Yerel seçimler öncesinde Bursa Atatürk Stadı`nın akıbeti merak konusu. Yıkılması planlanan stadyumun yerinde kalmasını isteyen Bursalılar, süreçle ilgili olarak şunları söylüyor: ”Hiç bir şey için geç değil. Mücadele yeni başlıyor”
Bursa`da son 5 senedir tartışılan Atatürk Stadyumu yine ilgi odağı oldu. 1 Haziran 2011 tarihinde temeli atılan ve 2014`te tamamlanması planlanan B.Ş.B. Timsah Arena Stadı, Atatürk Stadı`nın pabucunu dama atmaya başlasa da Bursalılar, tarihi mirasa sahip çıkmaya kararlı.
Stadyum Meydanı Projesi`nin geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye Meclisi`nden onay almasıyla tartışmalar iyice alevlenirken, stadyumun yıkılacak olmasına kentlilerden tepki yağıyor.
Bursa Sivil Toplum Derneği (SİVİLAY) Başkanı Okan Aras,
Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker,
Cumhuriyet Halk Partisi eski İl Başkan Yardımcısı Ali Küçüksarı ve Bursaspor’un ilk profesyonel futbolcusu Mesut Şen ile yaptığımız röportajlarda, Atatürk Stadı`nın sonradan yapılan tüm ilaveler yıkılıp orijinal mimarisine kavuşturulması, Kültür ve Spor Meydanı olarak kente geri kazandırılması görüşü ağır bastı.
Bursa Sivil Toplum Derneği (SİVİLAY) Başkanı, Okan Aras:
Mücadelemiz yeni başlıyor
Bugün toplumda en önemli unsurlardan bir tanesi yıkmak. Oysa ki; yıkmak yerine korumak daha önemli. Mantıklı olan, mevcut alanı ve tesisleri, halkın kullanımına açmak, daha geniş kitlelerin faydalanmasını sağlamaktır. Çünkü; Bursa 3 milyonluk bir kent. Bu kente “45 bin kişilik bir stadyum yaptım, ikincisine gerek yok” demek mantıklı değil. Bir de tarihsel gelişime baktığımız zaman son 6 yılda Atatürk Stadı üzerine 6 farklı fikir gelişti. Fikirler sürekli değişkenlik gösteriyor. Ben sade bir vatandaş olarak soruyorum; 2014 yılında yedinci bir fikir çıkar mı?
Yıkılacak olan yerlere bakıldığında… Atatürk Stadyumu, Atatürk Kapalı Yüzme Havuzu, Atatürk Spor Salonu ve Atatürk Lisesi…
Bunun çözümü bu mudur? Üzerinde çok fazla düşünülmesi gereken bir konu. Çünkü dikkat ederseniz, Türkiye`de en fazla amatör spor kulüplerinin ve liglerde en fazla kulüplerin olduğu illerden bir tanesi Bursa. Bu, şu demek; bu memlekette sizin her yıl yeni tesislere ihtiyacınız var.
Kaldı ki bir başka açıdan baktığımızda da, Bursa, tarihi kent özelliğini taşıyan bir şehir ve Atatürk Stadyumu, her ne kadar şekli bozulup, sağına soluna garabetler eklense de Cumhuriyet dönemi örneklerinden biri…
Hayatımın çok önemli evrelerini Atatürk Stadyumu`nda geçirdim. Stadyumun hiç kimsenin bilmediği dehlizlerini, küçük odalarını, merdiven sayılarını bilen bir insanım. Senede 365 gün (gerçektir bu) orada antrenman yaptım, milli takım antrenörlüğü yaptığım dönemde Atatürk Stadı`nın bütün noktalarını öğrendim.
Çok güzel ve aynı zamanda çok acı anılarımız var orada. Doğrusu yıkılmasını görmek istemem. Ama bu yıkılmasını bekleyeceğiz de, oturup ağlayacağız… anlamına gelmez.
