Kullanım yaşı lise seviyesine kadar düşen ertesi gün hapı gençler arasında korunma yöntemi olarak görülüyor. Rahim ağzı kanserine karşı HPV aşısının koruyucu özelliği her ne kadar ön plana çıksa da halen Türkiye, aşılama çalışmalarında Avrupa ve Amerika’nın oldukça gerisinde.
Kapsamlı cinsellik eğitimine yer vermeyen müfredat beraberinde gençler arasında cinsellik konusunda yanlış bilginin yayılımını artırdı. Lise çağı gençlerinin çantasına giren ertesi gün hapı ve son dönemde ön plana çıkan HPV aşısı tartışmalarına dair Bursa’da Prof. Dr. Emin Üstünyurt ile konuştuk.
Üstünyurt, öncelikle ertesi gün hapının bir doğum kontrol yöntemi olmadığını, yetişkin yaş grubunda dahi rutin kullanımı tavsiye etmediklerini söyleyerek, “Ertesi gün hapları, normal doğum kontrol haplarına nazaran hormonların çok daha yüksek dozda tek bir hap ya da iki hapta buluştuğu ilaçlardır. Sadece çok nadir durumlarda, planlanmamış bir ilişki sonrasında ya da mevcut kontrol yöntemlerinde şüpheye düşüldüğünde kullanılması gerekiyor. Bu haplar gebeliğin önlenmesinde rahim iç tabakasını tamamen sararak, bebeğin yerleşmesini engelliyor ve sanki çok erken düşük gibi bir mekanizma yaratıyor. Hap kullanımından sonra kişilerde birkaç ay adet düzensizliği ve yan etki olarak yoğun bulantı ve ruh hali değişikliklerini ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla ertesi gün haplarının rutin kullanımı son derece sakıncalı.” diyor.
“Avrupa'da, Amerika'da cinsellik yaşı düştü, ama o yaş grubuna önerilen yöntem, hormonelden ziyade kondomla korunma. Hatta okullarda da bu konuda bilgi veriliyor.” diyen Üstünyurt, kondomun cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma konusunda önemine dikkat çekiyor.
“Çoğu genç, ailesinin bilgisi dışında cinsel deneyim yaşıyor.” diyen Üstünyurt, cinsellik yaşındaki düşüşte sosyal medyanın etkisinin olduğunu, izlenilen dizi ve filmlerde de gençlerin cinsellik için bir alt yaş sınırı olmadığı kanısına vardığını düşünüyor ve ekliyor: “Erken yaşta yaşanan cinsellik travmalara yol açabilir. Genel manada 14 – 15 yaştan önce yaşanan cinsellik, aslında olgunlaşmamış bir bireyde birtakım travmalara yol açabilir. Dolayısıyla önüne geçilmesi lazım, ama Amerika'da da Avrupa'da da önüne geçemiyorsak en azından olası komplikasyonlarını azaltalım denilerek, cinsellik dersi eğitim sistemine entegre ediliyor, korunma yöntemleri öneriliyor.”
Hormon ilaçlarının rutin kullanımda gelişime olumsuz etkisinin üzerinde duran Üstünyurt, erken yaşta cinselliğin yarattığı diğer olumsuz sonucun da çocuk hamileliği olduğunu söylüyor. Genç yaşta hamileliklerde karşılaştıklarının kulaktan dolma bilgilerle korunma yöntemleri olduğunu söyleyen Üstünyurt, genç yaş grubunda doğum kontrol haplarını çok özel durumlarda kullandıklarını, özellikle polikistik over sendromu gibi hastalıkların tedavisinde önerdiklerini belirtiyor.
Üstünyurt, “Yurt dışında olan her şey bize belli bir süre geçtikten sonra geliyor” diyerek, HPV aşısının son yıllarda popülerleşmesine ilişkin aşının rahim ağzı kanserine karşı rüştünü ispatlamasının etkisinin olduğunu söylüyor. “Rahim ağzı kanserinin nedeni yüzde 99 HPV, aşı da HPV’nin kanser yapan türlerine karşı yüzde 90 koruyucu” diyen Üstünyurt şöyle devam ediyor:
“Eskiden bizler rahim ağzı kanserinin nedenini çok net bilmiyorduk. Yıllar içinde görüldü ki rahim ağzı kanseri HPV isimli bir virüsün ortaya çıkardığı enfeksiyonla meydana geliyor. Aşının temelleri yaklaşık 20 – 25 yıl önce atıldı. Elimizdeki bilgilere göre mevcut 9’lu HPV aşısı, rahim ağzı kanserlerinde yüzde 90 üzeri koruma sağlıyor. Avrupa'nın pek çok ülkesinde, Amerika'da HPV aşısı rutin aşı takvimine alınmış durumda ve 11 – 12 yaş civarında rutin olarak tüm kız çocukları aşılanıyor. Bazı ülkelerde erkek çocuklarına da aşılama yapılıyor. Onun sebebi de erkek aslında HPV de bir portör, yani taşıyıcı ve aşı eradikasyon (bir enfeksiyonun etkilerinin dünya genelinde ortadan kaldırılması) açısından erkekte de avantaj sağlıyor. Ayrıca aşının içinde siğil yapan HPV tiplerine de antikor üreten bir yapı var ve bu erkekler için de bir kazanç. Ama asıl amaç burada rahim ağzı kanserini dünyadan yok etmek.”
