Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şubesi Başkanı Gürhan Akdoğan, seçimlerin ardından CHP'de yaşanan değişim tartışmaları ve ülke gündemini değerlendirdi. Mevcut seçim sonuçları ve Meclis aritmetiği ışığında "Önümüzdeki süreçte laik Türkiye ve Cumhuriyet kazanımlarını korumak için hepimize daha zorlu görevler düşecek" diyen Akdoğan, CHP'nin bir an önce yenilgilerinnedeni olan savrulmalardan kurtulup yeniden Atatürkçü düşünce sistemi yoluna girmesi gerektiğini söyledi.
CHP'nin Bursa'da il başkanlığını yapmış isimler arasında yer alan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, dernek merkezinde ülke ve "100. yılda yeniden Atatürk Cumhuriyeti' başlığında CHP gündemini değerlendirdi.
Akdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Atatürk'ün kurduğu partiyi değerlendirme hakkını kendimizde görüyoruz""Bizler kutup yıldızımız Mustafa Kemal Atatürk'ün yol göstericiliğinde Cumhuriyetimizin temel değerlerini ve devletimizin kurumlarını, bize bırakılan Anadolu topraklarını, çevre, doğal ve tarihi mirasımızı her alanda korumak sorumluluğu içindeyiz. Bu sorumluluk bilinci içinde son seçimlerden sonra ülke gündemi CHP içinde değişim taleplerine odaklandı. Bir demokratik kitle örgütü olarak herhangi bir siyasi partinin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz olmamakla beraber eğer bu parti Atatürk'ün kurduğu partiyse onu ve faaliyetlerini değerlendirme hakkını kendimizde görürüz. Ayrıca Atatürkçü düşünce sistemi ile kuruluş felsefesinden, aydınlanma devrimlerinden, Cumhuriyetin temel değerlerinden, tam bağımsızlık ülküsünden bölünmez bütünlük, üniter ve ulus devlet modelinden sapma gördüğümüz her alanda müdahil oluruz. Bu kapsamda aşağıdaki görüşlerimiz değişim sürecine ve taleplerine ilişkin değerlendirme ve dostça önerilerimizdir.
"Atatürk'ün Partisi olarak kalması için mücadele etmek günümüzün en yakıcı konusudur""Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisidir". Bu söz, derneğimizin de adını taşıyan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, daha önemlisi ülkemizin kurtarıcısı, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e aittir. Cumhuriyeti kuran parti olmakla gurur duymak elbette çok önemlidir. Ama Cumhuriyeti ve onun tüm kurumlarını koruyan, ona her koşul altında sahip çıkan CHP'nin, Atatürk'ün partisi olarak kalması için mücadele etmek günümüzün en yakıcı konusudur. Türkiye'nin onurlu geçmişinde Cumhuriyet Halk Partisi vardır. Türkiye'nin onurlu geleceğinde de Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır.
Cumhuriyetin, 100 yıllık tarihi boyunca, en ağır darbeleri aldığı günümüzde nerede ise sadece adının bırakıldığı bir dönemde, Cumhuriyet yıkıcılığına karşı mücadele etmeyen bir parti üyesinin, parti suçu işlemiş sayılması gerektiği bir dönemdeyiz. CHP’si kişilerle değil düșüncelerle ilgilidir. CHP’si tarihten gelen kökleriyle buluşup sınanmış programını günümüz koşullarında da izlemelidir.
"CHP sıradan bir parti değildir"Cumhuriyet Halk Partisi dünya çapında bir tarihi arkasında taşıyan bir parti. Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir iktidar organizasyonu değil. İktidardan pay kapma amacına yönelik günün şartları içinde şekillendirilmiş bir iktidar arayışının yön verdiği bir kuruluş hiç değil. Cumhuriyet Halk Partisi bir devletin şekillenmesi mücadelesi içinde sorumluluk üstlenmiş daha devlet, Meclis, Silahlı Kuvvetler yokken var olan, Anadolu işgal altındayken oluşmuş olan bir parti. Müdafaa-i Hukuk Hareketi. İşgale karşı bağımsızlık ruhuyla ortaya çıkan insanların dayanışmasından kaynaklanan bir direniş hareketi ve bir siyasi yapılanma.
