlar yine kadınlar. Bu bilinçle partimiz daha çok kadın diliyse siyaset yapmayı ön palana çıkarıyor.
Resul Baykara: Yönetimler birbirinin halefi, selefi değildir, bizim açımızdan görev devretmektir. Bizde bir de 2 dönem sınırı var. 2 dönem üst üste görev yapan arkadaşlar 3. dönem aynı görevi alamıyorlar. Önceki eş başkanlarımız 2 dönemin gereğini yerine getirmiş arkadaşlarımız. Bugüne kadar çalışma yürüten arkadaşlarımızın bıraktığı yerden devam etmeyi öngörüyoruz. Birlikte bir çok değer üretildi Bursa demokrasisi açısından, bu değerleri daha da çoğaltma sorumluluğunun bilinciyle hareket edeceğiz. Eş Başkanımızın söylediği gibi genç bir yönetim oluşturduk. Genç arkadaşlarımızın yanında daha tecrübeli arkadaşlarımız da mevcut, çok bileşenli yapımızı korumaya çalıştık. HDP’nin ideolojisine fikriyatına uygun bir yönetim oluşturmaya çalıştık. Bir takım eksiklikler olabilir ama bunlar pratikte aşılacak sorunlar. İyi bir kongre geçirdiğimizi düşünüyoruz bu anlamda.
HDP daha çok iktidar güçlerinin zorlandığı zaman saldıracağı bir hedef tahtası durumuna getirildi. Irkçı faşist düşüncelerle toplumun hareketlenmelerine yol açmaya yönelik operasyonlar yapılıyor. Bursa bu anlamda en önde gelen illerden biri. Bu tabii toplumun kendisinden kaynaklı değil, iktidarın örgütlenme biçiminden kaynaklanan bir şeydir. AKP’nin biraz zorlandığı noktada, iktidarını kaybetmeye yaklaştığı noktada saldırılarını boyutlandırdığı bir dönem yaşıyoruz. Bunu bir önceki yönetimimizde de gördük. Bir çok arkadaşımız tutuklandı, gözaltına alındı. Neredeyse gözaltına alınmayan arkadaşımız kalmadı, buna rağmen üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalıştılar.
Demokratik alanda daha fazla etkide bulunma, demokratik talepleri daha fazla öne çıkarma hedefimiz olacak. Bizler klasik siyasal bir hareket değiliz, klasik siyasetçiler değiliz; ezilenlerin, yoksulların, ötekilerin taleplerinin ihtiyaçlarının mücadelesini Türkiye siyasetinin merkezine taşıyarak onu etkileme mücadelesi güden bir siyasetiz.
Cumhuriyet hedef alınıyor
Artık öyle bir aşamaya gelmiş durumdayız ki Cumhuriyet değerlerinin yek yek hedef alındığı bir süreci yaşıyoruz. Bir rektör çıkıp cumhurbaşkanına biat etmek farz-ı ayn’dır diyebiliyor. Bu saltanatçı bir yaklaşımdır, cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırı bir davranıştır ve bunu rahatlıkla dile getirebiliyorlar. Biz bu dönemde, en fazla saltanatçı, gerici AKP iktidarına ortak mücadeleyi öne çıkarmayı hedefliyoruz. Kim rahatsızsa, kim bu gerici yaklaşımların karşısında durmak istiyorsa, biz de onlarla birlikte hareket etmek için çaba göstereceğiz. Demokratik cumhuriyet değerlerini hep birlikte korumamız lazım. Bu bizim için önemli bir süreçtir. Sadece parti çıkarlarını, partinin iktidara çıkarılması meselesi değildir bizim meselemiz. Biz gittikçe 100 yıl geriye gidiyoruz. Kendisine sosyal demokrat diyen insanların da bu noktada çaba sarf etmesi gerekiyor. Çekinceler kaygılar artık geriye bırakılmalı, en büyük kaygımız bu gerici zihniyetin hükümranlığının önlenmesi olmalıdır. Burada hepimiz kaybediyoruz.
