AKP Meclis grup toplantısında konuşan Erdoğan, "Cumhuriyet belli bir etnik kökenin cumhuriyeti değildir. Türk'ün olduğu kadar elbette Kürt'ün de cumhuriyetidir" dedi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın açıklamarından öne çıkanlar şöyle:
"Cumhuriyet belli bir şahsın, zümrenin, kitlenin, mezhebin, meşrebin, etnik kökenin Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet zenginin olduğu kadar yoksulun da Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, ne kadar batılının ne kadar güneylinin Cumhuriyetiyse o kadar da kuzeylinin o kadar da doğulunun Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet Alevinin de Sünnunin de Cumhuriyetidir. Sağın da solun da Cumhuriyetidir. Çoğun da Cumhuriyetidir, azın da Cumhuriyetidir. İnancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun, kendisini bu vatana bu millete bu topraklara ait hisseden her bir ferdin Cumhuriyetidir. Ve bu Cumhuriyet Türkün olduğu kadar elbette Kürt'ün de Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu bir vatandaşıyım' diyen Lazın, Çerkesin, Arabın, Rumun, Romanın yani vatan topraklarında yaşayan herkesin Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet bizim, hepimizin eseridir, öyleyse 85 milyonun tamamının cumhuriyetidir."
"Ben inanıyorum ki bu topraklara vatandaşlık bağıyla bağlı olan hiç kimsenin cumhuriyet ile, cumhuriyet fikri ile bir problemi yoktur. Geçtiğimiz bir asır boyunca yaşadığımız sorunlar cumhuriyetten değil cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak zulmedenlerden, onu istismar edenlerden, ona ihaneet edenlerden kaynaklanmıştır. Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak ayrımcılık yaptılar, zulmettiler, ötekileştirdiler. Bu ülkenin huzuruna, birliğine, dirliğine, ezeli ve ebedi kardeşliğine en büyük zararı verdiler. Aziz milletimiz o engin ferasetiyle, o sınırsız basiretiyle her şeyin farkındadır. Milletimiz tüm olumsuzluklara rağmen hem cumhuriyet fikrine hem de onu ete kemiğe büründüren TBMM'ye sımsıkı sahip çıkmış, korumuş, kollamıştır."
"Cumhuriyetimiz coğrafyamızda on yıllar boyunca devam eden kanlı savaşların neticesinde kuruldu. Sevr'de bize bir harita dayatarak 'Sizin ülkeniz burası olacak' dediler. Hayır, dedik. Biz haritamızı kendimiz çizeriz, dedik. Sınırlarımızı kendimiz belirleriz, dedik. Milli mücadele ile haritamızı şehitlerimizin kanıyla çizdik. Kan dökerek, can vererek bağımsız vatanımızı inşa ettik. Yakın coğrafyamızdaki bazı ülkeler ne yazık ki aynı başarıyı gösteremediler. Osmanlı bakiyesi olan bu coğrafyada bir asırdır kan, gözyaşı, savaş, çatışma dinmiyor. Osmanlı Devleti'nin mirasçısı olarak Türkiye Cumhuriyeti de bu kaostan ister istemez etkileniyor. Ancak hata şuradadır, coğrafyamızdaki kaosa bakanlar korkmuşlar ve cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. Geçmişin korkuları son derece yanlış biçimde kapanmaya, kısıtlamaya, özgürlükleri daraltmaya ve maalesef iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır. Bu milletin her bir ferdi, özellikle gençlerimiz şunu çok iyi bilmelidir. Türkiye Cumhuriyet Devleti, sıradan bir devlet değildir. Biz 29 Ekim 1923'te, altını çizerek söylüyorum, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. Bu milletin hiçbir ferdi korku, umutsuzluk, karamsarlık içinde olmasın. Bu cumhuriyet korkmaz. Biz İstiklal Marşı bile 'korkma' diye başlayan bir milletiz. Bu cumhuriyet korkuyla değil cesaretle, ürkeklikle değil özgüvenle, daralarak değil büyüyerek, dışlayarak değil kapsayarak, ayrıştırarak değil kucaklayarak korunur, kollanır, büyütülür ve yüceltilir. Bizim cumhuriyetimizin mayası kardeşliktir."
"Şunu kabul etmemiz gerekir. Belli dönemlerde cumhuriyetin öz evlatları ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kaldılar. Görmezden gelindiler, ötelendiler, hırpalandılar. Son bir asırda elbette çok güzel günler de gördük ama ondan daha fazla hüzün gördük, acı gördük, gözyaşı, baskı gördük. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu. Cesaretle üzerine gittik, ayrımcılığa son verdik. Garip gurabanın sesi olduk, elinden tuttuk, ayağa kaldırdık. Alevi kardeşlerimizin sorunları vardı, çözmek için samimi adımlar attık. Gayrimüslimlerin sorunları vardı, onları devletle kucaklaştırmak için cesur hamleler yaptık. Bunları sabote etmek için önümüze çok engeller çıkarttılar. Sorunları istismar ettiler. Ama biz kardeşliği büyütmekten asla vazgeçmedik. Doğu ve güneydoğu illerimize tarihin en büyük yatırımlarını biz yaptık. Hak ve özgürlükleri genişletme konusunda en büyük, en cesur ve tarihi adımları biz attık."