Yıkılmaması için mücadele edeceğiz, önümüzdeki süreci bekliyoruz, beklememiz de gerekiyor. Farklı seçenekler var. Bizim sunduğumuz alternatif aslında çok pratik ve bütün Bursa`nın sahip çıkması gereken bir konu. Ben mesela taraftar gruplarının en azından bazılarının bu konuya neden sahip çıkmadığını merak ediyorum. Tabiî ki bu önümüzdeki süreçte belki de başka şeyler doğuracaktır. Çünkü insanların tipik bir özelliği var; baskıyı belli bir süre kabul eder ve sonra birden bire patlar. Sonuç belki, Gezi olayları gibi olur. Ama çözüm önerisi net: Bursa`nın tek bir stadyum ile spora ve futbola mahkum edilmesi mümkün değil.
İkincisi; “en az 3 çocuk” propagandası yapılırken, yani genç bir nüfus düşünülürken, bir spor tesisinin yıkılması, söylenen politikaya da uygun değil. Ve üçüncüsü; biz daha verimli olunmasından yanayız. Burasını güzelleştirmek istiyorsanız uluslar arası bir yarışma düzenlersiniz. Bu yarışmada ne istediğinizi anlatırsınız ve bütün dünyanın bilim insanları, mimarları, inşaat mühendisleri burası için fevkalade, hatta dünyanın ilgisini çekebilecek olan bir proje hazırlarlar. Var olan, sonradan eklenen garabetler yok edilir. Meydan yapmak istiyorsanız kapıları ardına kadar açarsınız. Belirli yerleri müze yaparsınız. İnsanlar buraya gelir, girer, izler, oturur sohbet eder… Sporla alakalı bütün dünyaya yapılacak deklarasyonları burada yaparsınız.
İnsanların bu stadyumla ilgili bir çok anısı var. Bir kentin belleği vardır. Siz bu belleği ortadan kaldırırsanız, bir kuşağı da yok etmiş olursunuz.
Kampanyamız şuanda 2 bin 500 imza civarında. Bizim dışımızda da Bursalı yurttaşlar da kendi katkılarıyla bazı şeyleri başlattılar. Atatürk Lisesi`ndeki öğrencilerin de çalışma içerisinde olduklarını öğrendik. Bu iş bitmiş değil.
Yani Meclis karar aldı diye burasını kesin yıkacaklar diye bir kayıt yok. Ama örgütsel olarak, ama bireysel olarak pek çok vatandaş burayla ilgili yürütmeyi durdurmak için mahkemeye başvuru yapacaktır. Bunlardan bir tanesi de benim. Kampanya için yeniden bir ortam oluşturup harekete geçirmek gibi bir düşüncemiz var.. Önümüzde bir Mahfel örneği var. Aslında şu anda parça parça çok büyük bir çığ durumundayız. Bunlar bir noktada birleşecek.
SİVİLAY`ın temel prensiplerinden bir tanesi siyasetin dar sokaklarına girmemek. SİVİLAY siyaset üstü bir kurumdur ve bu konuda bile siyasi davranmıyor. Sadece diyor ki; Yapılan iş yanlıştır, mümkünse bu metotla çözersek daha iyi olur. Hatta bu konunun çözüm noktası biz değil; şehir plancıları, akademik odalar, bilim insanları olmalıdır. Berlin 1936 Olimpiyatları`nda kullanılan stadyum hala ayaktaysa bizim 1950`de yapmış olduğumuz Atatürk Stadyumu da korunmalı diyoruz.
Eski Büyükşehir Belediye Başkanı, Erdem Saker:
Halka açık bir spor alanı olarak kalmalı…
Büyükşehir Belediye Meclisi`nden onay alan “Atatürk Stadyumu-Kapalı Spor Salonu-Lise’den oluşan yapıların yıkılarak Kent Meydanı`na dönüştürülmesi” projesi Bursalılar`ın yaşamını yakından ilgilendiren çok önemli bir değişim.