HPV ve neden olduğu rahim ağzı kanserinin eskiden Türkiye'de sık görülmediğini belirten Üstünyurt, bu artışta iki noktaya dikkat çekerek biri erken yaşta ilişki, diğeri de çoklu partner olduğunu söylüyor. “Ne kadar çok partner o kadar çok HPV riski” diyen Üstünyurt, HPV'nin bazı tiplerinin çok daha kanserojen olduğunu, ne kadar çok kanserojen tip bulaşırsa da o kadar çok kansere dönüşme riski olduğunu belirtiyor.
Erken yaşta cinsel ilişkinin HPV riskini artırdığına ilişkin olarak da Üstünyurt, “Erken yaşta rahim ağzı HPV'ye, HPV'nin yol açacağı durumlara karşı çok hassas. Çünkü orada bizim transformasyon zonu dediğimiz bir zon var ve orası genç yaşta çok aktif, enfeksiyona virüse daha açık. Dolayısıyla 13 – 14 yaşında bir çocuğa HPV bulaştığı zaman kansere yol açma ihtimali 30 yaşındaki bir kişiden daha fazla. Bunların bütün sonucunda da Türkiye'de son yıllarda rahim ağzı kanseri ve HPV ile karşılaşma sıklığı daha da artmış vaziyette.” diyor.
Tüm bunların yanında HPV testinin şu anda Türkiye'de pek çok yerde yapılıyor olmasının hatta KETEM’in rutin olarak HPV testiyle 30 yaşından itibaren tüm kadınları tarıyor olmasının da etkisinin bulunduğuna dikkat çeken Üstünyurt, hastalığa karşı bir duyarlılık oluştuğunu belirtiyor.
Aşının rüştünü ispat etmesiyle birlikte gönül rahatlığıyla herkese aşı önerebildiklerini söyleyen Üstünyurt sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İdeali bu işin, ilk cinsel ilişki olmadan önce aşının tamamlanması. Aşı 9 yaşından itibaren yapılabilir. Amerika ve Avrupa niye 11 – 12 yaşı seçmiş? Cinsel ilişkiden önce aşıyı tamamlamak istiyor. Onlar da ilk ilişki yaşı 13 – 14 ve bu dönemde vücut virüse karşı en iyi antikoru üretiyor. Genel öneri 9 ve 26 yaş arasında aşılama, ama 26 yaştan sonra da 45 yaşa kadar öneriliyor. 45 yaştan sonra yapılır mı? Aslında aşının bir zararı yok. Ama genel düşünce kişi zaten o yaşa kadar HPV'nin pek çok tipiyle karşılaşmıştır, sonrasında nispeten karşılaşma riski daha az olduğu için, 45 yaştan sonra genel olarak aşının yapılması yönünde özel bir öneri yok. Ama yine de bireysel olarak kişinin koşullarına göre aşılama değişebilir. Kişi, o ana kadar hiç ilişkide bulunmamış ve 45 yaştan sonra cinsel hayata başlamış olabilir. Biz bu kişilere de aşı öneriyoruz.”
Şu anda Türkiye'de aşının ödeme kapsamında olmadığını belirten Doktor Üstünyurt, 3 doz şeklinde uygulanan bu aşının ülkemizde de Avrupa’da da Amerika'da da 9’lu aşı diye tabir edilen aşı olduğunu söylüyor. Ocak ayından itibaren Türkiye’de de bulunabilen aşıya dair ise şunları sözlerine ekliyor:
“Dokuz farklı HPV tipine etkili. Bunlardan 2 tanesi siğil yapan formda, diğer 7 tanesi de kanserojen nitelikte. HPV'nin aslında 40'ın üzerinde genital bölgede problem yaratan tipi var. Hatta 100 tane HPV tipi var, bunlardan 40 tanesi genital açıdan önemli. Ayrıca bahsettiğimiz 7 tip, kanserlerin yüzde 90'ından sorumlu.
“Aşının tedavi edici bir yanı var mı?” sorumuza ise Üstünyurt, şu anki bilgilere göre tıbbi olarak böyle bir etkisinin olmadığını, ama virüsün temizlenmesinde yardım edebilir yönünde şüpheli birtakım yayınlar çıkmaya başladığını söylüyor. HPV’den ve onun yaratacağı etkilerden korunmak konusunda net görüşün aşının kişi HPV ile karşılaşmadan önce yapılması yönünde olduğunu vurguluyor. HPV aşısının da diğer aşılar gibi antikorlarla vücudu koruduğunu ve şu andaki veriler ışığında 20 yıl boyunca koruma sağladığını belirten Üstünyurt, 3 doz tamamlandıktan sonra herhangi bir antikor takibine gerek kalmadığını ve önümüzdeki yıllarda aşının koruyuculuğunun daha da artacağını, bu konuda çalışmaların sürdürüldüğünü söylüyor.
Nur Derya