Fatih Yaşlı, Alevi Kültür Derneği Bursa Şubesi tarafından organize edilen panele katılarak Türkiye ve Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdi.
Akademisyen ve yazar Fatih Yaşlı, Suriye’deki gelişmelerin Türkiye siyasetindeki etkilerine ilişkin yaptığı konuşmasında, ‘Suriye’deki her gelişme Türkiye’deki gericiliğin cesaretini arttırıyor’ dedi.
Halkın kendisine kemer sıkmayı dayatan Şimşek programına itiraz ettiğini ve o itirazını da CHP’ye oy vererek gösterdiğini belirten Yaşlı, “CHP tarihinde hiç belediye başkanlığı çıkaramadığı yerlerde belediye kazandı. Normal şartlarda eski Türkiye olsa yerel seçimlerde böyle bir sonuç çıktığında birinci olan parti iktidar partisini erken seçime zorlardı. Ama muhalefet iktidarı erken seçime zorlayacak bir iradeyi kendisinde görmedi. 6 ay boyunca yaptıkları şey halen daha ne işe yaradığını bilmediğimiz normalleşme siyasetini halkın önüne koydular. Erdoğan bu normalleşme süreci ile birlikte ayaklarını tekrar yere sağlam basmaya başladığını” söyledi.
AKP ve etrafı topluma üçüncü dünya savaşı geliyor bir arada olmamız lazım demeye başladığını hatırlatan Yaşlı, “Devlet Bahçeli'nin Öcalan çıkışlarını da bu bağlamda görmek gerekir. Ülkede her şey biranda değişti ve ülkede artık ne ekonomi konuşuluyor, ne yoksulluk konuşuluyor, ne gelir dağılımındaki adaletsizlik konuşuluyor. Esas konuşmamız gereken konuları konuşamaz hale geldik. Mecliste bütçe görüşmeleri var. Eski Türkiye’yi bir hatırlayalım mecliste bütçe görüşmeleri olduğunda memur sendikaları işçi sendikaları sokaklara çıkar büyük eylemler yapılırdı ama bunu unutturdular toplumsal muhalefete. Bizden toplanan vergiler sermayeye veriliyor. Normal bir ülkede sadece bu yüzden ortalığın yıkılması lazım. İktidar olmak isteyen muhalefetin bütçe dönemini bir toplumsal muhalefet kampanyasına dönüştürüp büyük eylemler mitingle organize etmesi lazım. Bizim cebimizden çıkan paralarla bankaları finanse edemezsiniz, patronlara veremezsiniz demesi lazım ama bunların hiçbiri yapılmıyor” dedi.
Evine ekmek bile götüremeyen bir kitleye yeniden Osmanlı gazı verildiğini belirten Yaşlı, “Suriye’deki gelişmeler Erdoğan’ın elini güçlendirdi. Kendisini içeride sıkıştıran bir muhalefette yoktu zaten. Cihatçılar Suriye’de son bir yıl içerisinde ciddi bir saldırıya hazırlandığına dair bilgiler geliyordu ve Halep’e yönelik saldırı gerçekleşti. Bir hafta içerisinde İdlib’ten gelip Şam’dan çıktılar. Dünya tarihinde çok az rastlanan bir hızda Esad güçleri çöktü. Belli ki birtakım anlaşmalar yapılmış Rusya ile ABD arasında ve İran’ın ekonomisinin korkunç durumda olması ile birlikte Molla rejimi ciddi bir meşrutiyet krizi yaşıyor. Lübnan’da Hizbullahı köşeye sıkıştırmış durumda İsrail dolayısıyla Esad rejimi çok kolay bir şekilde teslim alındığını” söyledi.
Savaşın en büyük kazananının İsrail ve Amerika olduğunu söyleyen Yaşlı, “İsrail kendisi açısından öyle bir güvenlik koridoru oluşturacak ki belki de 100 yıl daha kimse İsrail’e dokunamayacak. En büyük kaybedeni kim Filistin çünkü Filistin davası büyük ölçüde gündem dışı kalacak. Filistin direnişini besleyen bütün para ve silah kaynakları Suriye üzerinden geçiyordu ve o hattı da kestiler. Şimdi sıradaki hedef İran. İran’a bir saldırı elinde sonunda gerçekleştirilecek. Burada İsrail ve ABD’ye kim taşeron olacak muhtemelen AKP Türkiyesi. Türkiye içinde de kazananlar ve kaybedenler var. AKP kazanan tarafta çünkü 13 yıl boyunca Esad’ı devirmeye çalıştı ve başardı. Evine ekmek bile götüremeyen bir kitleye yeniden Osmanlı gazı veriliyor. Erdoğan burada geçici de olsa bir zafer kazandı. Hem uluslararası siyasette kendi meşruluğunu tekrar dayatmış oldu ve kendi kamuoyunu dincilik ve milliyetçilik üzerinden bir kez daha konsolide etti. Ekmek meselesinin üzeri örtüldü konuşulmuyor maalesef. Kaybeden kim dersek ciddi ölçüde bizleriz. Biz derken kastettiğim bu ülkenin ilericileri, yurtseverleri, Atatürkçüleri, seküler kesimleri ve özel olarak aleviler” dedi.
Günlerdir Suriye’yi küçük bir azınlık yönetiyordu onlar aslında Arap Alevileriydi biz Alevilerden aldık iktidarı gerçek sahiplerine verdik propagandasının yapıldığını belirten Yaşlı, “Gerçek sahipleri kim işte cihatçılar. Orada cihatçılar güçlendikçe buradaki şeriatçılar daha da cesaret alacaklar. Orada cihatçı devlet kurulduğunda burada neden benzer şey olmuyor sorusu sorulacak. Suriye’deki her gelişme Türkiye’deki gericiliğin cesaretini arttırıyor. Önümüzdeki günlerde Türkiye’de sağ siyasetin rüzgarı dincilik milliyetçilik rüzgarının biraz daha fazla estiğini toplumun muhalif kesimi üzerindeki basıncın baskının ise daha da artacağını tahmin etmek mümkün. Buna nasıl direnilir nasıl karşı çıkılır? İktidarın eli güçlenmiş durumda ama öte yandan zayıf olduğu çok net bir alan var orası da ekonomi. İşsizlik giderek artıyor. Ülkenin ana gündemi aslında küçülen ekmek. Eğer siz AKP ile dincilik yarıştırayım, milliyetçilik yarıştırayım, uzlaşayım, normalleşeyim derseniz oradan hiçbir şey olmaz hep kazanırlar. Türkiye’de şu an iktidarı köşeye sıkıştırabilecek, zorlayacak tek şey ekmeğin siyasetin ana gündemi haline getirilmesi. Siz enflasyonu düşüremiyorsunuz, işsizliği düşüremiyorsunuz, gençlere umut veremiyorsunuz demek gerek. Birleşik bir mücadeleyi örgütlemek gerekiyor” dedi.
1979 yılında Ankara’da doğdu. Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Maliye Bölümü’nde 2001 yılında tamamladı. Aynı yıl İzzet Baysal Üniversitesi’nde siyaset bilimi yüksek lisansına başladı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde siyasi tarih araştırma görevlisi oldu. 2004-2008 yılları arasında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora yaptı. Doktorasını tamamlamasının ardından İzzet Baysal Üniversitesi’ne dönen Yaşlı, halen bu üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapıyor.
Uğur Ökdemir