Ülkemizin örnek ve model olarak bütün dünyada ilgiyle izlenen Kuvayı Miliye destanı sonrasında bu modernleşme tarihinin temelinde İKi TEMEL SİYASİ İLKE vardır: Birincisi : Irk, kan, kafatası ölçülerini reddeden ve etnik kimlikleri yerel, yöresel bağımlılıkları aşan bir ulusal kimlik anlayışı. Etnik ve sosyolojik kimliği inkâr etmeden ama onun tutsağı da olmadan daha yüksek bir ulusal kimliğe geçişi amaçlayan uluslaşma politikası. Etnik kimlik herkesin kendi şerefidir. Ama etnik kimliğimiz ne olursa olsun hepimiz Türk Milletinin eşit birer parçasıyız. Bizim modernleşme deneyimimizin temelinde böyle bir uluslaşma anlayışı vardır. Atatürk'ün önemli sözünü hatırlatalım "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti "denir
İkinci temel ilke ise din, siyaset ve laiklik anlayışıyla ilgilidir. Müslüman bir toplumda en geniş din ve ibadet özgürlüğü ile laik bir devlet düzeninin birlikte sürdürülebilmesi pek çok kişinin gözünde Türkiye'yi örnek bir ülke haline getirmektedir. Aslında İstlamiyet le laikliğin beraberliği Türkiye'nin modernleşme başarısının temel dayanağıdır. Cumhuriyet Halk Partisi; Akıl ve bilimden ayrılmayan namus ve liyakat esaslı yönetim anlayışı ve aydınlanma devrimleri ile onca yoksulluk, yoksunluk, borç ve yıkıma karşın kısa sürede uçak üreten bir sanayi ülkesi ve kendini doyuran 7 ülkeden biri olan modern bir Türkiye'yi yaratmıştır.
"Ülkemiz 73 yıldır laiklik ve aydınlanma devrimleri ile sorunlu sağ partilerce yönetiliyor"İki Dünya Savaşı arası dönemin ve 1929 Büyük Buhranının bütün zorluklarını aşarak gemiyi limana ulaştıran kurucusu Atatürk'ü çok erken yitirmesi talihsizliği ile ona eklemlenen 2. Paylaşım Savaşı’nın yarattığı küresel yıkımın olumsuz etkisi yadsınamaz bir gerçektir. CHP’si bu olumsuz ortamda girdiği 14 Mayıs 1950 seçimlerini, emperyal güçlerin İslam coğrafyasındaki tek Laik Cumhuriyeti güdümlerine alma ve bir din devletine dönüştürme hedefleri sonucu kaybetmiş, iktidarı Demokrat Parti'ye devretmiştir. Ülkemiz 73 yeldir -kısa süreli birkaç koalisyon hükûmeti dışında- genellikle Cumhuriyetimizin "laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti nitelikleri ve Aydınlanma Devrimleri ile sorunlu sağ partiler tarafından yönetilmektedir.
Son olarak 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist darbelerinin solsuz ve soluksuz bıraktığı ortamın ürünü olarak 2002 Kasım'ında iktidara gelen Siyasal İslamcı AKP; Cumhuriyet kazanımlarını geriletmiş, Laik Cumhuriyet düşmanı F. Gülen cemaatinin kamuda kadrolaşmasına olanak sağlamış, "mezardaki Ölülere bile oy kullandırın" denilen 12 Eylül 2010 referandumunda yetmez ama evetçilerin de katkısıyla yargıyı da aynı cemaate teslim etmiştir. Bu süreç 21. yüzyılda demokrasimizin darbe kalkışması ihanetine uğramasına neden olmuş, bastırılan bu hain girişimin ardından diğer tarikat ve cemaatlerle işbirliği sürdürülmeye devam etmiştir.
Bu süreçte dış borç, yolsuzluk ve yoksullukta rekor kırılmış, laiklik ilkesi ağır tahribata uğramış, kuvvetler ayrılığı yok edilmiş demokratik hukuk devleti erezyona uğramış, ekonomi krizden krize sürüklenmiş, ama yine de AKP son seçimleri kazanabilmiştir.
