17 Ağustos depremi 25. yılında Bursa’da unutulmadı. Depremin yaratacağı yıkımdan korunmak için kamusal mesleki denetim, yeterlilik, eğitim ve belgelendirmeye dayalı yeni bir modele ihtiyaç olduğu vurgusu yapıldı.
Bursa’da, 17 Ağustos 1999 depreminin 25. yılında TMMOB, DİSK, KESK, TTB, Bursa Demokrasi Güçleri ve Osmangazi Kent Konseyi'nin çağrısıyla bir araya gelenler Kent Meydanı’nda düzenledikleri basın açıklamasıyla hayatını kaybedenleri andı. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Murat Korkut, “Türkiye’nin aktif deprem kuşakları üzerinde yer almasına ve konunun mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı ile doğrudan bağlantılı olmasına karşın bu disiplinlerin rant çıkarları için hep dışlandığının yakından tanığıyız. Çünkü rant çıkarları, bilimsel gereklilikleri yok saymaktadır.” diyerek kentlerin rantlaşmayla deprem karşısında güçsüzleştiğini vurguladı.
“Yapı dönüşümleri rant çıkarları, mülksüzleştirme, yerinden yurdundan etme, borçlandırma ve geleneksel kent, semt, mahalle kültürünü yok etme eksenlidir.” diyen Korkut sözlerine şöyle devam etti:
“Bütün ülke imara açılmış, depremlere dayanıklı yapı stokunu artırma gerekliliğini gözetmeksizin yapılan çok sayıdaki imar affı, depremle ilgili kurum ve kuruluşların liyakat dışı zafiyetli yapılanmaları ve tek adam yönetiminin direktiflerine bağlılıkları, Kahramanmaraş-Hatay depremlerinde görüldüğü üzere deprem zararlarını artırmıştır.”
TMMOB olarak kamusal sorumluluklarının farkında olduklarını belirten Korkut, bir liste halinde sıralayarak yapılması gerekenleri şöyle aktardı:
Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, 17 Ağustos depremi deneyimini paylaşarak aradan geçen onca zamana rağmen 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde değişen bir şeyin yaşanmadığına dair izlenimlerini aktararak, "Depreme müdahale edebilmek için dünyanın kabul ettiği 4 aşama var; birincisi riski azaltacaksınız, ikincisi hazırlık yapacaksınız, üçüncüsü deprem anında hem yurttaş hem buradaki gönüllüler hem resmi görevliler hem de merkezi hükümet anında müdahale edecek ve dördüncüsü de kısa sürede toparlanma yaşanacak." diyerek yapılması gerekenleri sıraladı. 6 Şubat depremlerine bakıldığında ise bu süreçlerin hiçbirinin yapılmadığını söyleyen Pala, bunun için mücadele verilmesi ve talepkar olunması gerektiğini ifade etti.
Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, depremi unutmadıklarını, deprem için acil önlemler ve sonrasında bir planın uygulanmasını biz istediklerini belirterek, Kuzey Anadolu fayının tam da ortasında olan 7 büyüklüğünde bir depreme dayanmayacak bir Gemlikli olarak 99 depremini hisseden biri olarak bunu söylediğini ifade etti. "Bir 10 saniye daha herhalde devam etseydi Gemlik'i de biz diğer ilçeler gibi görecektik." diyen Deviren, "Ben kadere çok fazla o anlamda inanmıyorum. Mutlak ve muallak kader denen bir şey vardır. Ben buna inanırım. Muallak kader bizim elimizde olan ve mutlaka ortaya koyacağımız veya koyamayacağımız şeylerin sebebini yaşarız. Gemlik'te müsilaj yaşadık. Kader değildi, çünkü kirletmiştik denizi. Sonuçta bize tekrar geri iade etti." diyerek depremin de insan etkisiyle yıkıcılığından bahsetti.
Deviren sözlerine şöyle devam etti:
"Biz kaçak yapılara müsaade ettiğimiz sürece bunun kader olduğunu söyleyemeyiz. Bu bizim ihmalkarlığımızdır. Dolayısıyla Gemlik'te bir afet olduğunda AFAD raporları söylüyor. 11 bin 800 İzmir'den AFAD görevlisi Gemlik'e desteğe gelecek. Bu ne demektir? Gemlik'teki afetin büyüklüğünü gösteriyor. Peki, bize en yakın ilçe hangisi? Orhangazi, 2 bin 900 AFAD görevlisi. Aradaki farkı görebiliyor musunuz? Yani geminin yarısı aslında gitmiş demektir. 7 büyüklüğünde bir depreme karşı biz ne yapıyoruz? Geldiğimiz gün itibariyle 23,5 hektarlık alanda 5 mahalleyi kapsayan alanda, şu anda analizlerimiz bitmek üzere. Kısa süre sonra merkezi hükümete, il başkanlığımıza, bütün partilerin il başkanlarına, ilçe başkanlarına bu raporu sunarak artık bu işin siyasal bir tarafı olmadığını, bu işin el birliğiyle mutlaka çözülmesi gerektiğini de bir örnek olarak göstermek istiyoruz."
Haber Merkezi