Biz HDP olarak hiçbir partiye benzemiyoruz. Radikal demokratik bir hareket olarak tanımlıyoruz kendimizi ve bu çerçevede mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu dönemde ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bursa’da da bahsettiğimiz kaygıları taşıyan tüm sivil toplum örgütleriyle, demokratik kitle örgütleriyle, siyasi partilerle de ortaklaşma zeminini zorlamak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde Bursa siyaseti açısından bu görevi önümüze koyduğumuzu ifade etmek isterim.
Yerel seçimlerle ilgili Genel Merkez’imiz bir fizibilite çalışması yürüttü. Bu çalışmaların sonuçları il il değerlendirilecek. Genel merkezin tavrı, iller bazında değerlendirilmesi noktasında. Bursa için fikirlerimiz, düşüncelerimiz var. Çalışmaların ortaya çıkardığı raporlar var, önümüzdeki dönemde yerel seçimlerle ilgili bir kısım değerlendirmelerde bulunacağız. Ezilenlerin, ötekilerin, emekçilerin çıkarlarını koruyan tarzda olacak yine tavrımız. Gerekirse ödünler veririz, ama AKP’nin mevcut iktidar anlayışının geriletilmesi çerçevesinde ilkeleri de yadsımadan ilişkilenmeye çalışacağız. Kendi adaylarımızı çıkarmak istiyoruz ama eğer ortak adaylar çıkarılabilirse, herkesin benimsediği, Bursa açısından demokrat kimlikli, emeğe, kadın özgürlüğüne, ekolojiye duyarlı adaylar çıkarsa, biz tartışmaya, ortaklaşmaya açığız. Seçimle ilgili böyle bir bakış açımız var.
Sizin böyle bir seçim ittifakı kurmak gibi niyetiniz var mı?
Resul Baykara: Biz niyetimizi açıkça ifade edeceğiz. Yerel seçimlere nasıl baktığımızı açıklayacağız, diyalog kurmaya çalışacağız. Bu konuda adım atabilecek çevrelerin ve kurumların davranışına göre bir tavır belirleyeceğiz. Davranışlarımız tutumumuz net. Bu konuda muhatap olduğumuz çevrelerin de rahat olması gerekir, net olabilirlerse, rahat olabilirlerse açık olabilirlerse bizim için bir sorun yok.
Türkiye siyasetinin en büyük handikapı, belli odakların siyaseti sınırlıyor olması. Özellikle yerellerin iradesi sınırlandırılıyor. Biz bu seçimde genel merkeze de önerdik, yereller kendileri için karar alabilsinler, tavır sergileyebilsinler. Her yerelin kendine özgü farklılıkları var. Bursa’yla İstanbul, Kocaeli Ankara bir değil. Bursa’nın toplumsal dinamikleriyle diğer yerellerin dinamikleri farklıdır. Benzeşen yönleri olabilir ama farklılıkları da mevcuttur. Yereller kendi durumlarına uygun tavır belirleyebilsinler. Genel Merkez’imizin tavrı bu konuda olumlu oldu, yerel ittifak ve işbirliklerinin önünü açan tavır sergilediler. Biz de üzerimize düşeni layıkıyla yerine getirmek istiyoruz. Belli bazı işbirlikleri var bu noktada, Bursa Demokrasi Güçleri bu anlamda örnektir. “Demokrasi için çağrı grubu” adı altında yapılan bir çağrı var. Varolan platformların güçlenmesi için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Tutumumuz ortak demokratik bir tavrın ortaya çıkarılmasıdır.
AKP dini kullanan bir parti
AKP’nin dini kullanan bir parti olduğunu vurgulamak gerekir. Ben daha önce de bir çok yerde ifade etmiştim, eğer gerçekten dini referans alacaksak, Hz. Muhammed’in adaletini referans alacaksak, gelin Türkiye’de 48 maddelik Medine sözleşmesini güncelleyerek uygulayalım. Orada farklılıklara özgürlük var. Ama bunlarda teklik!...Dini değerlerle ne kadar oynadıkları ortaya çıkıyor. Saltanatçı, iktidarı tek elde toplamaya çalışan, tüm güçleriyle, anlayışsızlık ve gerilikleriyle tüm topluma iktidar etmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu bütün özgürlükleri yok eden, her şeyi tek elde toplayan bir anlayıştır. Buna karşı bir duruş olmalı, kendine çağdaş, demokrat diyen herkesin bu anlayış karşısında ortak hareket etme zorunluluğu var. Bu zorunluluğu biz çok derinden hissediyoruz. Parti olarak da bu kulvarda ortak davranışlar sergilemek istiyoruz. Siyasi düşünce farklılıklarımız olabilir ama hepimizin bu konuda asgari müştereklerle demokratik adımların rahatlıkla topluma maledilebilecek bir sürecin önünü açmamız gerek.
