Atatürk Stadyumu’nda bir araya gelen binlerce kişi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Ekrem Şahan ve beraberinde çok sayıda kişinin tutuklanmasını protesto etti. Heykel’e yürümek isteyen yurttaşlara polis TOMA ve biber gazıyla müdahalede bulundu, 20 kişi gözaltına alındı. CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş gözüne isabet eden TOMA’dan gelen suyla yaralandı, Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş kısa süreliğine alıkonuldu.
Yaşananlar sonrası, bugün (24 Mart) Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) ortak salonunda KESK, DİSK, TMMOB, Bursa Tabip Odası ve Bursa Barosu açıklama yaptı. Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü, “Ülkemizin birikimi, hukukun egemenliğinin sağlanmadığı, kurum ve kuralların yok edildiği, üniversitelerin siyasete alet edildiği bir ülke olmayı hak etmemektedir. Demokrasi ve hukuk, sadece yöneticilerin ya da bir avuç ayrıcalıklı kesimin değil, toplumun da hak ve taleplerinin karşılandığı bir düzenin temeli olmalıdır.” dedi. Güllü, Türkiye'nin dört bir yanında yurttaşların taleplerini dile getirmek, haklarına sahip çıkmak ve hukuksuzluğa karşı durmak için anayasa tarafından güvence altına alınmış olan protesto haklarını kullanmak için sokağa çıktıklarını, ancak bu meşru ve barışçıl hak arayışının karşısına, güvenlik güçlerinin orantısız şiddeti, sabaha karşı yapılan ev ve yurt baskınları, gözaltılar ve bazı durumlarda iddia edilen çıplak aramalarla çıkılmasının yalnızca özgürlüklere değil, toplumun bütününe yönelen sistematik bir tehdit halini aldığını belirtti.
“Hekimlik insan haklarına saygı, toplumsal sorumluluk ve vicdani duruşla anlam kazanır”
“Bu baskı ortamı, artık yalnızca doğrudan mağdur olanları değil, her vicdan sahibi yurttaşı harekete geçmeye, müdahil olmaya, sözünü söylemeye mecbur bırakmıştır.” diyerek sözlerini sürdüren Güllü, hekimliğin sadece hastane koridorlarıyla sınırlandırılamayacağını şu sözlerle aktardı:
“Türk Tabipleri Birliği, 6023 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca bizler yalnızca meslektaşlarımızın haklarını savunmakla değil, halk sağlığını korumak ve halkın menfaati ile hekimlerin menfaatini toplumsal düzlemde en iyi şekilde dengelemekle yükümlüyüzdür. Bu sorumluluk, yalnızca hastane koridorlarıyla sınırlı değildir; bu yükümlülük toplumun tüm yaşam alanlarını kapsamaktadır. Çünkü sağlık, yalnızca hastalıkların teşhis ve tedavisi değil; insanların güvenli, eşit, özgür ve onurlu bir yaşam sürebilme koşullarının bir bütünüdür. Bu koşullar sağlanmadıkça bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halini içeren gerçek bir sağlıktan söz edilemez. Hekimlik, yalnızca klinik bilgiyle değil; insan haklarına saygı, toplumsal sorumluluk ve vicdani duruşla anlam kazanır."
Güllü sözlerine son verirken, “Bu yüzden Türk Tabipleri Birliği'nin ve Tabip Odalarının halk sağlığını koruma görevi; aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlükleri, adil yaşam koşullarını savunma görevidir.” Diyerek toplanma ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.
Sürece dair hukuksal değerlendirmelerde bulunan Bursa Barosu Başkanı Avukat Metin Öztosun, dün gece 20 kişinin gözaltına alındığını, aralarında bulunan suça sürüklenen çocuk olan 1 kişinin serbest bırakıldığını belirterek, herkesin Anayasanın 34. maddesine göre barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerine herhangi bir mülki amirden izin almadan katılma hakkı bulunduğuna dikkat çekerek yaşanan orantısız şiddetinin kabul edilemez olduğunu söyledi. “Bu hakkı, kimse ama kimse engelleyemez.” diyen Öztosun, idare hukukunu tepetaklak eden tutuklama kararları ile topluma gözdağı verilmek istendiğini belirtti. “Somut olgulara dayanmayan gizli tanık beyanları, sebep sonuç ilişkisi kurulamayan mesnetsiz iddialar, adalet sistemimizi derinden sarsmıştır. Seçmen iradesi yok sayılmıştır, seçme ve seçilme hakkı fiilen ortadan kaldırılmıştır.” şeklinde konuşmasını sürdüren Öztosun, yargının araçsallaştırıldığı soruşturma ve kovuşturmaların adalete olan inancı bitirdiğini belirterek, Bursa Barosu olarak her türlü hukuksuzluğa karşı duracaklarını ve bu hukuksuzluk düzenine boyun eğmeyeceklerini belirtti.
"Benim alıkonulmam bu kadar hukuksuzluk karşısında laf-ı güzaf"
Dr. Kadir Binbaş, “Niye oradaydım? Demokratik kitle örgütleri temsilcileri, siyasi partiler, akademik odaların temsilcileri, gençler oradaydık. Gerçekten çok gergin bir ortam vardı. Çok genç bir kitleyle polis arasında kaldık. Kalkanlarla sıkıştırıldık, çok fazla su sıkıldı ve 10 dakika kadar alıkonuldum.” diyerek yaşadığı süreci aktardı. “Ne kadar yasadışılık varsa ne kadar hukuksuz olan varsa her birine karşı mücadele edeceğiz.” diyen Binbaş, “Benim alıkonulmam bu kadar hukuksuzluğun karşısında laf-ı güzaf” diyerek, kendisinin alıkonulmasının tüm bu protestolara katılanlara bir gözdağı taşıdığını belirtti.
Binbaş son olarak sözlerine şunları ekledi:
“Bu mücadeleden geri dönme şansına sahip değiliz. Bu baskılar için şöyle düşünüyorlarsa, bizleri bu eylemlerden alıkoyacaklarını düşünüyorlarsa, adalet aramaktan hak aramaktan alıkoyacaklarını düşünüyorlarsa, sağlıkta ticarileşmeye göz yumacağımızı düşünüyorlarsa yanılıyorlar, mücadeleden vazgeçmezsek hep birlikte kazanacağız.”
CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş da “Tarihin en kötü döneminden geçiyoruz, anayasanın olmadığı bir ortamdayız, muhtarın görevden alınarak kayyum atanacağı bir dönemden geçiyoruz.” diyerek yaşanan hukuksuzlukların kendi iktidarını ayakta tutmak isteyen tek adam rejiminden kaynaklı olduğunu söyledi. “Tek adam anlayışı herhangi bir rakip aday, rakip bir siyasi parti istemiyor. Aslında bizim güvenliğimizi sağlamakla sorumlu arkadaşlarımıza orantısız güç kullandırarak suç işliyor.” diyen Yeşiltaş, bir adım dahi geri adım atmayacaklarını, bu ülkeye yeniden özgürlükler gelene kadar mücadele edeceklerini ifade etti.
“Baskı ve şiddetle yönetiyor”
Bursa’daki protestoların ilk gününden bu yana alanlarda olan Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, iktidarın ekonomik olarak yönetemediğini, ancak baskı ve şiddetle ülkeyi yönetebildiğini belirterek, “Hukuk, anayasa tanımıyor. İktidar kendi hukukunu uyguluyor. Bu yönetemezlik krizinde erken seçime götürmek zorundayız, seçimi kaybedeceğini biliyor. Demokratik haklarımıza bu denli saldırısı da bundan.” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: Haber Merkezi