Bu tartışmaların önce Kent Konseyi`nde yapılması, karar öncesinde projenin halk tarafından uzun uzun, değişik açılardan ve değişik ortamlarda irdelenmesi, Bursalılar’ın görüşlerinin alınması gerekirdi.
Eğer böyle bir süreç işletilseydi, ben çocukluğumdan beri burada yaşamış bir Bursalı olarak, kentimiz tarihi ile bütünleşmiş stadyumumuzun yıkılmasına karşı çıkardım. Bursa`nın son 65 yılında Bursalılar`a, 19 Mayıs törenlerinden spor etkinliklerine, Bursa`nın spor tarihine geçmiş Acar İdman Yurdu’na, Akın Spor’a, Güven Spor’a ev sahipliği yaparak kent tarihimizle bütünleşmiş bu değerimize sahip çıkılmasını savunurdum.
Stadyum 1950 yılında hizmete sokulduğunda ortaokul üçüncü sınıftaydım, babam bana bu stadyumun, 1945-1950 yılları arasında görev yapan Bursa Valisi Haşim İşcan tarafından nasıl yapıldığını anlatmıştı. Harbe girmese bile 2. Dünya Savaşı sonrasında ülkemizin ekonomik olarak çok zor koşullar içinde olmasına rağmen Haşim İşcan, Bursa`ya, Devlet Hastanesi’ni, Stadyumu ve bugün Osmangazi Kaymakamlığı olarak kullanılan İlkokulu, görevde bulunduğu 5 yıl içinde kazandırdı.
Bunlar arasından, geçen 65 yıla rağmen hiç eskimeyen tarihi stadyum daha sonraki yıllarda, bu güzellikler üzerine adeta kara çamur gibi yapışan eklentiler ile farklı bir hal aldı. Eğer konu Kent Konseyi`ne gelseydi; Stadyumun, ilk hizmete sokulduğu yıllarına ait fotoğraflarına bakılarak, sonradan yapılan tüm ilaveler yıkılıp orijinal mimarisine kavuşturulmasını, çim saha etrafındaki atletizm pistinin tartan piste çevrilmesini, tüm kapıları sökülüp, oluşturulacak ve Kültür Park`la bütünleştirilecek Kent Meydanı`nın, Kültür ve Spor Meydanı olarak kentimize kazandırılmasını ve de kentimiz yaşadıkça halka açık bir spor alanı olarak içinde yaşayanlara hizmet vermesini isterdim.
Belki bugün bu tarihi geçmiş 65 yılı kapsıyor, ama yıllar ilerledikçe 165, 265……yaşları kucaklayacak, kent tarihinin kopmaz parçası olacak; tıpkı Roma`nın bugün 1940 yaşındaki Collesseum’u gibi… Aslında bu şans hala kaçmış değil.
Cumhuriyet Halk Partisi Eski İl Başkan Yardımcısı, Ali Küçüksarı:
Dozerin önünde duracağım
Atatürk Stadyumu bizim için Bursa demek. Bursa`nın en önemli değerlerinden bir tanesi demek. Çocukluk demek, gençlik demek. Anılar demek. Ben ve benim gibi, kendini Bursalı hisseden yaklaşık 2 buçuk milyonun tamamının aynı görüşte olduğunu düşünüyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımız Recep Altepe için uzun zamandır bakıma aldığı eski Osmanlı eserleri bir anlam ifade ediyor, onu görüyoruz.
Bursalı olduğunu söyleyen “Ben Bursa çocuğuyum” diyen Altepe`nin de (Yüzüne de söylediğim için de rahatlıkla söylüyorum) bu stadyumda anıları olduğuna inanıyorum. Ama bu anıları ranta kurban edecek gibi duruyor, bizi üzen tarafı bu. Yalnızca Atatürk Stadı`nın değil, Atatürk Spor Salonu`nun da bizde çok büyük anıları vardır. Yüzme havuzu, Atatürk Lisesi… Dolayısıyla Atatürk Stadı denilince yalnızca 15 günde bir maç gelmiyor aklımıza.
