CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Maraş Katliamı’nın 46. yıl dönümünde Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Kahramanmaraş’ta insanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan katliamın hesabının sorulmadığını, Türkiye’nin geçmişle yüzleşmesini bir türlü gerçekleştiremeyen bir ülke olarak, toplumsal, hukuksal ve siyasal krizlerle boğuştuğunu dile getiren Milletvekili Sarıbal, “Bütün gizli bırakılmış evraklar açıklanmalı. Toplu mezarlar açılıp kimlik tespitleri yapılarak ailelerine teslim edilmeli" dedi.
Milletvekili Sarıbal, “19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında organize bir şekilde planlanan bu vahşet, ırkçılık, mezhepçilik ve nefretin nelere yol açabileceğini gösteren en acı örneklerden biri olarak hala hafızalarımızda. Resmi kayıtlara göre 150, gayriresmi kaynaklara göre ise 500’den fazla canımız, yaşamını yitirdi. Yüzlerce ev ve işyeri yağmalandı, yakıldı. Binlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Tabi bu katliamlar Maraş'la başlamamıştı daha öncesi de vardı. 17 Nisan'da Malatya'da 8 kişinin öldüğü bir girişim vardı. 3 Eylül 1978'de 11 kişi öldürülmüştü. Yine 8 Ekim 1978'de 7 TİP öğrencisi elleri bağlanarak katledilmişti. 28 Mayıs ile 10 Temmuz arasında Çorum katliamı süreci vardı. O dönemin önemli insanlarından Ömer Fakıoğlu katledilmişti. 1980 sonrası Türkiye'nin nasıl gideceği ve nasıl bir yönetim olacağına dair planların ardından 12 Eylül darbesini yaptılar. Bugün cehenneme giden bütün yolların taşları 1980 darbesinde yapıldı. 12 Eylül darbesinin oluşturulabilmesinin altyapısı da Malatya'da, Çorum'da, Sivas'ta, Maraş'ta ve bunların dışında önemli insanların katledilerek hazırlanan temel bir olguydu” dedi.
Türkiye’nin ne demokratikleşme ne de adaleti sağlama gibi bir derdi olduğunu vurgulayan Sarıbal, “Organize kötülüğün sistemli bir şekilde beslendiği ve bu kötülüğün iktidarın temeli haline geldiği bir yapı var karşımızda. Kötülüğün örgütlü hali, sadece adaleti yok etmiyor; toplumun vicdanını, ahlakını ve geleceğe olan inancını da kökünden kurutuyor. Gerçeklerle yüzleşmekten kaçan, adaleti sağlamak yerine kötülüğü ödüllendiren bu sistem, halkın haklarını ve taleplerini yok sayarak kendi iktidarını sürdürüyor. Bu düzenin adı bellidir: faili belli katliamları, cinayetleri kurumsallaştıran bir rejim. Devlet çürümüşse, kurumlar gitmişse onun yerini mafya alır. Demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve benzerleri tükenmişse onların önünü de tarikat ve cemaat alır. Talebimiz nettir, çağrımız açıktır. İnsanlık suçlarında zaman aşımı hiçbir zaman olmaz. Maraş Katliamı da bir insanlık suçudur. Bütün gizli bırakılmış evraklar açıklanmalıdır. Toplu mezarlar açılıp kimlik tespitleri yapılarak ailelerine teslim edilmelidir. Anmalar özgürce yapılmalıdır. Maraş'la ilgili gizlilikler kaldırılarak belgeler eşliğinde katliamın tüm sorumlularınca bu halktan özür dilenmelidir. Maraş'ı unutturursak ırkçılığa, mezhepçiliğe, gericiliğe ve toplumsal çatışmalara sebebiyet veririz. Biz sustukça, kötülük kazanır. Biz unuttukça, acılar tekrar eder. Unutmayacağız. Unutturmayacağız” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Haber Merkezi