Rusya çekici ve Neo-Nazi örsü arasında kalan LGBTİ+'lar - Yıldız Tar

Haber Giriş Tarihi: 25.02.2022 13:46
Haber Güncellenme Tarihi: 25.02.2022 13:46
Haberyazilimi.com

Kendi ülkesindeki LGBTİ+’lara karşı yok etme politikası uygulayan Rusya’nın savaşı, bu politikanın çok daha geniş topraklarda hüküm sürmesi anlamına da geliyor. Rusya’nın Kırım’ı işgali ile devlet içinde güç kazanan, orduya entegre edilen Neo-Nazi örgütlenmeler de madalyonun diğer yüzünü oluşturuyor.

Kaos GL'den Yıldız Tar Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik başlattığı işgal sonrasında LGBTİ+'ların savaş dışında karşı karşıya kaldığı işkence, suikast ve yok edilme politikalarını kaleme aldı.

Dünya dün sabah Rusya’nın Ukrayna’yı işgal operasyonuna uyandı. Rusya, her ne kadar Ukrayna'nın doğusundaki Donbass bölgesine askeri operasyon başlatsa da; ülkede şu ana kadar aralarında başkent Kiev’in de olduğu çok sayıda şehre bombalarla saldırdı. Uluslararası Af Örgütü Ukrayna Şubesi, Kiev’in yanı sıra Kharkiv, Maripur, Zitomir ve çok sayıda başka şehre bombaların düştüğünü doğruladı. Rusya’nın işgaline karşı Ukrayna’nın sıkıyönetim ilan etmesiyle birlikte resmen başlayan savaşın ilk gününde sivil ve asker kayıp sayısı hakkında henüz net bir bilgi yok ancak ülkedeki kaynaklar onlarca sivilin ve yüzlerce askerin öldürüldüğünü belirtiyor.

Putin, savaşı başlatırken yaptığı açıklamasında NATO bloğunun yayılmacı politikaları ve ABD’nin savaş siyasetinin yanı sıra “geleneksel değerlerden” de dem vurdu. Hazal Yalın’ın çevirisiyle tam olarak şöyle dedi.

“Ve gerçekten, son ana kadar, bizi kendi menfaatleri için kullanmak, geleneksel değerlerimizi imha etmek ve bize, halkımızı içten kemirecek olan kendi sözüm ona değerlerini, kendi ülkelerinde saldırgan şekilde yerleştirdikleri ve insan tabiatıyla çeliştiği için doğrudan doğruya yozlaşma ve dejenerasyona götüren mekanizmaları empoze etmek girişimleri kesilmedi. Bunun olmasına izin verilemez. Bu, hiçbir zaman, hiç kimsenin başına gelmiş değildir. Şimdi de olmayacak.”

Putin’in konuşmasında geçen “geleneksel değerler” ve “kendi ülkelerinde saldırgan şekilde yerleştirdikleri ve insan tabiatıyla çeliştiği için doğrudan doğruya yozlaşma ve dejenerasyona götüren mekanizmalar” ifadeleriyle neyi kast ettiğini anlamak için Rusya’nın “gey propaganda yasağını” hatırlamak gerekiyor. Putin, uzun süredir Avrupa ve ABD’yle husumetinin ideolojik arka planına LGBTİ+’ları dahil ediyor. Siyasi, kültürel ve toplumsal bir sembole dönüştürülen LGBTİ+ hakları, Rusya’nın Soçi Olimpiyatları’ndan kısa süre önce, 2013 yılında tüm ülkede yasalaştırdığı “gey propaganda yasağı” ile evrensel bir hak meselesi olarak değil; kültür savaşlarının nesnesi olarak ancak tartışılabiliyor.

Yasa ve uygulaması tam da Putin’in savaş ilanındaki konuşmasıyla benzer bir hat çiziyor. Daha sadece St. Peterburg’ta geçerli olduğu 2012 yılında yasaya dair ilk uygulama, “Eşcinselliktir normaldir” diyenlerin polis şiddetiyle gözaltına alınması oldu. O günden bugüne Rusya’da LGBTİ+ örgütlerinin yurtdışından yardım almasının engellenmesi, LGBTİ+ haklarını savunanlara saldırılar, tutuklama ve çok sayıda LGBTİ+ hak savunucusunun ülkeyi terk etmek zorunda bırakılması ile birlikte Rusya, kendi evlatlarına zulmeden ülkeler listesine adını altın harflerle yazdırdı.

Rusya’nın milliyetçi politikalarının harcı olarak kullandığı LGBTİ+ düşmanlığı bir yandan hakimiyeti ya da etkisi altındaki diğer bölgelerde de yaygınlaştı. Yarı özerk Çeçenya’da senelerdir LGBTİ+’lar toplama kamplarında işkenceyle öldürülüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in müttefiki Çeçenya’nın baskıcı lideri Ramazan Kadirov, Çeçenya’nın “sadece heteroseksüellere ev sahipliği yapan bir ülke” olduğunu defalarca iddia ederken bir yandan da Putin’le kol kola fotoğraflar vermekten çekinmiyor. Çok değil bundan beş yıl önce, 2017 Nisan’ında Rus Gazetesi Novaya Gazeta ve insan hakları aktivistleri, Rusya Federasyonu’na bağlı cumhuriyetlerden Çeçenistan’daki yetkililerin onlarca erkeğin eşcinsel oldukları şüphesiyle yetkililerce yakalanmasına sebep olan bir ‘gey karşıtı kampanya’ başlattığını söyledi. Yetkililer ise “Ülkemizde böyle insanlar olmadığı için tutuklamamız mümkün değil. Vardıysa bile akrabaları onları dönüşü olmayan yerlere çoktan gönderirdi” dedi.

