31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken adayların faaliyetleri de hızlandı. Türkiye Komünist Partisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Yavuzkan ile TKP’nin seçim çalışmalarını konuştuk. TKP’nin hiçbir projesinin seçime yönelik olmadığını söyleyen Yavuzkan, düzen partileriyle işi olmayan, mücadele etmek isteyen yurttaşları TKP’de örgütlenmeye çağırdı.
Nur Derya
Öncelikle sizi tanıyalım, Mehmet Yavuzkan kimdir?
1963 doğumluyum iktisatçıyım. Uzun yıllar özel sektörde çalışma hayatım oldu. Kuruluşundan bu yana TKP üyesiyim ve siyasi faaliyetlerine değişik şekillerde katıda bulundum. 2007-2009 yıllaır arasında Bursa’daki çalışmalara katıldım.
2007-2009 yılları arasında Bursa’da siyasi faaliyetler yürütmüşsünüz. 2019’da tekrar Bursa’ya geldiğinizde ne gibi değişim ve dönüşümleri farkettiniz?
Bursa bazılarının dediği gibi huzur kenti ya da marka kenti değil. Bursa bir işçi kenti. Bursa’yı marka kenti olarak görüyorlar, biz işçi sınıfının kenti olarak görüyoruz. Onlar ‘İşçi sınıfı nerede?’ diye soruyorlar, biz ‘her yerde’ diyoruz. Fabrikalarda çalışanlar varsa, plazalarda çalışanlar varsa, mağazalarda çalışanlar varsa, okuması gerekirken fabrikalarda veya inşaatlarda çalışanlar varsa ki bunların hepsi Bursa’da var, Bursa’nın işçi sınıfı kenti olduğunu söylüyoruz. 10 yıl önce de Bursa’da işçi çalışmalarına katkı sunmaya çalıştım. Şimdi çok daha ağır bir kriz içinde mutlak bir yoksulluğun hissedildiği Bursa gördüm. 3 haftadır çalışmalara devam ediyoruz. 10 yılda gördüğüm şey, çok daha ağır ezilen bir işçi sınıfı var. 1 Nisan’dan sonra büyük bir işsizlikle karşılaşacak bir işçi sınıfı var. 10 yıl boyunca AKP eliyle yağmalanan ülkeye koşut olarak Bursa’da da kent planında, mahalle planlarında ağır bir çürüme, yozlaşma gördüm.
Türkiye Komünist Partisi olarak bu duruma dair yapacaklarınız nelerdir? Seçim sürecinde halka sunmuş olduğunuz öneriler nelerdir?
Bizim seçim çalışmalarında halka sunduğumuz proje yok. Sunulan projelere bakarsanız baştan aşağı hayal ürünü olduğunu göreceksiniz. Siz Bursa’yı yağmalayacaksınız ama sonra diyeceksiniz ki ‘Çınarın gölgesinde yaşayan, oynayan çocukların olduğu Bursa’. AKP’nin propagandalarından biri. Siz kentsel dönüşümü sürdüreceksiniz, kentin her alanını soyutlayacaksınız. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir partinin belediyesi ‘Nilüfer’de yaşamak ayrıcalıktır’ cümlesini kuramaz. Bu ayrımcılıktır. Nilüfer’e dair ayrımcılık Bursa’da işçi sınıfına yapılan büyük hakaretlerden biridir. Seçim vaadlerinin hiçbirinin gerçeklikle alakası yok. Ülkede büyük bir kriz var, verdikleri vaadlerin krizle alakası yok. Krizini yönetemezken belediyeler turizmi mi düzeltecek? Ekonomiyi mi düzeltecek? Siz bozdunuz kent hayatını, siz yağmaladınız. İnsanların kentle olan ilişkilerini siz başkalaştırdınız.