Derneğimiz adını aldığı Atatürk'e, kurucularına, on binlerce üyesine ve aziz milletimize duyduğu sorumlulukla "6'Iı Masa"nın 28 Şubat 2022'de yayınlanan ilk "Mutabakat Metni"ne ilişkin eleştirilerini duyurduğu 02 Mart 2022 tarihli basın açıklaması ve gazete ilanlarından itibaren seçime kadar geçen süreçte yüz yüze görüşmeler, basın açıklamaları ve gazete ilanları ile uyarılarını defalarca yinelemiş bir demokratik kitle örgütü olarak bu soruyu da -bu kez duyulması dileğiyle- yine dostça bir uyarı ile yanıtlamak isteriz.
"Yenilgilerin nedeni olan savrulmalardan kurtulunması gerekiyor"Öncelikle değişimden kastedilenin; sadece kişilerin, kurulların değil, onlarla birlikte politikaların da değişmesi, CHP'yi CHP yapan değerlere yabancılaşmanın son bulması, temel değerlerimize, devrimlerimize, Altı ok ilkelerine, parti programına uyulması, anti emperyalist anlayışa, tam bağımsızlık ve bölünmez bütünlük ilkelerine sadık kalarak süregelen yenilgilerin nedeni olan yönelişlerden, savrulmalardan kurtulunması olduğu görülmelidir.
"Demokratik toplumcu bir değişim!"Beklenen;
Yıllardır uygulanan neoliberal politikalarla üretimden kopmuş, fabrikalarını, ulusal varlıklarının önemli bölümünü özelleştirmelerle yitirmiş, milyonlarca geçici sığınmacı ile demografik yapısı bozulmuş, etnik ve dini ayrımcılıkla kutuplaştırılmış insanlarımızın özlemlerine yanıt verecek lider merkezli değil politikaların tabandan tavana oluşturulup örgütlerce halkla buluşturulduğu, parti içi demokrasiyi kurumsallaştıran, emeğin en yüce değer olduğu bilinciyle dünyaya bakan, emperyalizmi yenilgiye uğratan ilk ulusun çocukları olmanın özgüvenini taşıyan, gerektiğinde özeleştiriden kaçınmayan, yanış gördüğünde eleştirmekten korkmayan bir Demokratik Toplumcu Değişim'dir.
Ne yapmalı?Ülkemizin acil gereksinimi;
Yeniden, laik bilimsel eğitimdir. Yeniden, 1921 değil, 24 ün devrimci 1961 anayasasının özgürlükçü esas alan demokratik hukuk devletidir. Yeniden, kuvvetler ayrılığıdır. Yeniden, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğüdür. Yeniden, kadın-erkek eşitliğidir. Yeniden, ulusal birlik ve iç barıştır. Yeniden, sınır güvenliğidir. Yeniden, toplumcu kamucu sağlık sistemidir. Yeniden, bölge merkezli karşılıklılık esaslı onurlu dış politikadır. Yeniden, özgür basın, özgür bilim, özgür sanattır. Yeniden, kendini doyuran, yüksek teknolojili ürün üreten karma ekonomidir. Yeniden, güçlü demokratik kitle örgütleri, güçlü sendikalar, örgütlü toplumdur. Yeniden, gençlerimize fırsat eşitliği, iş güvencesidir. Yeniden, kendi gücü ile kalkınacağına inanan millettir. Yeniden, tarikat cemaat kuşatmasından, bölücü terörden kurtulmuş devlettir. Yeniden, yarınlarına güvenle bakan Türkiye'dir Kısacası, YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ’dir.Öyleyse CHP bir an Önce; başarısı kanıtlı, günümüzde de geçerli olduğu yaşananlarla doğrulanmış, dünyaca örnek alındığı da pek çok yabancı devlet ve bilim insanı açıklamalarıyla ortada olan ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNČE SİSTEMİ yoluna girmelidir.
"Laikliği ve Cumhuriyet kazanımlarını korumakta hepimize daha zor görevler düşecek"Yeni TBMM yapısına bakıldığında; önümüzdeki dönemde Laik Cumhuriyetimizi ve Cumhuriyet kazanımlarımızı korumakta hepimize çok daha zorlu görevler düşeceği ortadadır. En Önemli dayanağımız Atamız'dan miras ideolojimiz (Kemalizm), en değerli gücümüz Laik Cumhuriyetin yetiştirdiği, Ulusumuz'un büyük çoğunluğunu oluşturan nitelikli insan kaynağımızdır. Bu dayanak ve güçle DEMOKRATİK TOPLUMCU DEĞİŞİMİ gerçekleştirmek umuda giden ilk adım olacaktır."
Haber Merkezi