Bursa susuzluk sınırında

Haber Giriş Tarihi: 10.11.2024 15:04
Haber Güncellenme Tarihi: 10.11.2024 15:04
Haberyazilimi.com

Bursa'nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Nilüfer Barajı kuraklık alarmı veriyor. Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Nilüfer Barajı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi susuzluk ve iklim krizine dikkat çekmek için Nilüfer Barajı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yapılan açıklamayı Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Dr. Özge Sivrioğlu okudu 

Canlı hayatında yaşamın kaynağı olarak tabir edebileceğimiz su bilinenin aksine sınırlı bir doğal kaynaktır ve su bir insan hakkıdır diyen Sivrioğlu, “Bilindiği üzere Türkiye su kaynakları bakımından zengin bir ülke değildir. Bölgesel su stresini ölçmek için kullanılan su indikatörü Falkenmark indeksi bölgede var olan su kaynaklarının nüfusa oranlaması ile bölgedeki su stresini tespit etmek için kullanılır. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 2023 yılı hesaplamalarına göre 1313 m3 olup Türkiye su stresi yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Önlemler alınmazsa yapılan projeksiyonlara göre 2030 yılında Türkiye su fakiri ülkeler arasına girecektir” dedi.

"Bursa’daki barajların su doluluk oranları %19,47"

Dünyada ve ülkemizde yaşanan küresel iklim krizinin olası etkilerini artık bireysel olarak da hissetmeye başladıklarını ifade eden Sivrioğlu, “Temel sebebi fosil yakıt kullanımı olan ve atmosferdeki sera gazlarının artışı nedeniyle oluşan iklim krizinin bir sonucu olarak da yağmayan kar, azalan yağışlar bizleri ciddi bir susuzluk ve kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Yoğun nüfus, şehirleşme ile azalan yeşil alanlar, binalarda kullanılan ısı tutucu malzemeler ve enerji kullanımından açığa çıkan ısı birleşerek kentlerde ısı adaları oluşmasını sağlar. İklim değişikliği kentsel ısı adalarının nedeni değildir, ancak daha sık ve daha yoğun sıcak hava dalgalarına neden olur ve bu da şehirlerde kentsel ısı adası etkisini artırır. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki ülkemizde en fazla su kullanımı sulama kaynaklıdır. Ancak akarsu havzalarında işletilen madenlerin, yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarımızı kullanan ve kirleten kontrolsüz sanayileşmenin, bilinçsizce kullanılan tarım ilaçlarının, geleneksel sulama yöntemlerinin su kaynakları üzerindeki tahribatı da azımsanmayacak boyutlardadır. Bu kullanımlar sonucunda ve iklim krizinin büyük etkisiyle yeraltı sularının ve kentimizin önemli su arzı sağladığı barajlarda su seviyeleri düşmektedir. Bugün itibariyle BUSKİ verilerine göre Bursa’daki barajların su doluluk oranları %19,47’dir. Nilüfer barajındaysa su hemen hemen bitmiş durumdadır. Baraj doluluk oranlarının bu seviyelere düşmüş olması yakın gelecekte planlı-plansız su kesintilerinin gündeme gelmesine neden olacaktır. İklim krizi nedeniyle değişen şartlar mevsim normallerinde olması gereken yağışları engellemektedir. İşte bu yüzden bizlerin tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekmektedir. 

Su yoksa sağlık yok, yiyecek yok kısacası hayat yok diyen Sivrioğlu, taleplerini şöyle sıraladı;

Bursa’nın her tarafını çevreleyen sanayinin de daha az su kullanan, sıfır sıvı deşarjı sistemleri gibi suyun geri kazanımını sağlayan ileri teknolojiler kullanmasını,  Baca gazı filtrelerinin uygunluğunun kontrol edilmesi ve çıkan gazların yasal sınırlara indirilmesini,  Su havzalarında kapasitenin çok çok üzerinde vahşi madenciliğe terkedilen ormanlarımızda ruhsatların kontrol altına alınması, vahşi madencilik faaliyetlerinin sınırlandırılması, durdurulmasını,  İklim değişikline karşı elimizdeki en büyük koz olan ormanlarımız için ülkemizde Yeşil Orman Seferberliğinin yapılmasını, 

• Tarımda vahşi sulamadan vazgeçilip damla veya yağmurlama sulamaya geçişin yapılarak teknoloji destekli akıllı ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçişe teşviğin sağlanmasını, 

• İlgili mercilerin su hatlarındaki kayıp ve kaçakların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapmalı.

Haber Merkezi