Ağır aksak demokrasiyi arar olduk
Biz ağır aksak yürüyen bir temsili demokrasiyi arar duruma düştük. O da bugüne kadar eksik uygulanıyordu, ama onu bile arar duruma geldik. Bunun artık herkes açısından büyük bir kaygı haline gelmesi gerekir. Bu dönem ne koltuğun düşünüleceği, ne iktidar makam mücadelesinin yapılacağı bir dönem değildir. Önce demokratik sürecin önünü açmamız gerek. Bu demokratik gelişmenin önüne ket vuran iktidar anlayışı geriletilmeden, diğer kavgaların hiçbir anlamı yok.
HDP çok uzun zamandır siyasetçilerinin tutuklu olduğu, sadece siyasetçiler değil neredeyse bütün kadrolarının tutuklandığı bir süreci yaşıyor. Son günlerde AİHM Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerektiği kararı aldı ve Erdoğan AİHM kararları bizi bağlamaz şeklinde açıklamada bulundu. Tabii ki süreç böyle gelişmeyecektir. HDP bu konuda nasıl bir süreç izleyecektir?
Serpil Yıldız: Önümüzde çok güzlü bir iktidar, diktatörlük var. Bu iktidarın tek muhalefet eden HDP’ye yönelmesi beklenen bir şeydi. AİHM kararını tanımamasını bekliyorduk. Sonuna kadar zorlayacaktır. Bir gün bir şey söyleyip ertesi gün başka bir şey yapması genel tavıdır Erdoğan’ın. Biz bırakılması noktasında bir mücadele yürüteceğiz.
Resul Baykara: Genel Merkez’den bir bilgi notu geldi, Türkiye genelinde ortak açıklamalar yapılacak. SİHM Türkiye’yi bağlayıcı bir karar almış durumda. Salvo yapmanın anlamı yok, zaman kazanmak için yapılıyor ama şunu da gösteriyor; Hukuk tanımaz bir iktidar anlayışı olduğu... ‘Biz yolunu buluruz, bu kararı uygulamayacak bir formül üretiriz’ diyor. “Hukuka da adalete de biz karar veriyoruz, kanunları da kendimize göre değiştirebiliriz. Ne hukuk, ne adalet, ne kanun tanıyoruz@” diyor. Bunun karşısında tabii ki demokrasiyi, adaleti savunmaya ve topluma taşımaya devam edeceğiz. Türkiye hukuku açısından ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Bunun bir siyasi mücadele alanı olduğunu daha iyi kavramış durumdayız. Hukukun istenildiği zaman nasıl ayaklar altına alındığını gördük, dolayısıyla bunun tek başına hukuki mücadeleyle kazanılamayacağını, aynı zamanda siyasi mücadeleyle de olacağını biliyoruz. Bu sadece Selahattin Demirtaş’tan ibaret de değil, o öne çıkan bir figür.. Diğer vekillerimiz var, Belediye Eş Başkanlarımız var, tutuklu olan MYK üyelerimiz var, il ilçe Eş Başkanlarımız var. Bunların hepsi aynı, Selahattin Demirtaş’a uygulanan gayrihukuki durumla. Biz hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz, gerekeni yapacağız ama tek başına bunun yeterli olmadığını bildiğimiz için siyasi mücadeleyi de öne çıkarağız. Tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması yönünde bir mücadelemiz sürecek.
Ayrıca Bursa Muhalif'in demokratik tavrı bizim için çok değerli. Basının bu kadar objektiflikten uzaklaşması karşısında sizin emeğinizin büyük bir değeri var. Size yönetim kurulumuz adına teşekkür ediyoruz
Bursa Muhalif Gazetesinde yayınlanmıştır