Biz ne sunacağız? Türkiye siyasetinde hiç konuşulmayan bir kesim var işçi sınıfı. Seçimlerde hiç dile getirilmeyen, hakkı savunulmayan bir sınıf için, onun adına söylemek istediğimiz şeyler var. Bize şunu söyleyebilirler ‘Biz de savunuyoruz işçinin hakkını’. İşçinin hakkını belediyede taşeronlaştırarak mı savundunuz? İşçinin hakkını işten çıkararak mı savundunuz? İşçilerin gericilik batağında yoksayarak mı savundunuz? İşçinin sınıf olmaktan gelen bir gücü var, TKP’yiz biz, işçi sınıfının iktidarını isteyen bir partiyiz. Hiçbir partinin böyle bir iddiası yok. Düzen partilerinin hepsi, aynı rengin tonlarıyla siyaset yapıyorlar. Buna yeşilin tonları dersek, biz yeşil bursa kızıl olsun diyoruz. Ülkede verdiğimiz sosyalizm mücadelesiyle koşut olarak ifade ediyoruz. Bu ülkenin sermaye düzeni, patronları, kriz eşliğinde bir kez daha gelecek. Bir tek yolumuz var, örgütlenmek. Örgütlü bir işçi sınıfının tek bir hedefi vardır, iktidar. Seçimlerde sonuç alacağız, belediye meclislerinde ya da kimi belediyelerde sonuç alacağız. Belediyelerimizin projeleri var demeyeceğiz. Sosyalist bir ülkede yapacağımız şeylerin kimi örneklerini belediyelerimizde göstereceğiz. Belediye meclis üyeliklerinde ne yapacağız? Belediye meclisleri rantın paylaşıldığı yerlerdir. Belediye meclis üyesi adaylarımız bu rant ilişkilerini çözmek için canla başla çalışacaklar.
TKP’nin bu seçimlerde kullandığı sloganlardan biri aynı gemide değiliz. Patronlar diyor ya hepimiz aynı gemideyiz, bu krizi birlikte karşılayacağız. Aynı gemideyiz diyerek patronların krizle birlikte varolan sıkıntılarını gidermek için işçi sınıfı daha çok bedeller ödeyecek. Biz aynı gemide değiliz. Bizim mitingimiz aynı gemide olmayanların mitingi olacak. Türkiye’nin dört bir yanından, direnişteki işçiler, partililerimiz, aydın sanatçı dostlarımız bir arada olacağız. ‘Paranın saltanatı varsa halkın TKP’si var’ söylemini bir kez daha yineleyeceğiz.
Bursa’da 3 haftadır seçim çalışması yapıyorsunuz. Bursalılar size nasıl tepki veriyor?
Çok değişik yanıtlar var. Şunu görüyoruz özellikle emekçi mahallelerinde yaptığımız ev ve kahve toplantılarında eskiden çok söylenen bir şeyin artık konuşulmadığını görüyoruz. Oyları bölmeyin söyleminin olmadığını görüyoruz. Bölünecek bir oy yok çünkü. Bizi daha fazla dinlemek istiyorlar. Biz emekçi mahalelerinde fabrikalarda, okullarda, plazalarda örgütlenmeye çalışıyoruz. Ev ve kahve toplantılarına çok önem veriyoruz. Bunlarla şunu görüyoruz, birlikte bir şey yapabilme gücümüz ortaya çıkıyor. İşçi sınıfını oluşturan dostlarımızın bir araya gelişlerinde büyük bir güç oluşuyor. Girdiğimiz her evden çok güzel sonuçlarla çıktık. Daha da artması gerekiyor. Cargill işçisi arkadaşları ziyaret ettik. 319 gündür süren bir direniş Cargill işçilerinin direnişi. Bu tip direnişlerin giderek artacağını düşünüyoruz. Direnişten önce fabrikaları örgütlemek gerektiğini düşünüyoruz. Direniş bir sorun olduktan sonra ortaya çıkan bir durum. Seçim bizim için bir dönemdir, ama şu anki çalışmadaki gücümüzle, coşkumuzla seçim sonrasında da çalışacağımıza inanıyorum. TKP 31 Mart yerel seçimlerinde ‘ben buradayım ve mücadele etmek istiyorum, benim düzen partileriyle işim olmaz’ diyenleri oy vermeye çağırıyor, yalnızca oy vermeye değil ‘Nasıl mücadele ederiz?’ sorusunu birlikte tartışmaya çağırıyoruz.
BursaMuhalif.com