Bursa’nın ve Bursalılar’ın müsaade edeceğini sanmıyorum ama… Stadyum şayet yıkılırsa, yıkılma anında oraya gidip, dozerin önünde duracak ilk adam benim.
Ali Sami Yen Stadı yıkıldı, Galatasaraylılar Türk Telekom Arena`da istedikleri ortamı bulamıyorlar. Fenerbahçe her şeye rağmen kendi stadını geliştirerek büyüttü. Beşiktaş İnönü Stadyumu yerinde yeniden yapılıyor. Bursa Atatürk Stadı da Bursasporlular için aynı anlamı taşıyor. Bununla ilgili 2009 yerel seçimlerinde o zamanki belediye başkanlarının bir sürü projeleri vardı. Stadyum korunarak, çevresi geliştirilerek, stad olduğu yerde genişletilerek bir şeyler yapılabilirdi. Recep Altepe, Osmangazi Belediye Başkanı iken o dönem stadyumun yıkılmaması konusunda Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri olarak il başkanı ve bizden destek istemişti. Bunu kendisine geçenlerde hatırlattım, ”Siz Bursalısınız Bursa`nın değerlerini nasıl yıkarsınız” dedim. “Biz şu kadar para harcayarak bir değer yaratıyoruz orada” diye konuyu saptıran bir cevap verdi.
Yeni Stadyum Bursa`ya büyük tartışmalar getirecek, onu görüyorum. Stadyumun yıkılmamasıyla ilgili bir imza kampanyası başlattım. Özellikle SİVİLAY başta olmak üzere bu konuyla ilgili her türlü kampanyaya da destek vermeye hazırım. Önümüzdeki dönemlerde olayın ciddiyetiyle beraber, yeni bir takım eylemleri de kişisel olarak düşünüyorum. Bursaspor taraftarlar gruplarını da harekete geçirmek istiyorum. Bence hiç bir şey için geç değil, özellikle önümüzde yerel seçimlerin olması büyük avantaj. Hem aday adaylarının, hem de adayların bu konuda söyleyecekleri çok önemli. Çok geç değil, çok erken de değil, yavaş yavaş insanlar tepkisini ortaya koymaya başlayacaktır.
Bursaspor’un ilk profesyonel futbolcusu, Mesut Şen:
Yıkılırken izleyemem
Bursaspor`dan önce Atatürk Stadı`nda sahaya çıktım.
1962 yılında Akınspor ile bu stadta bir sene oynadıktan sonra şampiyon olduk. Akınspor`a teklif ettiler 2. Lig`e çıkar mısınız diye? Kabul etmedi bizim idareciler, ‘maddi olarak yetersiz kalırız’ dediler. Ondan sonra beş kulüp birleşerek Bursaspor`u oluşturdu. İlk başkan Salih Kiracıbaşı, ilk profesyonel futbolcu olarak bana imza attırdı. O sene bir geçiş senesi oldu. Sonra takım rayına oturunca şampiyonluklar gelmeye başladı. Bizim zamanımızda seyirci çoktu, herkes ayakta seyrediyordu. Sayı, 20 binden aşağıya düşmüyordu. Her maç çamurda oynuyorduk. Şimdiki dönem ile karşılaştırıyorum; eskiden daha iyi topçular vardı. Mahalle aralarından yetişiyorduk, amatörce oynuyorduk. Şimdi her şey paraya döküldü. Futbolcular büyük paralar kazanıyor, kendisini yeterli görüyor. 11 yıl aralıksız Atatürk Stadı`nda forma giydim. 1975`te futbolu bıraktım. Dünyanın gidişi bu: Eskiyi atıyorsun, yenisini yapıyorsun. Ev hayatında da bu böyle ama, Atatürk Stadı yıkılırsa çok üzülürüm.
Yıkılırken gidip izleyemem.
(Ozan Demir)
NOT: Bu yazı, aynı zamanda Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi tarafından çıkarılan Çağdaş Gazetesi'nin Kasım-Aralık 2013 sayısında yayınlanmıştır.