Bursa'da kış aylarının sonuna yaklaşılmasına rağmen kar yağışının eksikliğinin etkileri hissediliyor. Baraj doluluk oranları her ne kadar yüksek gözükse de Bursa'nın barajlarının yetersizliğine dikkat çeken Meteoroloji Mühendisleri Odası Bursa İl Temsilcisi Feryal Biçkici, Bursa'da yer altı sularına aşırı yüklenme olduğunun altını çiziyor.
Küresel ısınma ile birlikte artan sıcaklıklar Bursa'da bu yıl beklenen yağışları getirmedi. Kış aylarının sonuna yaklaşılırken Bursa için her geçen endişe artıyor. Bursa barajlarındaki doluluk oranlarına bakıldığında ise her iki barajın da doluluk seviyeleri iyi durumda görülüyor. Bu doluluk oranlarının Bursa için ne anlama geldiğini değerlendirmek üzere görüştüğümüz Meteoroloji Mühendisleri Odası Bursa İl Temsilcisi Feryal Biçkici, bize başka bir sorunu işaret ediyor.
Barajların doluluk oranlarına bakılarak 'rahatız' algısının yanlış olduğunu söyleyen Biçkici, bunu şu an alınan maaşlara benzetti:
"Maaşımız yatmış, seviniyoruz. İyi de o maaş, kaç kişiyi doyuracak, miktarı belli. Senin maaşın belli, ne kadar alacağın belli? Barajlarda da aynı. Birey sayısı artıyor. O baraj, o nüfusa yetiyor mu? Yetmiyor, ihtiyaç ne kadar? Bunun kapasitesi ne kadar? Baraj doluluk oranları toplumda kabul görmüş bir kelime, ama doğru bir tabir değil. Şöyle düşünün, bir su bardağının doluluk oranıyla bir sürahinin doluluk oranını düşünün. Aynı mı? Bir su bardağı bir kişiyi doyurur, bir sürahi 4-5 kişiyi doyurur. Barajın dolup dolmamasındansa doğru soru, 'Bu baraj kaç kişiye yetecek kadar su depoluyor?' olmalı."
"Nilüfer ve Doğancı Barajı'nın suyu Bursa'nın içme suyuna yeterli değil" diyen Biçkici, barajların tam dolu olsa dahi Bursa'yı doyurmaya yetmeyeceğini, bu iki barajın da çalışmaları yapılırken belli bir nüfus hesaplamasıyla yapıldığını, ancak Bursa'da nüfusun hızla arttığını belirtiyor. Barajların kapasitelerinin hesaplanırken içme ve kullanma suyu olarak hesaplandığını, bağ, bahçe, piknik, yeşil alanların ise bu plana dahil olmadığını belirten Biçkici, "Bursa'da bu uygulamanın tam tersinin yaşıyoruz. Barajlar aslında sadece içme ve kullanma suyudur. Biz sanayiye veriyoruz. Herkes bahçesini suluyor. Yani, bu suyun yetmesi mümkün mü?" diyor.
Yeraltı sularının ve daha kaynakların başından kullanımın fazlalılığına dikkat çeken Biçkici, "Siz kendi maaşınızı harcayıp depolarsanız, başka taraftan kullanırsanız elbette ki birikim yaparsınız. Çünkü halkın gözünde ne var? Barajlar var, ama yeraltı suları gidiyor. Ben barajlardaki suyu daha az çekersem, yeraltı sularından ve kaynaklardan suyu daha fazla keser, çekersem, o barajı rahatlıkla doldurum." diyerek yer altı suları ve kaynak kullanımının geldiği son durumu anlatıyor.
"Biz şu anda birkaç yıldır artan nüfusla beraber sadece barajları kullanacak olsak zaten yetmeyecek. Geçmişte de mümkün değildi. Bunu her zaman da söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Diğer barajların devreye girmesi gerekiyor. Onda da geç kalındı. Geç kalındığı için yeraltı rezervleri ciddi anlamda kullanılıyor." diyen Biçkici, nüfusun bu hızda artmaya devam etmesi durumunda, diğer barajlar da devreye girse Bursa için yetersiz kalınacağını belirtiyor.
Bursa'nın sürekli su şehri olarak anıldığını hatırlatan Biçkici, "Herhalde Bursa'nın su şehri olmasının anlamı Nilüfer Çayı'nın şehrin ortasından geçmesinden geliyor. Uludağ çok ciddi bir su potansiyeli olan bir yer, ama kaynaklar yerinde duruyor mu? Durmuyor. Birçoğu kurudu, kurutuldu. Birçoğu ticari sularda kullanılıyor ve çok ciddi, hızlı yapılaşmayla beraber şehir ısı adası arttı. Dolayısıyla kar yağışının meydana geldiği alanlar daralmaya başladı." diyor. Barajlar için asıl önemli olanın onu besleyen kaynaklar olduğuna dikkat çeken Biçkici, kaynakların daha en başında kirletildiğini ve daha baraja ulaşmadan kullanıma açıldığını ifade ediyor. "Bu kaynaklara ne olduğunu bilmiyoruz. Kimler ne kadar kullanıyor bilmiyoruz, ama baraja gelse de dolsa da o barajı besleyen suyun çekildiği kadar da barajın beslenmesi lazım ki şehrin suyunu karşılayabilesiniz. Maalesef o da zaten mümkün değil" diyerek baraj kaynaklarının nasıl korunması gerektiğini anlatıyor.
Muhalif Özel