17 Ağustos yıldönümü: Mahalle kültüründen yoksun kentsel dönüşümler

Haber Giriş Tarihi: 17.08.2024 15:53
Haber Güncellenme Tarihi: 17.08.2024 15:53
Haberyazilimi.com

17 Ağustos depremi 25. yılında Bursa’da unutulmadı. Depremin yaratacağı yıkımdan korunmak için kamusal mesleki denetim, yeterlilik, eğitim ve belgelendirmeye dayalı yeni bir modele ihtiyaç olduğu vurgusu yapıldı. 

Bursa’da, 17 Ağustos 1999 depreminin 25. yılında TMMOB, DİSK, KESK, TTB, Bursa Demokrasi Güçleri ve Osmangazi Kent Konseyi'nin çağrısıyla bir araya gelenler Kent Meydanı’nda düzenledikleri basın açıklamasıyla hayatını kaybedenleri andı. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Murat Korkut, “Türkiye’nin aktif deprem kuşakları üzerinde yer almasına ve konunun mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı ile doğrudan bağlantılı olmasına karşın bu disiplinlerin rant çıkarları için hep dışlandığının yakından tanığıyız. Çünkü rant çıkarları, bilimsel gereklilikleri yok saymaktadır.” diyerek kentlerin rantlaşmayla deprem karşısında güçsüzleştiğini vurguladı. 

İmar affı, liyakatsiz yapılanmalar deprem zararını artırdı

“Yapı dönüşümleri rant çıkarları, mülksüzleştirme, yerinden yurdundan etme, borçlandırma ve geleneksel kent, semt, mahalle kültürünü yok etme eksenlidir.” diyen Korkut sözlerine şöyle devam etti:

“Bütün ülke imara açılmış, depremlere dayanıklı yapı stokunu artırma gerekliliğini gözetmeksizin yapılan çok sayıdaki imar affı, depremle ilgili kurum ve kuruluşların liyakat dışı zafiyetli yapılanmaları ve tek adam yönetiminin direktiflerine bağlılıkları, Kahramanmaraş-Hatay depremlerinde görüldüğü üzere deprem zararlarını artırmıştır.”

TMMOB olarak kamusal sorumluluklarının farkında olduklarını belirten Korkut, bir liste halinde sıralayarak yapılması gerekenleri şöyle aktardı:

Depremlere karşı önlemler bütünlüğünü, güvenli yapılaşmayı, halkın sağlıklı yaşam ve doğal çevre hakkı ile kamusal denetimi yok sayan piyasacı rantçı yaklaşımın reddedilmesi gereklidir. Depremle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, ilgili Meslek Odaları ve bilim çevreleriyleilişkilendirilerek yeniden ve liyakat-uzmanlık temelinde yeniden yapılandırılmalıdır. Yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ilgili bütün kurum ve kuruluşların katılımıylaoluşturulmalı; imar, yapı, dönüşüm, yapı denetim, afet yasaları TMMOB’ye bağlı ilgili Odalar, bilim çevreleri ve ilgili tüm kesimlerin katılımıyla düzenlenmeli; bu kuruluşlar mevzuat süreçlerinin asli unsurları olarak tanınmalı, üyelerinin eğitim ve belgelendirilmesi ile sicilinin tutulması Meslek Odalarınca yapılmalıdır. Yapı Denetim Kanunu’nun ticari yapı denetim şirketi modeli yerine uzmanlık ve etik niteliklere sahip yapı denetçilerinin etkinliğini ve Meslek Odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak bir planlama, tasarım, üretim ve denetim modeli benimsenmelidir. Konut, sanayi, enerji, ulaşım vb. birçok alanla bağlantılı tesisat/mekanik tesisat sistemlerinin depremler ve diğer afetlerde taşıdığı önem itibarıyla, bina ve doğal eki mekanik tesisat tasarım, üretim ve bakımının denetimi Makina Mühendisleri Odası tarafından belgelendirilmiş konunun uzmanı mühendisler olmalı, bu husus bütün yasal düzenlemeler ve Yapı Denetimi Kanunu’nda yer almalıdır. Doğalgaz, elektrik, ısıtma kazanları, jeneratörler ve gaz tesisatları için erken uyarıcı ve gaz/akım kesici sistemler uygulanmalı, denetimleri Meslek Odalarınca yapılmalıdır. Okullar, hastaneler başta olmak üzere kamu yapılarının depreme karşı güvenli olup olmadıklarının uzman mühendisler tarafından tespitinde TMMOB’ye bağlı ilgili Odalar mutlaka yer almalıdır. Endüstriyel tesislerin güvenlik ve birbirlerine yakınlık-uzaklık mesafelerine dair gerekli çalışmalar yapılarak standartlar ve uyulması gereken koşullar imar mevzuatına yansıtılmalı; sorunlu alanlar “yapı yasaklı alan” ilan edilmelidir. Bir daha asla imar affı/barışı yapılmamalıdır. Halkı mülksüzleştiren, borçlandıran ve kent dışına iten kentsel dönüşüm ile yeni rant projelerine yol açan “rezerv alan”, “acele kamulaştırma” vb. uygulamalara son verilmeli, dönüşüm gerekliliklerinde kamu her açıdan yükümlülük üstlenmeli ve yerindelik esas olmalıdır.  Kayıhan Pala: 17 Ağustos'tan 6 Şubat'a değişen bir şey olmadı Kayıhan Pala

Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, 17 Ağustos depremi deneyimini paylaşarak aradan geçen onca zamana rağmen 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde değişen bir şeyin yaşanmadığına dair izlenimlerini aktararak, "Depreme müdahale edebilmek için dünyanın kabul ettiği 4 aşama var; birincisi riski azaltacaksınız, ikincisi hazırlık yapacaksınız, üçüncüsü deprem anında hem yurttaş hem buradaki gönüllüler hem resmi görevliler hem de merkezi hükümet anında müdahale edecek ve dördüncüsü de kısa sürede toparlanma yaşanacak." diyerek yapılması gerekenleri sıraladı. 6 Şubat depremlerine bakıldığında ise bu süreçlerin hiçbirinin yapılmadığını söyleyen Pala, bunun için mücadele verilmesi ve talepkar olunması gerektiğini ifade etti.

Gemlik'e, 7 büyüklükteki bir depremde İzmir'den binlerce AFAD görevlisi gelecek Şükrü Deviren

Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, depremi unutmadıklarını, deprem için acil önlemler ve sonrasında bir planın uygulanmasını biz istediklerini belirterek, Kuzey Anadolu fayının tam da ortasında olan 7 büyüklüğünde bir depreme dayanmayacak bir Gemlikli olarak 99 depremini hisseden biri olarak bunu söylediğini ifade etti. "Bir 10 saniye daha herhalde devam etseydi Gemlik'i de biz diğer ilçeler gibi görecektik." diyen Deviren, "Ben kadere çok fazla o anlamda inanmıyorum. Mutlak ve muallak kader denen bir şey vardır. Ben buna inanırım. Muallak kader bizim elimizde olan ve mutlaka ortaya koyacağımız veya koyamayacağımız şeylerin sebebini yaşarız. Gemlik'te müsilaj yaşadık. Kader değildi, çünkü kirletmiştik denizi. Sonuçta bize tekrar geri iade etti." diyerek depremin de insan etkisiyle yıkıcılığından bahsetti.

Deviren sözlerine şöyle devam etti:

"Biz kaçak yapılara müsaade ettiğimiz sürece bunun kader olduğunu söyleyemeyiz. Bu bizim ihmalkarlığımızdır. Dolayısıyla Gemlik'te bir afet olduğunda AFAD raporları söylüyor. 11 bin 800 İzmir'den AFAD görevlisi Gemlik'e desteğe gelecek. Bu ne demektir? Gemlik'teki afetin büyüklüğünü gösteriyor. Peki, bize en yakın ilçe hangisi? Orhangazi, 2 bin 900 AFAD görevlisi. Aradaki farkı görebiliyor musunuz? Yani geminin yarısı aslında gitmiş demektir. 7 büyüklüğünde bir depreme karşı biz ne yapıyoruz? Geldiğimiz gün itibariyle 23,5 hektarlık alanda 5 mahalleyi kapsayan alanda, şu anda analizlerimiz bitmek üzere. Kısa süre sonra merkezi hükümete, il başkanlığımıza, bütün partilerin il başkanlarına, ilçe başkanlarına bu raporu sunarak artık bu işin siyasal bir tarafı olmadığını, bu işin el birliğiyle mutlaka çözülmesi gerektiğini de bir örnek olarak göstermek istiyoruz."

Haber Merkezi