Şimdi ise, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üzerine ülkedeki LGBTİ+’lar bomba ve silahların yanı sıra; suikast, işkence ve diğer yöntemlerle karşılaşma riski altında. Güvenlik sebebiyle ismini veremediğimiz Kiev’den eşcinsel bir genç, “Her yer bombalanıyor. Sadece Kiev değil, ülkenin etrafı sarılmış durumda. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Sadece bombalar değil, Putin’in Ukrayna’da öldürülecekler listesi hazırladığı söylentileri de korkutuyor” dedi.

Bahsettiği söylentilerin kaynağı ise ABD istihbaratı. İşgal öncesindeki hafta ABD basınında ismini vermek istemeyen bir istihbarat görevlisi kaynaklı bir haber dolaşıma girdi. Habere göre, Putin hak savunucuları ve özellikle LGBTİ+ aktivistlerinin yer aldığı bir ölüm listesi hazırlamıştı ve Ukrayna’yı işgal ettiğinde ilk yapacaklarından biri bu kişileri öldürmek olacaktı. Savaş zamanlarında ülke istihbaratlarının servis ettiği bilgilere güvenmek mümkün değil. Ancak, Çeçenya örneği savaşın LGBTİ+’lar için toplumun geri kalanından daha kötü sonuçlara yol açabileceğini gösteriyor.

Rusya, savaştan çok değil birkaç ay önce ülkedeki LGBTİ+ örgütlerini susturma ve yok etme stratejisinde son adımı da hayata geçirdi. Rusya Adalet Bakanlığı “yabancı ajanlar” yasasını öne sürerek, Rusya LGBT Ağı’nın ardından Coming Out LGBT ve Revers LGBT+ örgütlerini de “yabancı ajan” listesine ekledi. Bu hamlesini Putin’in açıklamasıyla birlikte okuduğumuzda şunu net bir şekilde söyleyebiliriz: Rusya, LGBTİ+ olmanın kendisini “Batıya özgü” bir durum gibi göstermeye çalışarak homofobinin klasik araçlarını savaş silahına dönüştürdü. “Batı’daki” birçok ülkede LGBTİ+’ların mücadele ederek kazandığı hakları Putin’in elinde kendi ülkesindeki ve etkisi altına aldığı bölgelerdeki LGBTİ+’lara zulüm için bahaneye dönüşüyor. Soğuk Savaş döneminde ABD’nin eşcinselleri “komünist ajan” diyerek işten atmasının 2022’de Rusya’nın “yabancı ajan” söylemi ile nasıl paralel olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak da maalesef lüks geliyor birçok kişiye…

Ukrayna’daki LGBTİ+ örgütlerinin savaşa ilk tepkisi “Güçlü kalıyoruz” demek oldu. Geçtiğimiz haftalarda uluslararası basına konuşarak endişelerini dile getiren Kiev Pride, sabah saatlerinde Ukraynaca attığı tweette, “Putin, bizi ısırmaya çalışırken bütün dişlerini kıracak. Bizi çekmeye çalıştığı geçmişi çok geride bıraktık” dedi. Takipçilerine evde kalma ve dayanma çağrısı yaptı. Uluslararası kamuoyuna ise Putin’i durdurmak için harekete geçme çağrısını yineledi.

Öte yandan Ukrayna da LGBTİ+ hakları açısından çok da parlak bir durumda değil. Senelerdir Kiev Onur Yürüyüşü aşırı sağcı, Neo-Nazi grupların saldırılarına uğruyor ancak en son 2021’de binlerce kişi Kiev Onur Yürüyüşü’nde yürüyerek, saldırılara karşı “Haklar için mücadele” dedi.

Ukraynalı LGBTİ+’ların mücadele ederek kazandığı alanlar, Rusya işgali ile birlikte büyük bir tehditle karşı karşıya. Kendi ülkesindeki LGBTİ+’lara karşı yok etme politikası uygulayan Rusya’nın savaşı, bu politikanın çok daha geniş topraklarda hüküm sürmesi anlamına da geliyor. Rusya’nın Kırım’ı işgali ile devlet içinde de eşi benzeri görülmemiş bir güç kazanan, orduya entegre edilen Neo-Nazi örgütlenmeler de madalyonun diğer yüzünü oluşturuyor. Bölgedeki LGBTİ+’lar, Rusya çekici ile Ukrayna’da askeri ve siyasal olarak güçlenen Neo Nazi örgütlerin örsü arasında ezilme ihtimaliyle karşı karşıya…

Kaos GL’nin “Savaşa hayır” başlıklı açıklamasında dediği gibi “Bölgedeki LGBTİ+ düşmanı politikaların mimarı ve uygulayıcısı olan Rusya’nın kontrolü altındaki alanlarda LGBTİ+’lara zulmüne yakından tanık olduk. Çeçenya’da LGBTİ+’ların toplama kamplarında işkence görmesi devam ederken Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlaması LGBTİ+ düşmanlığını coğrafyamızda yaygınlaştırması anlamına da gelecektir. Savaşların toplumda hali hazırda haklarına erişimde en büyük sorunları yaşayan grupları en çok etkilediğini insanlık tarihinden biliyoruz. Savaş politikaları, militarizm ve devletlerin kışkırttığı milliyetçilik her yerde ama özellikle savaşın tarumar ettiği bölgelerde LGBTİ+’lara şiddet olarak dönüyor”.

Haber Merkezi