CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, fındıkta sorunlar ve üreticilerin fiyat beklentilerini değerlendirdi.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, yaptığı açıklamayla fındık üreticisi emeğinin karşılığını almalı dedi.
Türkiye’nin fındık üretim sorunlarının başında verim düşüklüğü gelmekte; verim ABD’de dekar başına verim 285 kg iken Türkiye’de 93 kg dolayındadır diyen Sarıbal, “Dikim alanlarının doğal ekolojisinden uzaklaşmasında, verim ve maliyet farklılıklarının önemli rolü olmuştur. Günümüzde toplam 723 bin hektar olan fındık dikim alanlarının yüzde 73’ü (531 bin hektarı) 1. Standart bölge olarak adlandırılan Orta ve Doğu Karadeniz bölgelerinde bulunmaktadır. Özellikle Sakarya, Düzce ve Zonguldak illerinde yoğunlaşan yeni dikim alanları, fındığın gerçek ekolojisi olarak tanımlanan 1. Standart bölgedeki daha yaşlı fındık bahçelerine göre 2 kat daha fazla verim sağlamaktadır. Avrupa Birliği; İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz gibi üye ülkelerde yaptığı desteklerle fındık üretimini artırmaya çalışmaktadır. Almanya ayrıca Arjantin, Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkelerde fındık üretimini sağladığı desteklerle teşvik etmekte ve Türkiye’nin piyasadaki üstünlüğünü kırmaya çalışmaktadır” dedi.
2006 yılında Fiskobirlik’i etkisizleştirmek amacıyla Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) fındık alım görevi verilmiş, üç yıl sonra “Yeni Fındık Stratejisi” uygulamaya konularak, bu kapsamda fındık üreticilerine alan bazlı gelir desteği uygulaması başlatıldığını söyleyen Sarıbal, “2012 yılı için dekar başına 150 TL, 2013 yılı için 160 TL ve 2014 yılı için 170 TL olan alan bazlı gelir desteği, 2023 yılında da 170 TL olarak uygulanmaya devam edilmiştir. Yani söz konusu destek 11 yıldır değiştirilmemiştir. Sadece son üç yılın enflasyon verilerine, akaryakıt ve gübre fiyatlarına, işçi ücretlerindeki değişime bile baktığımızda hiç değişmeyen 170 TL’lik bu desteğin artık bir anlamının kalmadığı görülecektir. 2014 yılında döviz karşılığı 77 dolar olan bu desteğin 2023 yılında değeri 7 dolara düşmüştür” dedi.
Kamunun tarım politikasının serbest piyasaya dayalı olması nedeniyle şirketlerin dediği olduğunu belirten Sarıbal, “TMO alım fiyatını şirketlerin istediği şekilde maliyetin altında açıklamanın yanı sıra yeterince fındık almamakta; böylelikle üreticiyi şirketlerin kucağına atmaktadır. 2023 yılında maliyeti kg başına 70 TL olarak kabuklu fındık alım fiyatları; TMO tarafından Giresun kalite için 84 TL, ve Sivri kalite için 80 TL olarak açıklanmıştır. Ancak TMO’nun alım miktarı pazarlanan fındığın yüzde 1’ini geçmemiştir. Her yıl yinelenen rekoltenin yüksek gösterilerek fındık fiyatının baskılanması oyunu bu yıl da devam etmektedir. Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi Türkiye’nin 2024 ürünü fındık üretim tahminini 785 bin ton olarak açıkladı. 2023-2024 sezonundan devreden 135 bin ton stokla birlikte toplam kabuklu fındık arzının 920 bin ton olacağı belirtildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre 2024 yılı fındık rekoltesi 718 bin ton olacak. Bu arada TÜİK üretimi 650 bin olarak tahmin etmiş olup; ancak Kahverengi Kokarca, kozalak akarı, külleme ve olası kuraklık zararları dikkate alındığında rekoltenin bu miktarı bile bulması mümkün gözükmemektedir” dedi.
Fındık rekoltesi üzerinden fiyatın baskılanmasına son verilmelidir çağrısı yapan Sarıbal şunları söyledi, “Dünya üretimin yüzde 65’ini gerçekleştirdiğimiz fındık fiyatının belirlenmesi şirketlerin insafına bırakılmamalıdır. Bu konuda öneriler şöyle sıralanabilir:
1-Fındık üreticilerinin örgütlenmeleri teşvik edilmeli, Fiskobirlik üreticilerin doğrudan yönetimine katılacağı bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
2-Mevsimlik fındık işçileri emeğinin karşılığını alabilmeli, insana yakışır barınma ve çalışma koşulları sağlanmalıdır.
3- Fındık fiyatı tek başına şirketler tarafından değil, fındık üreticileri ve şirketler arasında pazarlıkla belirlenmelidir.
4-2018 yılından beri 170 TL/dekar olarak uygulanan alan bazlı destek günümüz koşullarına göre revize edilmelidir.
5-Birçok kuruluş tarafından üretim maliyeti 120 TL/kg olarak hesaplanan fındığın taban alım fiyatı dizginlenemeyen enflasyon şartları dikkate alınarak en az 160 TL olarak açıklanmalıdır.
Haber Merkezi