"Türk ile Kürt'ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa, hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, bir ihanet, bir alçaklık çıktı. Terörden beslenenler terörün bitmesini istemediler. Kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular. Emin olun çok bedel ödedik, çok hayal kırıklığı yaşadık, çok ihanet gördük. Hatta kelimenin tam anlamıyla birilerinin dediği gibi 'sırtımızdan hançerlendik'. Ancak umudumuzu kaybetmedik. Kardeşlik hukukundan asla ve asla ayrılmadık. Türkiye'nin ve milletimizin aydınlık geleceği için ne yapılması gerekiyorsa yapmaktan asla geri durmadık. Bu topyekun nesillerin hayatını etkileyecek önemde bir meseledir bu. Rabbim ömür ve fırsat verirse bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz."
"Türkiye bugün düne göre çok farklı bir yerdedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devlet içindeki uyumu ve koordinasyonu güçlendirdik. Özellikle ordumuza, emniyetimize, istihbaratımıza sızmış olan hain FETÖ örgütünü temizledik, temizliyoruz. Terörle mücadelede çok büyük ilerleme kaydettik. Cumhur İttifakı en sağlam direniş hattımız olmuştur.
Terör belası başta olmak üzere kronik sorunlarımızı çözmek, kardeşliği pekiştirmek için bugün önümüze bir kez daha bulunmaz bir imkan çıkmıştır. Buradan Sayın Devlet Bahçeli'ye grubum adına, aziz milletim adına selam ve şükranlarımı tekrar ifade ediyorum. Devlet Bey, feraset ve tecrübesiyle, akıl dolu cümleleriyle, daima tarihe not düşen ve istikamet çizen bir liderdir. Kendisi her fırsatta, vatan sevgisinin, millet sevgisinin, en önemlisi de milliyetçiliğin ne olduğunu en açık, en çarpıcı şekilde izah etmiştir. Son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar önümüze açılan tarihi fırsat çerçevesini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Kendi şahsi gündeminin peşinde olanlar boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir."
"Bizim muhatabımız milletimizdir. Gerisi lafIügüzaftır. Belagat şehvetinde boğulmaktır. Bizim Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil'deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur. Olamaz da... TUSAŞ'a yapılan kalleş ve alçakça saldırı bir kez daha gösterdi ki teröristin anlayacağı dil, terörle tavizsiz mücadeledir. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır."
"Buradan Sayın Özgür Özel'e de takdirlerimi iletiyorum. Devlet, herkesin devleti olmalı. Devlet, herkesi eşit kucaklamalı. Siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa açık yüreklilikle desteklediği için Özel'e buradan teşekkür ediyorum. CHP'nin Özel'in başkanlığında kardeşliğin safında yer alacağına inanmak istiyorum. Bir hukuk devleti içinde PKK terör örgütünün attığı adımlardan rahatsız olan Özel, şunu bilmen lazım; hukuksuzluğun olduğu yerde adalet olmaz, adil yönetim olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken terör örgütünün mensupları Esenyurt'u kasıp kavururken bundan neden rahatsız oluyorsun? Tam aksi mevcut yönetime destek vereceksin. Attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bizim asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Kürt kardeşim oyunu görmektedir. Bölücü terör örgütünün önceki gün yaptığı gösteride İsrail bayrağı da sallandığını gördük, sen de göreceksin. Kudüs'ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, emperyalistlerle yan yana yürüyenler bundan zerre utanmayanlar Selahaddin Eyyubi'nin torunu olamazlar.
Bunca yıldır Türkiye'deki her kesimin özgürlüğü için ve en çok da Kürt kardeşlerimiz için mücadele verdik. Pek çok alanda hayal dahi edilemeyecek duruma geldik. işte şimdi ülke ve millet olarak Sayın Devlet Bahçeli'nin elini değil tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkan ele geçirdik. Şunu lütfen unutmayın; 85 milyon olarak aşımız bir, kıblemiz bir, vatanımız, toprağımız bir, devletimiz bir ve en önemlisi de mazimiz bir. Kaderimiz birdir... Sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail'in aparatlığını, Türkiye düşmanlığı yapanları aradan çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, ezanına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel, Türkiye yüz yılını birlikte inşa edelim. Aydınlık bir istikbali birlikte kuralım. Bundan 101 sene önce cumhuriyeti birlikte kurduk. Gel, cumhuriyeti birlikte hepimiz için esenlik yurdu yapalım. Gel, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım."
Kaynak:EVRENSEL