CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, İzmir’in Selçuk ilçesinde 6 Kasım 2024’te meydana gelen ve bir, iki, üç, dört, beş yaşlarındaki beş kardeşin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan yangına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, sosyal politikaların ve sağlık sisteminin bu trajik olayın önlenmesinde yetersiz kaldığına dikkat çekti. Babası cezaevinde olan, annenin hurda toplayarak geçimini sağladığı ve Belediyeden gıda yardımı aldığı aileye dair ayrıntılı sorular yönelten Pala, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun 18 Kasım 2024 tarihli soru önergesine süresi içinde yanıt vermediğini belirterek, “Hukuken tanınan cevap süresi dolmasına rağmen, Bakanlık sessizliğini koruyor. Bu tavır, toplumun vicdanını yaralayan böylesi bir konuda sorumluluktan kaçma izlenimi veriyor,” dedi.
Yangında yaşamını yitiren çocukların yaş aralığının (1-5) çok küçük olduğuna vurgu yapan CHP’li Pala, “Böylesine savunmasız bebeklerin veya çocukların sağlığını korumak, hem sosyal hem de sağlık politikalarının önceliği olmalıdır. Ne yazık ki bu olay, Türkiye’deki mevcut mekanizmaların işlevselliğini sorgulamamıza yol açıyor” diye konuştu. Yoksulluk, sağlığa erişim eksikliği ve aile planlaması hizmetlerinin yetersizliği gibi konuların bu trajedinin boyutunu daha da büyüttüğüne dikkat çeken Pala, “Bir annenin tek başına, hurda toplayarak kazandığı sınırlı gelirle beş çocuğa bakması; devlet kurumlarımızın ne ölçüde destek verdiği sorusunu gündeme getiriyor,” ifadelerini kullandı.
CHP Bursa Milletvekili, olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılması ve benzer acıların bir daha yaşanmaması için Sağlık Bakanlığı’na 12 sorudan oluşan bir önerge sundu. Bu sorular, doğum süreçlerinden anne-çocuk izlem sıklığına, ev ziyaretlerinin hangi riskleri tespit ettiğinden devlet kurumlarının birbirleriyle olan iletişimine kadar uzanıyor. Pala, “Babası cezaevinde olan bu çocuklar annesiyle birlikte nasıl bir izlem altındaydı, doğum aralıkları neden bu kadar kısaydı, en küçüğü henüz bir yaşındayken evde neden yalnız kalmak zorunda kaldı? Bunları Sağlık Bakanlığı’na sorduk; ancak tüm sorularımız cevapsız bırakıldı,” diye konuştu.
Önerge metninde yer alan sorular özellikle anne ve çocuk sağlığını ilgilendiren konuları kapsıyor. Örneğin, “Doğumlar sonrasında anneye emzirme ve doğurganlığı düzenleme danışmanlığı verilip verilmediği”, “Sağlık Bakanlığı ekiplerinin ailenin evini hangi yıl, kaç kez ziyaret ettiği”, “Ziyaretlerde saptanan risklerin nasıl ortadan kaldırıldığı” gibi ayrıntılar, kamuoyunun bilmek istediği başlıca hususlar arasında. Pala, bu bilgilere ulaşarak gelecekte benzer vakaların önlenmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemenin elzem olduğunu vurguladı.
Soru önergesinin temel vurgularından biri de kurumlar arası koordinasyonun ne derece sağlandığıyla ilgili. “Bakanlık, bu ailedeki riskleri ortadan kaldırmak için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte çalışmış mıdır? Annelerin doğum aralığı iki yılın altında olduğunda, çocukların sağlığı ve bakımıyla ilgili hangi uyarılar yapılmıştır?” gibi soruların yanıtları, mevcut sistemin eksiklerini gözler önüne sermesi açısından kritik. Pala, “Resmî açıklamalara göre, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ekipleri aileyi 18 kez ziyaret etmiş. Peki, bu ziyaretler sırasında Sağlık Bakanlığı’yla bilgi paylaşımı oldu mu? Bu soruya da cevap alamadık,” dedi.
Resmi süreçte, bir soru önergesine bakanlıkların belirlenmiş bir süre içinde yanıt vermesi gerekiyor. Pala, “Çocukların sağlığı ve hayatıyla doğrudan ilgili olan bir konuda bu kadar detaylı soruların cevapsız bırakılması, hem Meclis’in denetim gücünü hem de halkın bilgi edinme hakkını zedeliyor. Süresi içinde yanıt verilmemesi, konuyu geçiştirme çabasından başka bir şey değil,” diyerek Bakanlığı eleştirdi.
Pala, “Bu, sadece basit bir prosedürel ihlal değil, aynı zamanda toplum vicdanını yaralayan bir olayda devletin sorumluluk almaktan uzaklaştığını gösteriyor,” ifadelerini kullanırken, halkın da bu konuda açıklama beklediğini kaydetti.
Konunun temelinde, maddi yoksunluk ve kurumsal destek eksikliği bulunuyor. Pala, “Bir yılı aşkın sürede beş çocuğun hayatını koruyamayan bir sistem, ardından da Meclis’in sorduğu sorulara cevap vermiyor. Bu çocukların yaşamı umursanmıyor mu?” diye sordu. Ailenin çok düşük bir gelirle hayatta kalmaya çalıştığını, bir yandan da anne-çocuk sağlığına dair standart uygulamaların yerine getirilmediğinin anlaşıldığını hatırlatan CHP’li vekil, “Bakmakla yükümlü olduğu çocukların tüm sorumluluğu tek başına bir anneye yüklenemez. Bu düzenin nasıl gözden kaçtığı sorgulanmalı,” dedi.
Pala, soru önergesinde şu hususların altını çiziyor:
Aile Planlaması Danışmanlığı: Kısa doğum aralıklarının yarattığı riskler.
Düzenli Anne-Çocuk İzlemleri: Ev ziyaretlerinin sayısı, niteliği ve tespit edilen risklerin giderilmesi.
Çoklu Bakanlık Koordinasyonu: Aile ve Sosyal Hizmetler, Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimlerin ortak çalışması.
Ekonomik Destek Mekanizmaları: Tek bir ebeveyni cezaevinde olan, diğeri ise hurda toplayarak geçimini sağlayan ailenin yetersiz destek alması.
Risk Gruplarına Dönük Eylem Planı: Sağlık Bakanlığı’nın bebek ve çocuk rutin izlem programlarına girmeyen ailelere ulaşabilmesi.
Pala’ya göre, bu başlıklara dair somut verilerin paylaşılması, halkın bilgilendirilmesi ve yeni stratejilerin geliştirilmesi gerekiyor. “Aksi takdirde, benzer olayların tekrar etmesi işten bile değil,” uyarısında bulunuyor.
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, son olarak “Bu soruların cevabı geciktikçe, çocukların hayatını korumada sistemin ne kadar açık verdiği de belirsiz kalıyor. Toplum olarak bu acıları tekrar yaşamamak için, Bakanlığın bir an önce konuyu aydınlatmasını bekliyoruz. Çocukların yaşamı, bürokrasinin ağır işlemesine veya kayıtsızlığına kurban edilemez,” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: Haber Merkezi