Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA

Bursa'da ASM emekçilerinin gözünden sağlık sisteminin çöküşü

SES Bursa Şubesi Eş Başkanı Huriye Melek Türk ile ASM'lerde gerçekleşen iş bırakma eylemlerini ve sağlık emekçilerinin yaşadıklarını konuşuyoruz.

Haber Giriş Tarihi: 10.01.2025 13:52
Haber Güncellenme Tarihi: 10.01.2025 13:58
Kaynak: Haber Merkezi
Bursa'da ASM emekçilerinin gözünden sağlık sisteminin çöküşü

Ekmek ve Gül'den Burcu Ökdemir'in haberine göre, Türkiye'de sağlık emekçilerinin mücadelesi, sadece iş güvencesi ve çalışma koşullarını değil; aynı zamanda halkın sağlık hakkını savunmayı da hedefliyor. Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (SES) Bursa Şubesi Eş Başkanı Huriye Melek Türk ile sağlık emekçilerinin karşı karşıya olduğu zorlukları, iş bırakma eylemlerinin arka planını ve sağlık sistemindeki tahribatın boyutlarını konuştuk. Sağlık emekçileri, uzun yıllardır devam eden bu mücadelede seslerini duyurmak için adım atarken en büyük engellerin, iktidarın sağlık politikaları ve sistemdeki yapısal sorunlar olduğunu belirtiyor. Eş başkanın sözleri, bu sistemin ve politikaların sağlık emekçileri üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sağlık emekçilerinin bu mücadelesindeki rolünüz nedir?

Merhaba, 20 yıldır ebe olarak çalışıyorum. SES üyesiyim. Bir yılı aşkın bir süredir sendikanın eş başkanı olarak mücadele içerisindeyim. Sağlık emekçileri olarak bu yıl üçüncü kez iş bırakıyorsunuz. Ancak Sağlık Bakanlığı yönetmelikteki dayatmalarında ısrarcı. 

Sizce bu ısrarın ardında yatan neden nedir? Bakanlığın bu tutumuna karşı nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?

Bu ısrarın ardında ekonomik ve politik kaygıların yattığını düşünüyorum. Kangrene dönmüş sağlık sisteminin tedavisi "ceza yönetmelikleri" ile olmaz. Hem emeğimiz hem de halkın sağlık hakkı için mücadele etmeye söz verdik ve bu sözümüzden dönmeyeceğiz. Bu yönetmeliğin derhal geri çekilmesi talebimizdir. Köle değil sağlık emekçisiyiz.

Sağlık alanında şiddet ve baskı her geçen gün artıyor. Kadın sağlık çalışanlarının ise bu olumsuzluklardan daha fazla etkilendiği biliniyor. Kadınlar hem eşitsizliğinin hem de sağlık alanındaki sorunların ağırlığını bir arada taşıyor. Kadın sağlık emekçileri, çalışma hayatında nasıl zorluklarla karşılaşıyor ve bu zorluklara karşı nasıl bir dayanışma örülebilir?

İlk olarak sağlıkta yaşanan şiddetten konuşmak istiyorum. 6 Ocak.2025 tarihinde özellikle halkın sağlığını korumak için başlattığımız ve üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz hizmet üretmeme eylemlerinde, çalışmakta olduğum ASM’nin dış kapısı tekmelenerek camı kırıldı. Bununla ilgili ASM olarak suç duyurusunda bulunduk. Kapımız kilitli olmasa o tekmeleri biz mi yiyecektik? Bizim amacımız halkı mağdur etmek değil. Parasız, nitelikli, ulaşılabilir ve bilimsel bir sağlık hizmeti almalarını sağlamak. Bugün istatistiklere baktığımızda ülkemizde en çok sağlık çalışanları şiddete uğruyor. Hemşire ve ebe arkadaşlarımız diğer sağlık çalışanlarından altı kat daha fazla bu şiddete maruz kalıyor. Biz kadın sağlık çalışanları, şiddetin her türlüsüne maruz kalıyoruz. İş yerimizde, toplu taşımalarda, evlerimizde, sokaklarda… Nöbet usulü çalışma sistemimiz var. Uzun ve fazla mesailer, nöbetler yüzünden düzensiz bir aile yaşamımız oluyor. Hazırlanan aylık ya da haftalık mesai listeleri var ve yaşadığımız acil durumlarda bile çözümü kendimiz aramak zorunda kalıyoruz. Liyakatsiz yöneticiler bunun temel sorumlusu. Ama biz kadınlar her alanda zaten birlik ve dayanışma içerisindeyiz. Her zaman olduğu gibi yan yana, omuz omuza birbirimize destek veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz.

Sağlık emekçilerinin mücadelesi devam ediyor, ancak Sağlık Bakanlığı henüz bir adım atmıyor. Bundan sonraki süreç için nasıl bir yol haritası öngörüyorsunuz?

Mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Bakanlık da bizi görmezden ve duymazdan gelmeye devam ediyor. Ama biz pes etmeyeceğiz. Sorun yumağına dönüşmüş sağlık sisteminin faturalarının, biz sağlık emekçilerine kesilmesinden yorulduk. Halka "böyle bir şey yok" diye göstermelerinden yorulduk. Ama yönetmelik ortada. Şimdi bizleri telkin etmek amaçlı bazı uygulamalara 6 ay sonra başlanacağını söylediler. Bir nevi çocuğun eline horoz şekeri verdiler. Ama biz bunları daha önce de gördük ve yaşadık. O yüzden pes etmeyeceğiz. Sesimizi çıkarmaya ve eylemlerimize devam edeceğiz. İş bırakma eylemlerimiz devam edecek. Genel merkezlerimizle ve örgütlü olarak beraber mücadele ettiğimiz diğer sendika ve odalar ile yaptığımız görüşmeler, fikir sunumları ve toplantılarda eylemlerimizi şekillendirmeye devam edeceğiz. 

'El ele verip özel hastane tuzaklarından kurtulabiliriz'

 Son yıllarda sağlık alanında özelleştirme politikalarının artan etkisini görüyoruz. Bu süreç sağlık emekçilerinin yükünü daha da artırırken halkın sağlık hizmetlerine erişimini de zorlaştırıyor. Bu politikalar karşısında emekçilerin ve toplumun ortak mücadelesini nasıl güçlendirebiliriz?

Özelleştirme politikalarının ne kadar acı faturalar çıkardığını hep birlikte gördük. Yenidoğan skandalı ile birlikte sağlıkta ticaretin ölüm getirdiğini toplum olarak izledik. Sağlık emekçileri olarak yıllardır yaptığımız her eylemde özelleştirmenin ölüm getireceğini dile getirdik. Merkezlerdeki hastanelerimizin kapatılmaması gerektiğini söyledik. Şimdi şehir merkezlerinde sadece özel hastaneler var. Şehir hastaneleri, şehirlerin dışında. Ulaşım uzun ve zor. Özel hastaneler ateş pahası. Halkımız da bizi desteklerse el ele verip birlikte bu özel hastane tuzaklarından kurtarabiliriz. Biz halk için hizmet üretmek istiyoruz. Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve bilimsel. Mücadelemiz bu yüzden zaten.

İş bırakma eylemleri sırasında hastalar veya halktan herhangi bir tepki alıyor musunuz? Bu eylemler sağlık emekçileri olarak sizin için ne kadar zorlayıcı oluyor? 

Açıklıyoruz hastalarımıza neden eylem yaptığımızı. Eskiye oranla daha çok destek veriyor hastalarımız. Eylem öncesi ve sonrası işlerimizi toparlamaya çalışıyoruz. Çünkü performans dediğimiz bir sistem var. Bu bizim için daha yorucu oluyor. Ama haklı mücadelemiz için bu yorgunluğa değer diyoruz.

İş bırakma eylemleri, sağlık emekçilerin hakkını savunma adına önemli bir adım. Ancak daha geniş kitlelerin bu mücadeleye sahip çıkabilmesi için neler yapılması gerekiyor? 

Daha yeni bunun için karar alındı. 13 Ocak’ta diğer meslek örgütleriyle birlikte "Sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmeyeceğiz" diyeceğiz.

Eylemlerinizin devamında, hükümetin ve Sağlık Bakanlığının verdiği tepkiler ne kadar önemli? Bu tepkilere karşı sağlık çalışanlarının daha farklı hangi stratejilerle hareket etmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

İlk kabine toplantısında yönetmelik görüşüldü. Bu sesimizin ve eylemlerimizin doğru yönde olduğunu gösteriyor. Sahaya danışılarak ve sahayı izleyerek yapılacak değişiklikler yapılmasını bekliyor ve umuyorum. Sağlık hizmetini bire bir sunan biziz. Talepleri de, beklentileri de direkt biz duyuyoruz. Cezalar, uyarılar, para kesintileri bizi caydırmamalı. Haklı taleplerimizi kabul ettirene kadar eylemlerimizden vazgeçmemeliyiz.

Son olarak, bu mücadelenin sonunda sağlık emekçileri ve halk için nasıl bir gelecek görmek istiyorsunuz? Bu süreci daha iyi bir sağlık sistemi için nasıl bir dönüm noktası haline getirebiliriz?

Biz koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelikli olduğu, insanların hasta olmasını engelleyecek bir sistem istiyoruz. İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın, çatışma ve kutuplaşmanın olmadığı, halkımızın hak ettiği sağlıklı ve mutlu bir coğrafya istiyoruz. Hastanede ve telefon başında randevu kuyrukları olsun istemiyoruz. Sistemli ve sağlıklı bir sevk zinciri ile yaşanılan aksaklıklar ve sorunlar ortadan kalkar.

Kaynak: Haber Merkezi

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.